(Bölümlerin gelme sıklığı sizin kitaba verdiğiniz ilgiye göre değişiklik gösteriyor. Sizden tek isteğim bol bol yorum yapmanız, hiç olmazsa bir iki yorum atmanız. Teşekkür ederim.)
Bir anda kapı hızlı bir şekilde açıldı. Kapıya döndüğümde kapıda Melin vardı.
-Efendim küçük bir sorunumuz olabilir.
-Ne oldu bir anda?
-Efendim lonca binamızın önünde birçok insan var çoğu muhabir ve size sormak istedikleri çok fazla soruları var gibi. Anlayacağınız tam anlamı ile bir kaos hakim. Nasıl ilgilenmemizi istersiniz?
-Bana bırak ilgilenme işini.
Yavaşça oturduğum koltuktan kalktım ve masamın yanındaki askıya yöneldim. Üstündeki siyah ceketimi aldıktan sonra beyaz gömleğimin üzerine giydim. Yavaşça odanın dışarı çıktım ve asansöre bindim. Aşağı inmek yerine binanın çatı katına çıktım. Bu binayı seçmemin bir diğer sebeplerinden biri de çatısının düz ve baya boş bir alana sahip olmasıydı.
Çatının kenarına ilerledikten sonra aşağıya doğru bakındım. İnsanlar güneşin altında izdihama sebep olmuş bina girişini tamamen kapatmışlardı.
["Lotan" hiçlikten çağrılıyor!]
Çatının kenarında havada bir duman bulutu oluştu. Duman bulutunun oluşması aşağıdaki insanların dikkatini çekmişti. Çünkü bir bulut gibi üstlerine gölge oluşturmuştu. Birkaç kişi bu siyah ve morumsu dumana dikkatini vermişken bir kısmı daha olanları fark etmemiş gibiydi. Dumanın içinden bir anda bir ejderha yükseldi. Aşağıdaki insanlar arasında gökyüzündeki dumanı fark etmemiş olanlar bile ejderhanın kükremesi ile gökyüzüne dönmüşlerdi.
Gökyüzünde böyle bir canavar görmek ister istemez onları tedirgin etmiş ve korkutmuştu. Bu sıra da bende ejderhanın çatıya yakın olan kanatının üzerine basarak sırtına doğru ilerledim sonra yavaş bir şekilde aşağı inmesini işaret ettim.
Ejderha yavaş bir şekilde aşağıya iniyordu. Aşağı indikçe kanatlarından çıkan rüzgarın kuvveti bina önündeki insanlar tarafından daha çok hissedilebilir hale gelmişti. İnsanlar ejderha aşağıya indikçe daha fazla tedirgin olmuş ve korkmuşlardı. Bu sayede yavaşça binanın önünden uzaklaşarak mesafelerini açıyorlardı. Ejder biraz daha aşağı indikten sonra bir anda dumanlar arasında kayboldu.
["Lotan" hiçliğe gönderildi.]
Herkes şaşkın gözleri ile bana bakıyordu. Ejderha kaybolduktan sonra dumanlar arasında benim inmem ilgi çekici olsa gerek. Ejderham da bir o kadar ilgi çekici olsa gerek ki gözlerindeki soru açlığını çok iyi görebiliyordum.
-Beni dinleyin! Herkes bulunduğu noktada kalsın ve daha fazla yaklaşmasın. Sorularını elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım umarım beni zor kullanmak zorunda bırakmazsınız.
Gür ve baskın bir ses tonuyla konuştuğumdan olsa gerek herkes suskun kesilmişti.
-Öncelikle ben Nero Falconer, Araf Loncasının sahibi ve kurucusu. Şimdi seçtiğim kişiler sorularını sorsunlar. Öncelikle sen.
Parmağım ile gösterdiğim kişi konuşmaya başladı. Haber kanalının adını ve kendi adını söyleyerek konuşmaya girdi.
-Sınıfınız nedir? Bize biraz gösterme imkanınız var mı?
-Ölü Çağıran'ım, az önce gördükleriniz yeterli. Sen sor.
-Ne düzeyde canavar çağırabiliyorsunuz?
-Bir gün düşmanım olursanız öğrenirsiniz.
-Yüzünüzü neden maske ile saklama gereği duyuyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu - Ölü Hükümdarı
PrzygodoweMavi göz ve siyah, dağınık bir saç, İnce, güçsüz, dayanıksız bir vücut. Ezilmiş, aşağılanmış, hor görülmüş bir kişi. Bunlara rağmen Tanrı ona bir şans veriyor, güçlenmesi için bir şans, hayatını oyuna dönüştürebilecek bir şans. Peki, o ne yapacak...
