32. Bölüm | Kırık Taht

316 51 15
                                    

(Bölümlerin gelme sıklığı sizin kitaba verdiğiniz ilgiye göre değişiklik gösteriyor. Sizden tek isteğim bol bol yorum yapmanız, hiç olmazsa bir iki yorum atmanız. Teşekkür ederim.)

Sabah odaya giren güneş ışığı ile uyandığımda Edina, "şimdiden uyandın mı?" diyerek sorunca gülümseyerek cevapladım. Sonrasında elimi yüzümü yıkadıktan sonra sofraya oturdum ve güzel bir kahvaltı yaptık.

-Edina.

-Efendim?!

-Ben bu gün bir yere gideceğim büyük ihtimalle bir süre olmayacağım, beni bekleme. İşim bitince geleceğim.

Edina afallamış bir şekilde yüzüme baksa da kafasını onaylarcasına salladı. Sonrasında ise kahvaltımızı yaptıktan sonra Edina okuluna gitmek için yola çıktı. Bende dışarıdaki havayı kontrol ettikten sonra beyaz bir tshirt ve siyah bir pantolon giyerek dışarı çıktım. Biraz etrafta gezindikten sonra ilk gördüğüm taksiyi durdurarak verdiğim adrese sürmesini istedim.

Şu iki günlük dinlenmemde boş boş oturmak yerine boş vakitlerimde elimdeki haritayı incelemek ve yorumlamak için kullanmıştım ve emeklerim boşuna gitmedi. Hazinenin olabileceği yeri az çok buldum. Şimdiyse taksinin beni o konumun yakınlarında bir yerlere götürmesini beklemek.

Bir süre bekledikten sonra taksi beni dağlık bir alana getirdi. Yol eski ve kötü durumdaydı. Hatta burayı kullananın bile kalmadığı belliydi. Etrafıma biraz daha göz gezdirirken taksici konuşmaya çekingen bir tavırla başladı.

-Efendim istediğiniz yere ne kadar götürmek istesem de buradan sonrasına pek götürebileceğimi sanmıyorum, kusura bakmayın.

Böyle bir şeyler demesini zaten bekliyordum, en azından buraya kadar getirmesi de yeterli bir şey. Adama sorun olmadığını dile getirerek gerekli ödemeyi yaptım ve araçtan indim. Adam ise sonrasında geri dönerek geldiği yoldan geri ilerledi. Ben biraz etrafa bakındıktan sonra yolun kenarındaki demir çitlerin yanına gittim. Aşağıya baktığımda yüksekliğin yüz metreden daha fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyordum.

[Lotan hiçlikten çağırılıyor.]

Arkamda dumanlar arasında yükselen ejderhaya döndüm. Çok beklemeden üstüne çıktım. Ayakta beklerken Lotan'a ilerlemesini emrettim. Emrim üzerine kamyon büyüklüğündeki ejderha yerden kalktı ve havaya yükseldi. Gidecek olduğum konuma doğru uçtu. Gideceğim yerde ne bir kasaba ne de insanlık belirtisi olan hiçbir şey olmadığından beni görebilecekte kimse yoktu. Gökyüzünden gördüğüm manzaranın eşsizliğinde bir süre ilerledikten sonra ejderha boş bir yere indi.

Bulunduğum yer haritada gösterilen yer olsa gerek ama nedense içimde bir kuşku vardı. Yoksa gördüğüm kâbuslarla alakalı bir şey mi bilmiyorum ama buraya geldiğimden beri sürekli tuhaf kâbuslar görmemin yanı sıra beni tedirgin eden bir huzursuzlukta vardı.

["Ölüm Algısı" yeteneği aktif ediliyor.]

Görüşümün değişmesi ile dünyaya bir de bu şekilde bakmak istedim. İçimdeki huzursuzluk yere indiğimizden beri daha kuvvetliydi. Kararan dünyada mor bir şeyler aradım. Bir süre etrafıma öylece bakındıktan sonra bir şey gördüm. Mor bir ışık süzmesi...

Yeteneğimi hala kapatmamıştım oraya doğru yürüdüm. Her adım attığımda kalbim biraz daha sıkışıyormuş gibi hissettirdi. Mor ışık süzmesine geldiğimde bunun sadece bir ışık değil de bir çatlak olduğunu fark ettim. Şekli gökyüzünde bir yarığı andırıyordu. Yeteneğimi kapatıp kontrol ettiğimde ise hiçbir şey göremiyor olmam beni tedirgin etmişti. Tekrar yeteneği aktif ederek o yarığa doğru biraz daha yaklaştım. Neredeyse önüne kadar gelmiştim. Merakıma yenik düşerek elimi yarığın içine sokmak için yeltendim ve öyle de yaptım.

Oyuncu - Ölü HükümdarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin