Bölüm öncesi not köşesi: Çapulcular'dan önce mezun olan bazı Ölüm Yiyen'ler, bu kitapta bizimkilerle beraber okuyacaklar. Mesela Bellatrix, Rodophulus, Evan ve diğerleri. Aynı dönemde değiller, bu önceden mezun olanlar onlardan bi üst sınıfta.
İyi okumalar!
***
Kalemin sayfalarda bıraktığı yangın lekeleri belki bir veda yazısıydı, belki de sevindirici bir haberin cümleye aktarıldığı ilk kelime. Biri sayfaları köreltirken başka biri elindeki kemanın melodisi ile yüzlerce insanın karşısında kulakları şenlendirirdi, kimsenin nerede ne olduğunu asla bilemediği gibi bu keman sesinin eşliğiyle bir cinayet işlenirdi ve katil kanlı elleriyle sigarasını yakardı.
Nerede, ne olacağını bilemezdiniz. Nerede ne yaşandığını tahmin edersiniz ancak asla ne olduğunu tam olarak bilemezsiniz.
Kapalı bir odanın içinde tanrının iyi dileklerini alan melekler sevinçle dans ederken, bir anda pencereden şeytanlara yakalanabilirlerdi. Şeytanlar içeri dalabilir ve kor kokan kanatlarını açıp meleklerin beyaz yüzlerini kor ateşlerle kavurabilirdi.
Hayat dediğimiz şey, olasılıklar üzerine kurulmuş bir taht oyunuydu. Herkes çıkarları için yaşardı. Herkes kendi için yaşardı. Ve herkes güç isterdi. Hiçbir şey istemeyen o zavallı insanlar ise, güç isteyen, sinsilikte yılanı aratmayacak zalimler tarafından eziyete mâhkum görülürlerdi.
Güç ve sinsilik kavramları, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nun dört kurucusundan birinin binasına ait bir özellikti. O kurucu Salazar Slytherin'di. Çünkü Salazar, hiç bir zaman acımamış, soyadını verdiği binasını da kendi gibi yönetmişti. Asırlar sonra da binası olduğu gibi, büyük bir acımasızlıkla büyüyordu.
"Bunun hesabını çok fena soracağım." Slytherin masasından yükselen sesle Slytherin hakkında olan bu kanılar doğruluğunu kanıtlar nitelikteydi.
Sarı saçları uzun mu uzun, ünlü safkan ailesinin veliahtı Lucius Malfoy kaşlarını çatarak karşısındaki çocuğa baktı. "Hâlâ aklım almıyor." dedi öfkeyle. "Çok çalışmıştık. Haftanın çoğu günü antrenman yapıyorduk. Kaybetmemiz imkânsızdı, nasıl olur?"
"Demek ki," diye mırıldandı Evan Rosier. "Yeterince iyi çalışmamışız. Sınırları zorlamadık." Aileleri arasındaki ilişkilerden nasiplerini alan Evan Rosier ve Lucius Malfoy arasında bir arkadaşlık bağı oluşmuştu.
"Yenilgiyi bu kadar çabuk mu kabul ediyorsun, Evan?" Bu sefer soruyu soran Edward Avery'ydi. Genç oğlanın yüzü sinirden kızarmıştı. "Gryffindor bizim ezeli rakibimiz. Senin bu tavırlarını görseler dillerinden düşemeyiz!"
"Yenilgiyi kabul etmeyecek başka bir maçımız mı kaldı?" diye sordu Evan alt dudağını diliyle yalayarak. Arkadaşları sessiz kalınca alayla devam etti. "Yenildik, çünkü yeterince iyi değildik ve sezonun son maçını Gryffindor'a kaybettik. Eğer Ravenclaw'a yenilirlerse tekrar oynama şansımız var tabii." Duraksadı ve yemeğinden bir çatal alıp ağzına götürmeden önce mırıldandı. "Ravenclaw'ın Gryffindor'u yendiği pek görülmedi gerçi..."
Ravenclaw binasının adı ağzından fırladığı gibi Evan, açık yeşil gözlerini ilerideki masaya çevirdi bir anlığına. Gözleri bir süre o masada oyalandıktan sonra tekrar yemeğine döndü.
Bir diğer yakın arkadaşı Barty Crouch, nefesini sıkıntıyla ağzından verip yüzünü sıvazladı. "Evan haklı." dedi kısaca. Ellerini yüzünden çekip ince dudaklarını birbirine bastırdı. "Tek yapmamız gereken Ravenclaw tarafından yenilmeleri için dua etmek sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood in the Water | Evan Rosier
FanfictionLord Voldemort, Evan Rosier'a bir görev vermişti ve Evan Rosier, görevini başarıyla tamamlamakta son derece kararlıydı. * evan rosier x fem!oc written by; marcelinedreamss ⤻asıl başlangıç: 19.11.2021 ⤻asıl bitiş: 21.03.2022 •Tamamlandı• Yeniden ya...