A.M.Ş.K || 15.Bölüm

925 85 19
                                    


~ALEDA'DAN~

Hava gittikçe soğuyordu. Kış mevsimine giriyorduk. Freya 'nın ihanetinden beri içimdeki ejderha ateşi bile artık beni ısıtmıyordu. Herkes her şeyi öğrenmişti. Prens Freya' yı annelikten reddetmişti ama ne olursa olsun annesiydi. Cehennem kraliçesi Adrianna'dan, ateş kralı Rainier'dan böyle bir şey beklerdim ama Freya'dan asla... Asla beklemezdim. Düşündükçe tüylerim ürperiyor, soğuktan titriyordum. Kendime gelmek amaçlı başımı iki yana salladım. Arkama döndüğümde kapıya yaslanmış, beni izleyen Luck'u gördüm. Tebessüm ettim.

"Geldiğini fark etmemişim." dedim.

"Yeni geldim sayılır, nasılsın?"

Gülümseyerek yanına gidip koluna girdim.

"Ben iyiyim Luck, artık bunu sormaktan vazgeçin. Atlattım bunu."

Yere bakıp başını salladı. Başını kaldırdım.

"İçeri geçelim mi? Üşüdüm biraz."

Başını sallayınca beraber içeri geçtik. Koltuğa oturup başımı omuzuna koydum. Bugün epey yorucu geçmişti. Yarın sabah kalkınca ilk işim silahların içine Sarsalar bitkisinin tozunu yerleştirmek olacaktı.

"Aleda bak, hala aklım almıyor tamam mı? O kadın ceza çekmeli."

Başımı omuzlarından kaldırıp ona baktım. Derin nefes aldım.

"Elbette çekmeli, çekmeli ama o prensin annesi. Bunu Prense yapamam. Onun için susuyorum. Onun için hiçbir şey yapmıyorum."

Luck kaşlarını çatıp yerinde dikleşti.

"Bu bebeğine zarar verdiği gerçeğini değiştirmez. Sen yapmazsan ben yaparım Aleda."

Luck hızla yerinden kalkıp odadan çıkarken hemen arkasından koştum.

"Luck!"

Hızla kolundan tutup onu kendime çevirdim.

"Luck! Kendine gel! Bu benim sorunum."

"Bak sen benim kardeşimsin. Aynı zaman da liderimsin. Sana yapılan yanlış bana yapılmış sayılır ve asıl sen kendine gel."

Sustum. Sadece yutkundum.

"Luck haklı Aleda."

Sesin geldiği yöne döndüğüm de Cerelia idi. Başımı iki yana salladım. Yanımıza geldi.

"Sizi anlıyorum ama şuan değil. Şuan hiçbir şey yapamayız."

İkisi de bana öylece baktı. Bir adım geriye çıktım.

"Karışmayın."

Geriye doğru adımlar atıp arkamı döndüm. Hızla odama girip kapıyı kapattım. Kapının arkasına yaslanıp başımı dayadım. Ben de Freya'nın cezasını çekmesini istiyordum ama prens adına hiçbir şey yapmıyordum. Gerçekleri öğrendiğinden beri onu görmemiştim. Sanırım yaklaşık üç dört saat oluyordu. Derin bir nefes alıp kapıya yaslanmayı bırakıp yatağıma doğru ilerledim. Hemen kendimi yatağa bıraktım ve tavanı izlemeye başladım. Ellerim benden bağımsız karnıma gitti. Neredeyse üzerinden bir yıl geçmişti ama hala unutamıyordum. İçimdeki ateş sönmüyor aynı zamanda beni Isıtmıyordu da. Ne yapacağımı bilmiyordum. Prens olanları öğrendikten sonra yanımda olur diye düşünmüştüm. Sanırım yanlış bir düşünceye kapılmıştım. Sol tarafıma döndüm. Gözlerim gökyüzü ile buluşunca yutkundum. Bedenim ikiye bölünmüş gibiydi. Bir tarafım prens için susmamı söylerken diğer tarafım hemen kalkıp o kadını öldürmeyi arzuluyordu. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Bu olanlar çok fazlaydı. Her şeye katlanabilirdim ama... Freya'nın böyle bir şey yapmasına nasıl katlanacaktım? Sıktığım gözlerimi açtım. Anneme ihtiyacım vardı. Babamın kollarına ihtiyacım vardı. Hızla yatağımdan kalkıp saraya kapı açtım. İçinden geçer geçmez kendimi taht odasında buldum. Etrafıma göz gezdirirken annemin balkonda ay'ı izlediğini gördüm. "Anne!" diye seslendim. Birkaç saniye sonra annem bana dönünce önce kısa bir şaşkınlık geçirdi. Daha sonra gülümseyerek hızla bakam gelirken ben de hızlı adımlarla yanına koşup boynuna sarıldım. Kollarını belime dolar dolmaz içim huzur kapmıştı. Gözlerim benden bağımsız dolarken lanet okudum. Şimdi ağlayamazdım.

ALEDA 2 || Mor Şehrin Koruyucuları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin