Arabanın içinde sessizce oturuyorduk.
Yusuf beni şirketten hızla çıkardığı gibi arabaya bindirmiş ve uçurum kenarı gibi bir yere getirmişti bizi.
"Burada ne işimiz var Yusuf ?"
Bana baktıktan sonra derin bir nefes alarak arkasına yaslandı.
"Aslında bakarsan çok işimiz var doğrusu. Daha sana gelinlik seçeceğiz, düğün salonu bakacağız, e bana damatlık lazım, davetiyeler, ohoo... çok işimiz var bizim ya..."
Şaşkınlıkla ona baktım .
"Ne !"
Bildiğiniz cırlamıştım.
Yusuf hareketlenerek cebinden bir kutu çıkardı.
Bu ufak bir kutuydu.
Yüzük kutusu gibi duran,
Ufak bir kutu ?
Yüzük ?
Gözlerim şaşkınlıkla açılmış elindeki kutuya bakıyordum.
"Selen aslında bunu sana daha doğum günün de verecektim fakat bir türlü nasip olmadı..."
Kutuyu açtığında içindeki tek taş şuracıkta bayılmama neden olacaktı az daha.
Yusuf şu an bana evlenme teklifi mi ediyordu ?
"Selen..."
Deyip elimi avucunun içine aldı.
"Sen benim karanlığıma doğan, tüm hayatıma renk katan güneşimsin. Ben sen olmadan bir hiçim, beni ben yapan sensin... uyuduğum yatak bile boğuyor sanki beni senin yokluğunda... eğer sen de istersen bir ömür boyu beraber uyumayı, ve hiç ayrılmamayı, son nefesine kadar benim olmayı kabul eder misin ?"
gözümden akan bir damlayı hızla silmişti.
"Ve hiç ağlamamayı da kabul etmen lazım tabi."
Dediğine güldüm. Aynı zaman da bir kaç damla daha akmıştı gözümden.
Mutluluk göz yaşı denen şey bu olmalıydı.
"Yusuf sen ciddi misin gerçekten ?"
Dedim göz yaşlarımı silerken.
İnanamıyordum bir türlü.
"Yok Selenciğim ciddi değilim şaka yapıyorum elimdeki tek taş ile sana."
Dedikten sonra tek taşı kutudan çıkardı.
"Hiç bekleyemeyeceğim evet falan demeni."
Dedikten sonra parmağıma yüzüğü takmıştı.
"Çok yakıştı."
Demişti bir de üzerine.
İşte Yusuf bildiğimiz Yusuf'tu.
"Çok öküzsün. Halbuki ne güzel bir teklifti yine bir şeyin içine sıçıp sıvamayı becerdin."
Parmağımdaki tek taşa bakıp gülümsedim:
"Neyse evet !"
Biraz geç evet desem de bu onu oldukça mutlu etmişti.
Birden bana sarıldığında başımı boynuna gömüp kokusuyla doldurdum tüm nefesimi.
Onu ne kadar sevdiğimi söylemiş miydim ?
"Selen tüm bunlar gerçek değil mi ? Sen şimdi benim karım mı olacaksın ?"
Güldüm.
"Galiba öyle bir şeyler olacak."
Birbirimizden ayrılıp gözlerimizi birleştirdik.
"Selen seni deli gibi seviyorum."
İçimde bir yerlerde uçuşan kelebekler vardı...
O her seni seviyorum dediğinde hepsi aynı anda kanat çırpıyordu sanki...
"Ben de seni seviyorum Yusuf... çok seviyorum..."
Yavaşça bana yaklaştıktan sonra burunlarımız birbirine değdiğinde durmuştu.
Dudaklarımız arasında milimler vardı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.
Heyecanla gözlerimi kapattığımda dudaklarımda hissettiğim dudaklar nefesimi kesmişti adeta...
Üç yıl...
Üç yıldır aynı yatağı, aynı evi paylaşmıştık. Yeri gelmiş sarılmış, yeri gelmiş el ele tutuşmuştuk.
Fakat bu his bambaşkaydı.
O kadar nazikti ki sanki kırılacakmışım gibiydi öpüşü.
Geri çekildiğinde benim gözlerim hala kapalıydı.
Nasıl açıpta bakacaktım o güzel gözlerine bilmiyordum.
"Bana bak."
Diye fısıldadı.
Yıllardır beraber uyuduğum adamdan mı utanıyordum gerçekten.
"Gözlerini aç Selen..."
Gözlerimi yavaşça açıp onun gözleriyle birleştirdim.
"Asla bırakmayacağım seni, sen de beni bırakma olur mu ?"
Kocaman gülümsedim.
"Olur."
Mutlulukla arabayı çalıştırıp avucunun içindeki elimi öptü.
"O zaman bu muhteşem haberi herkese duyurmaya ne dersin ?"
Başımı olumlu anlamda salladım.
Bu mutluluğu dağa taşa bile anlatasım vardı şu an...
***
MerhabalarrrGüzel şeyler oluyor fakat uzun sürmeyecek gibi 🤭
Bu arada okuyan herkes kendini göstersin lütfen 😶
Yeni bölümde görüşürüz kendinize iyi bakın 👋🏻👋🏻
![](https://img.wattpad.com/cover/133238018-288-k327192.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAĞMUR~
Fanfictiono, benim içimdeki yangını yağmur olup söndüren adamdı. ve ben, sonsuza dek onun yağmurunda ıslanmak isteyen bir kızdım. işte bizim hikayemiz tam olarak buydu... ***