Tüm sinir sistemim çökmüş bir vaziyette çalışıyordum.
Neler olmuş neler birmişti ve biz yine tam kadro aynı yerdeydik. Sanki her şey başa dönmüştü.
Mete karşımda bana sinir bozucu bir gülümsemeyle bakarken Yusuf ise tıpkı eskisi gibi sahnedeydi.
"Senin işin yok mu Mete ? Yarın erken uyanmayacak mısın sen ? git de zıbar."
Mete başını yukarıya kaldırıp cıklamıştı.
"Ben konuştum Patronumuz Yusuf aktaş'la. dolgun bir maaş ile bu gün buraya başladım."
Bir süre donuk bakışlarım Mete'nin üzerinde gezinmiş daha sonra gözlerimi devirmiştim.
"Ben de bir daha buranın önünden geçmeyeceğim bu geceden sonra."
Deyip sipariş hazırlamaya koyuldum.
"Belki durup dururken yanına gelince, söylediklerimi anlamsız buldun..."
Sesini duymamla sahneye çevirmiştim bakışlarımı.
Gözlerimiz birbirini bulmuştu hemen.
"Oysa vakit yoktu, ama sen haklıydın çünkü böyle şeyler aceleye gelmezdi..."
Uzun zamandır sahne yapmıyor olmasına rağmen sesinin güzelliği ve sahne hakimiyeti muhteşemdi...
"Yalandan da olsa..."
"Ne güzel güldün o akşam bana..."
Derin bir nefes alarak gözlerimi gözlerinden ayırdım ve işimle uğraşmaya başladım.
Her şeyi sanki en başından yaşamaya başlamıştım. Sanki Birazdan işimiz bitecek ve biz evimize gidip birbirimize sarılarak uyuyacaktık.
Gözlerim dolduğunda sinirle yukarıya baktım ve kendime bir bardak tekila doldurup anında kafama diktim.
İğrenç tadı ile birlikte dilimlenmiş limonu olduğu gibi ağzıma atmıştım.
Bir süre yüzüm berbat halde kaldıktan sonra tekrar aynısını yaptım ve Tekrar, tekrar...
Bu kaçıncydı bilmiyordum ama Mete'nin beni durdurması ile ona bakmıştım.
"Abla ne yapıyorsun sen siparişler birikti burda !"
Omuzlarımı silktim.
"Bana ne be ! Bana ne ? Kendi mekanı artık burası onun gelsin kendi hazırlasın !"
Mete elini alnına vurup elimdeki bardağı aldı.
"Eyvah sarhoş olmuşsun sen !"
Dedikten sonra kendimi gösterdim.
Ne olmuş biraz içtiysem ve biraz başım dönüyorsa ? Ne olmuş yani Mete'yi şu an çift görüyorsam ?
"Ben mi ? Hadi canım ne memuru alkol bey sizde..."
Kendi espirime tabiki sadece ben gülmüştüm Mete ise şok içerisindeydi."
"Hadi eve gidiyoruz ben Yusuf abiye söylerim."
Mete'nin kafasına bir tane geçirdim.
"Gitmiyoruz canım bir yere !"
Mete elleriyle yüzünü ovalayıp sağa sola bakındı.
"Seni iki dakika yalnız bıraksam başına bir iş açmazsın değil mi ?"
Dik dik ona bakıp sinirle doldurduğum bardağı kafama diktim ve bir limon parçası daha attım ağzıma.
"Hiç bir şey olmaz git sen !"
Diye bağırdım.
Tam Mete gidecekken Yusuf'un yanımıza gelmesiyle Mete rahat bir nefes vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAĞMUR~
Fanfictiono, benim içimdeki yangını yağmur olup söndüren adamdı. ve ben, sonsuza dek onun yağmurunda ıslanmak isteyen bir kızdım. işte bizim hikayemiz tam olarak buydu... ***