MEDYA : YUSUF
※※※※※※※※
soğuktu...
üstelik hiç bilmediğim bu ürkütücü şekilde büyük olan şehirde bildiğim, tanıdığım kimse yoktu. aptal gibi etrafıma bakıyordum.
elimdeki bavulumu gözüme kestirdiğim denize doğru bakan bir banka doğru sürüklemeye başladım.
Bataklıktan sıyrılmış ve özgürlüğümü ilan etmiştim tüm benliğime, ama şimdi daha da batmış hissediyordum.
oturduğum bankta başımı ellerimin arasına alıp sıcak göz yaşımın yanağımda yol çizmesine izin verdim.
aklımda ne yapacağıma dair tek bir düşünce kırıntısı dahi yoktu.
"anlat."
yanımdan gelen sesle korkuyla yerimden sıçramıştım. Başımı çevirip yanımdaki kişiye baktığımda o da bana bakıyordu.
kendi halinde öylesine yukarıya diktiği saçları özenle yapılmış gibi değildi. Sanki elini saçlarına daldırıp öylesine yukarıya doğru yön vermiş gibi bir havası vardı...
hafif kirli sakalı ve keskin yüz hatları beni incele diye bas bas bağırıyordu fakat, ben gözlerinde takılı kalmıştım.
hayatım boyunca gördüğüm en güzel göz rengiydi...
mavi gözü sevmezdim.
Yeşil gözü de sevmezdim.
ama ondaki göz rengi öyle bir harikaydı ki.... gökkuşağı görse yağmurlara küsüp bir daha gökyüzüne çıkmazdı.
öyle bir kaç dakika boyunca gözümü kırpmadan baktım o güzel gözlerine.
Yeşil ve bal rengi karışımıydı...
"B-ben..."
diyebildim sadece.
nedense şurda oturup saatlerce konuşmak, tüm derdimi ona anlatmak gelmişti içimden.
hiç tanımadığım güzel gözlü bu çocuk bana tanıdığım, tanımadığım herkesten daha farklı görünmüştü o an.
"Ben, bu gece ruhumu Özgür bıraktım."
Dedim titrek bir sesle. Göze göze geldiğimizde gülümsedi.
"Devam et."
dedi karşısına bakarak.
devam ettim ben de.
daha dakikalar önce tanıdığın birine nasıl anlatırsın yaşadıklarını diye azarlıyordu iç sesim beni.
ama onu takacak havamda değildim şu an.
gözleri çok güzeldi be...
"yüzündeki izleri o mu yaptı ?"
yutkunup başımı olumlu anlamda salladım ve önüme döndüm.
"sen anlat şimdi."
dedim denize bakarken.
bir süre sustu.
o güzel gözleri ile denizi izledi.
ve derin bir nefes aldı.
"Aslında... ben de rûhumu Özgür bıraktım bu gece. "
dediği tek şey bu oldu. fakat bana yetti de arttı.
kaderin bir oyunuydu bu sanırım.
kader bize güzel bir oyun oynuyordu.
çok güzel...
birden ayağı kalktığında ona anlamayarak baktım.
elini bana uzatmıştı.
"tut elimi."
bir süre eline baktıktan sonra tekrar gözlerine baktım.
"neden ?"
gülümseyerek başını sağa yatırdığında biraz daha mükemmelleşmişti sanki...
"kaderin bize oynadığı bu oyunu devam ettireceğiz."
söylediği şeyden sonra elimi kaldırıp sıcacık olan avcunun içine yerleştirdim.
ve bizim kader oyunumuzun başladığı anı tek tek beynime kazıdım...
***
Desteğinizi bekliyorumm 💜

ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAĞMUR~
أدب الهواةo, benim içimdeki yangını yağmur olup söndüren adamdı. ve ben, sonsuza dek onun yağmurunda ıslanmak isteyen bir kızdım. işte bizim hikayemiz tam olarak buydu... ***