19| Knocturn Yolu

281 32 2
                                    

İyi okumalar!

***

Issız bir sokağın başında yankılanan öksürük sesleri üzerine adam, öksüren kişinin karnına elinin tersiyle vurdu. "Daha sessiz olsana! Fark edecekler." dedi sessizce fısıldayarak. Bunun üzerine öksüren kişi elini ağzına yaslayarak onu uyarana ters ters baktı. "İçimden mi öksüreyim?"

"Tut," dedi James gözüne kadar indirdiği kukuletası ile en az Knocturn yolundaki büyücüler kadar sıradan görünmeye çalışarak. "Tut öksürüğünü Pati. Baksana şunlara," Yüzünü buruşturarak yanlarında geçerken onlara tuhafça bakan siyah, sivri dişli bir cadıya baktı. "Buralı olmadığımızı anladılar bile. Dua et kim olduğumuzu da anlamasınlar, yoksa diğerlerinin de kulağına gider."

James, yaslandığı duvar kenarından doğrularak başını eğdi ve yolun aşağısına doğru baktı boylu boyunca. "Görünürde kimse de yok ki." Sirius tekrar öksürmeye başladığında Frank ile tartışmaya başladılar. Altı kişi geldikleri Knocturn Yolu'nda küçük bir sorun çıkmadan buradan ayrılmayacaklarından emindi James. Sonuçta yanlarına Sirius Black vardı.

"Lanet olsun! Yüzüme öksürdün Sirius!" dedi Frank sessizce elinin tersiyle yüzünü temizleyerek. "Başka yere çevirsene başını." Sirius derin derin nefesler alarak tekrar öksürmeye başladığında Frank kaşlarını çatarak başını geriye çekti. "Ne oluyor sana?"

"B-boğazım..." dedi daha sert öksürmeye başlayarak. "Yanıyor!" Bir elini göğsüne yaslayarak sertçe öksürünce James tedirgince ona bakmıştı. Pekâla, bu kesinlike sıradan bir öksürük krizi değildi. James elini Sirius'un koluna yaslayarak dostunun yüzüne eğildi. "Neler oluyor Pati? Lanet olsun, ciğerlerin alttan düşecek şimdi."

Bir anda Sirius yere düşerek dizlerinin üstüne çöktü, avuçlarını zemine yaslayarak başını eğdi ve ağzına dolan sıvıyı kusmaya başladı. James onun adını bağırarak hemen yanına diz çöktü. Sirius'un kustuğu şeye bakınca tüyleri diken diken oldu.

Zift gibi katran karası bir kusmuk yığının arasında yer yer yılanları andıran küçük, fakat solucan olamayacak kadar büyük kıvrımlı yaratıklarla doluydu. "Bu ne böyle?" dedi James iğrenir bir ifadeyle.

"Basit görünsede çok zor bir büyüdür." Aralarından gelmeyen bu ses oldukça tanıdıktı. James başını kaldırarak bir anda karşılarında beliren ondan fazla görünen adamlara baktı. "Ancak bir kere öğrendin mi devamı çok kolay gelir. Çok sonradan bulundu bu lanet. Yavru yılanlardan bu lanetin kimlere ait olduğunu anlarsınız."

"Evan Rosier." dedi James, yavaşça eğildiği yerden kalktı. Sertçe Evan'a bakarak "Ona bunu sen mi yaptın?" diye sordu cevabını bile bile. Evan, ilk defa maske takmadığı için gülümsemesini gözler önüne sunarak elindeki asayla belirli bir şekil çizdi havada. Anında Sirius bu iğrenç şeyi kusmayı keserek yorgunca arkasındaki evin duvarına yaslandı.

"Ve bu büyünün en güzel yanı gizlice yaptığın sürece kurbanın da dahil kimsenin anlamamasıdır." Evan'ın yüzündeki gülümseme büyüyüp kötücül bir sırıtışa dönüştüğünde James Sirius'a göz ucuyla baktı. Savaşabilir miydi acaba? "Adını öğrenmek ister misin?"

James ona sertçe bakmaya devam ettiğinde "Acrevomi." diye fısıldadı Evan zevkle. Söyler söylemez James'in beklemediği bir anda asasından sertçe lanet attı oğlana. James anında bir koruma kalkanı yaparak son anda üzerine atılan lanetten kurtuldu. Bu atakla hepsi savunma pozisyonuna geçtiğinde Ölüm Yiyenler yavaş yavaş geriye gidiyor, sokağa dağılarak duvar kenarına sıkışmış Yoldaşlık üyelerini için alanı genişletiyorlardı. Ne kadar büyük alan o kadar katliam, o kadar zevk.

Blood in the Water | Evan RosierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin