36. Bölüm | Şehir Ayaklarımın Altında

218 40 15
                                    



(Bölümlerin gelme sıklığı sizin kitaba verdiğiniz ilgiye göre değişiklik gösteriyor. Sizden tek isteğim bol bol yorum yapmanız, hiç olmazsa bir iki yorum atmanız. Teşekkür ederim.)

-Edina iyi misin?

Bunu dediğim kız yere kapaklanmış ağlıyordu. Elindeki tek şeyi eviydi ve onu da kaybetmenin hüznüyle ağlıyordu. Kızın omzuna elimi koydum.

-Edina, gidelim hadi.

Kız hareketsiz bir şekilde yerde ağlıyordu. Koltuk altından yavaşça çekerek kalkmasını sağladım ve ona dışarıya kadar eşlik ettim. Dışarı çıktığımızda çağırdığım taksinin çoktan geldiğini gördüm. Edina'yı taksiye bindirdikten sonra ardından bende bindim. Gittiğimiz yer dört yıldızlı bir oteldi. Yakınlarda olmasından dolayı orayı seçmiştim. Çok geçmeden otele varmıştık. Bu sırada Edina'nın ağlaması da kesilmişti. Sadece biraz kızarıklık ve birkaç damla gözyaşı kalmıştı.

Taksiden indikten sonra resepsiyona gidip iki kişilik bir oda kiraladım. Edina'yı odaya kadar eşlik ettim. Evini gördüğünden beridir hiç ağzını açmamıştı. Sadece derin düşünceler arasından çıkamıyor gibi gözüküyordu.

-Edina benim küçük bir işim var. Bir iki saate gelirim oda da kal bu sürede. Yemek içmek istediğin bir şey olursa alabilirsin. Ben öderim.

Edina kafasını onaylarcasına salladıktan sonra odanın içerisindeki koltuğa kendini bıraktı. Bende kapıyı kapatıp otelden dışarı çıktım.

-Huginn...

-Evet lordum.

Huginn çok hızlı bir şekilde omzuma konmuştu.

-Ne kadar uzaklıktalar?

-Tahmini beş dakikalık yürüme mesafesindeler lordum.

-Yolu göster.

Huginn omzumdan uçtu. Yavaş bi şekilde önümden ve insanların çok dikkatini çekmemek için yüksekten gidiyordu. Ben de arkasından onu yürüyerek takip ediyordum. Dediği gibi beş dakikayı çok geçmeden büyük bir binanın önüne gelmiştik.

-Lordum burada çalışıyorlar.

-Ne zaman işten ayrılıyorlar?

-Akşam yediyi on beş gece binadan çıkıyorlar lordum.

-Yani daha yirmi dakikamız var...

Şirketin dışında bunları beklemeye başladım. Dakikalar su gibi geçiyordu. Önce yirmi dakika şimdi de otuz dakika çoktan geçmişti. Binadan birçok insan çıkmıştı ama aradığım kişilerden biri bile çıkmamıştı. Neredeyse kırk dakikayı da geride bırakmıştık.

-Huginn...

-E-evet lordum?

-Nerde bunlar?

-Bi-bilmiyorum lordum...

-Yapacağın işi...

Daha fazla dayanamayıp binaya girdim. Mesaiye kalmış olabileceklerini düşünerek iş yerlerinde gerekeni yapmayı düşünüyordum. Binanın içine girdiğimde güvenlikler dikkatimi çekti. Şirketin ne şirketi olduğunu bilmesem de küçük bir şirket olmadığı da belliydi. Bir anda çok hızlı bir şekilde asansörün yanına koştum. O kadar hızlı hareket ettim ki normal insanlar beni zar zor görebilirlerdi. Belki yetişimci olsalar işler değişebilir de şu anlık bu şirkete gizli girmem kimsenin dikkatini çekmeyecektir.

Asansörün önüne geldiğimde asansörün aşağıya inmesini bekledim. Geldiğinde içine tek başıma bindim ve yedinci kata bastım, en üst kattı, Huginn'in gözünden baktığımda aradığım karı ve kocanın odalarında çalıştığını görmüştüm. Asansörün kapısı kapanırken içeriye bir kadın girdi. Üstündeki beyaz bir gömlek ve kırmızı bir kravat vardı. Pantolonu ise siyahtı. Normal bir şirket çalışanı gibi gözükmesinin yanı sıra bir model gibi de güzel bir vücuda sahipti. Kırmızı ruju ile de dikkat çekici yüzü mükemmel bir uyum içerisindeydi.

Oyuncu - Ölü HükümdarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin