18| Avcıları Avlamak

281 34 1
                                    

İyi okumalar!

***

James, evinin kapısının alacaklı gibi çalınmasının üzerine bir anda bayılan beklenmedik misafirini kucağına alarak içeriye taşımış ve cayır cayır yanan şöminenin hemen yanındaki kanepenin üzerine uzandırmıştı. Dostlarıyla verdiği güzel bir akşam yemeği gecesinde bir anda bu kızın damdan düşer gibi burada oluşu bir süre sessizlik yaratmıştı. Kız harap olmuş bir hâldeydi, ağzı yüzü kan içindeydi ve kıyafeti yırtık pırtıktı.

Onu bu hâlde kimse tanıyamamıştı. Yalnızca James'in nişanlı olduğu kız Lily onu yakından inceleyip Eleanora olduğu kanısına varmıştı.

"Sizce ona ne oldu?" diye sordu Sirius kanepenin arkasında dururken. Dirseklerini kanepenin sırt kısmına yaslamış ve kısık gözlerle Eleanora'nın baygın suratını inceliyordu.

"Baksanıza şunun hâline," dedi Remus şokla mırıldanarak. Kollarını oturduğu tekli koltuğun kolçaklarına yaslayarak arkasına yaslandı. "Kan içinde, elbisesine elbise demek için bin şahit lazım dostum!" dedi yüzünü buruşturarak. "Fark ettiniz mi bilmiyorum ama vücüdu morluklarla dolu."

Lily başını aşağı yukarı salladı. "Evet, bir çok yeri morluklarla kaplı." dedi endişeli bir ifadeyle. Eleanora'nın uzandığı kanepenin hemen önünde diz çökmüştü. Bir elini Eleanora'nın sarı saçlarına atarak kulağının arkasına götürdü. "Çok yazık, zavallı şey. Kim bilir ne oldu."

Peter masanın üzerinde duran atıştırmalıklardan yerken "Belki de bir Ölüm Yiyen saldırmıştır." diye bir fikir sundu ağzı dolu doluyken. Diğer kanepenin köşesine oturmuştu, yanında James ve onun yanında da Alice ile Frank vardı.

Sirius duyduğu şeyle kaşlarını çatarak "Bir dakika." dedi dirseklerini kanepenin sırt kısmından çekerken. "O zaten bir Ölüm Yiyen ile sevgili değil miydi? Evan Rosier ile... Hatırladınız mı?"

Sirius'un bu cümlesinden sonra herkes sessizliğe gömülmüştü. Ortamdaki gerginlik iple çekilecek seviyedeydi. "Ne yani?" diye sordu Marlene, diğer tekli koltukta oturuyordu o da. Ellerini dizlerinin arasına sıkıştırdı gergin bir ifadeyle. "Bu kızda mı bir Ölüm Yiyen oluyor o hâlde?"

Alice ürpererek nişanlısı Frank'ın kolları arasına girdi."Sanmıyorum." dedi James kuşkuyla Eleanora'nın baygın bedenine bakarak. "Eğer Ölüm Yiyen olsaydı, ne hâlde olursa olsun bizim yanımıza gelmezdi. Elbet biliyordur o da bizim Zümrüdüanka Yoldaşlığı'na üye olduğumuzu."

"Kontol edelim o zaman." dedi Lily yavaşça diz çöktüğü yerde dikleşirken. Eleanora'nın karnına yaslı sol iç bileğini kendine çevirdi. "İşaret yok. Kollu bir şey giyinmemiş zaten, nasıl fark etmedik ki?"

Sirius huysuz bir yüz ifadesiyle "Onun savaştan çıkmış hâlini gördüğümüzde işareti olup olmadığına bakmak aklımıza mı gelecekti sanki?" dedi Eleanora'ya tekrar bakarak.

"Hey," dedi Lily yavaşça yerden kalkarken. "Uyanıyor sanırım." Lily bir elini kanepenin kolçağına yaslayarak Eleanora'nın üzerine eğildi. Sarışın kız gözlerini yavaş yavaş kırpıştırarak açmaya çalışıyordu.

Başından beri bayılma taklidi yapıp ses çıkarmadan onları dinlediğinden kimsenin haberi yoktu tabi.

Eleanora irkilerek Lily'e baktı ürkek bir ifadeyle. Yüzü, sanki neler yaşadığını hatırlarmış gibi korkulu bir ifadeye büründüğünde Lily kendini geri çekmişti. "Neredeyim ben?" dedi ağlamaklı bir sesle. Hızlıca dik oturarak kanepenin kenarına gömüldü gözünden yaşlar akmaya başlarken. "O burada mı? Ne olursun beni vermeyin! Beni öldürür!"

Blood in the Water | Evan RosierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin