7. Bölüm | Huzursuzluk

637 90 58
                                    

(Bölüme bol bol yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın. Daha büyük kitlelere ulaşmak sizin destekleriniz ile gerçekleşecek, şimdiden teşekkürler.)

Okul uzaktan belli olmaya başlamıştı. Çok geçmeden okulun kapısına gelmişti, yavaşça okul bahçesine girdi. Tedirginlik hissediyordu, tekrar birinin gelip kafasına vuracağını düşünüyordu. "Kendine gel, saçmalama. Sen goblin bossunu öldürmüş birisin. Birkaç okul serserisinden korktuğunu söyleme bana." diye içinden geçirdi.

-Miyav.

Can dizlerini kırıp, bir diziyle yerden destek alarak kediye doğru eğildi onu okşamaya başladı.

-Senden bir şey yapmanı isteyeceğim, fısıldayarak söyledi.

-Miyav

Can kediye doğru bir şeyler fısıldadıktan sonra kedi miyavlayıp oradan uzaklaştı.

-Bizim okula bir deli mi gelmiş ne? Kediyle konuşuyor.

Can arkasına dönüp baktığında karşısında Berke ve arkadaşlarını gördü, yüzlerinde gülümseme vardı, o gülümseme eskiden de sık sık zorbalığa uğrarken gördüğü gülümsemeydi, uzun bir süre sonra görünce bu gülüş canını sıkmıştı ayrıca öfkelendirmişti. Sinirli bir yüz ifadesi takınıp onlara bakarken onların yüz ifadesi de değişir gibi olmuştu, Can hemen sakinliğini geri kazanıp, yüz ifadesini düzeltti, bunu Berke ve arkadaşları görünce onlarda sanki hiçbir şey olmamış gibi eski yüz ifadesine geri döndü. Can, Berke'nin gözlerinin içine bakarken ayağa doğruldu.

-Efendim, bana mı dediniz.

Can ayağa doğrulunca Berke'den beş, on santim daha uzun olduğu belli oluyordu, Berke'nin gözlerinden gözünü ayırmadan bakıyordu. Berke ağzını açıp bir şey bile demedi çünkü karşısında ondan kalıplı, uzun ve yakışıklı biri vardı. İlk defa böyle birini görüyordu.

-Bir şey yoksa gidiyorum.

Can arkasını dönüp okul binasına doğru yürüdü, binaya giresiye kadar Berke ve arkadaşları sadece bakmışlardı. Sonra bir birlerine döndüler.

-O kimdi?

-Ne biliyim amk ya, yeni biri mi gelmiş acaba?

-Yakışıklıydı.

Berke bunu diyenin kafasına vurarak "Kes, piçin teki sadece." dedi. Onu ilk görüşünde kıskanmıştı.

-Neyse sınıfa gidelim.

Berke ve arkadaşları da okul binasına girdiler, sınıflarına doğru çıkarken Can kantinin önündeydi. Kantinden bir tane simit alıp yemekhane de bir yere oturdu ve yemeye başladı, aynı sırada da telefonu ile oynuyordu. Bu sırada Can'ın tipini görenler kıskanıyor, kızlarsa kendi aralarında yakışıklı olduğunu konuşuyorlardı. Giyindiği kıyafetler, tipi ve fiziği sanki bir liseli değilmiş gibi bir havası vardı, kızlar aralarında bu çocuk aktör olabilir mi gibi şeyler konuşmaya başlamıştı fakat Can bunların hepsinden habersizdi. Simidini bitirip sınıfına çıktı, sınıfta yanı boş olan tek o vardı çünkü Berke ve arkadaşları Can'a sataşırken yanındaki de bu durumdan etkileniyordu ve kimse onun yanında oturmak istemiyordu. Sırasına geçti ve oturdu, elini sıranın altına soktu ve envanterinden defter ile kalemi çıkarttı, masaya koydu. Kimse tuhaf bir şey fark etmemişti. Şu anda sınıfta Can konuşuluyordu. Daha doğrusu Can değil de yeni gelen eleman konuşuluyordu.

-Sınıfta bir kişilik yer boş olunca yeni öğrenciyi bize mi göndermişler.

-Tipi hiç on birinci sınıf gibi değil...

-Çok yakışıklı yağğğğ.

-Neresi yakışıklı ya, piçten farkı yok. Kıskanır.

Oyuncu - Ölü HükümdarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin