11. Bölüm / Kabuk

54 40 4
                                    


Gece boyunca yatağımın soğuk çarşafına dolanmış, bir sağa bir sola dönerek düşünceler içine dolandım. Gecenin ortalarında, o kadını öldürdüğüm ilk anlarda içimde kendime duyduğum nefretten eser kalmamıştı. Hissettiklerim tuhaf bir çelişki içindeydi. Ben bir katildim ama hiç vicdan azabı çekmiyordum.

Bu yaptığım canilikten sonra üzülmeli ve kendimden tiksinmeliydim ancak mutluydum. Bir katil olmanın getireceği vicdan azabının sürmesini beklememe rağmen hissettiğim şey tuhaf geliyordu; İçimdeki karanlık ve huzuru bastıran bir sevinç vardı. Cesedi yok edebilmiş olmamın ve tek başıma, kimseye görünmeyerek kendime ait bir anı edinmiş olmamın mutluluğunu hüküm sürüyordu içimde. Ben nasıl üzülebilirdim ki? Kendi özgür düşüncemi yaratmıştım şimdi.  Ellerime baktığımda gözümün önüne gelen kanlı görüntü içimi huzur dolduruyordu; bir tatmin parıltısını taşıyordu. Sadece birkaç saat önce hissettiğim korku, acı, acizlik, nefret, üzüntü her biri silinmişti yüreğimden. Belki de ben artık başka bir varlık olmuştum; kim bilir?

O halde şimdi, kabuğumdan çıkmamın vaktiydi. O kadının ölümü yeni bir ben doğurmuştu. Eski beni onunla birlikte küvetin içinde tutuşturmuş ve kül oluşumuzu seyretmiştim. Bu dönüşüme an be an ortak olmuştum.

O halde hissettiğim onca acı dolu duygu bu yaşıma kadar getirdiğim benliğimden vazgeçmemin sonucuydu. Kendimle vedalaşmak elbette kolay olmayacaktı. Onu öldürdüğüm için değildi hiçbir his. Şimdi daha net anlıyordum. Asıl mesele bendim.
Yeni bir ben doğurdu bu gece. Artık bir tırtıl gibi kabuğumu oyma vaktim gelmişti. Önünde sonunda tüm kabuk soyulacak ve bir kelebek gibi kanat çırpacaktım yeni hayatıma.

Üzerimdeki kabuk bir zırh gibi sardı tüm bedenimi gece boyunca. Yatakta bir sağa bir sola döndükçe kabuğumdan sıyrılmak için çabalıyordum. Çabalarım boşa çıkmıyordu. İçimde duyduğum bu tarifsiz mutluluk, kabuğumdan içeriye sızan yeni hayatımın boğuk ama yeni tadındandı.

Kısacık süren gecenin ardından gün doğarken üzerimdeki zırhtan eser kalmamış, giderek hafiflemiştim. Karanlığın içinde kaybettiğim kendimi gündoğumuyla şimdi yeniden tanıyordum. Yeni benle tanışmanın vaktiydi. Küçük bir bebek gibi yattığım yerden ellerimi yukarı doğru uzattım. Bu eller dün geceki bana ait değillerdi. Baktığımda kan görmüyordum. Bedenimdeki deprem durulmuş, yıkıntılarımdan eser kalmamıştı.

Güneşin ışığını, sıcaklığını üzerimde hissedemiyor olsamda güneş doğmuştu artık. Yatağından çıkmış ve gök zirvedeki tahtına doğru yeniden yol alıyordu bu sabah. Gece, görevini gündüze teslim etmeye başlamışken saat henüz 4'tü ve ben hala bir an olsun uyumamıştım. İşe gitmeme daha 2 saat varken uyumaya karar verdim. Yatağın içinde tekrar sola doğru bir hamle yaparak yüzümü yastığımın içine gömdüm ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Şimdi daha büyük şefkatle sarmalıyordu beni. Bir anne edasıyla, yeni benle ilk buluşmasının heyecanıyla göğsüne yatırdı beni. Uyudum.

Sırtıma giren acıyla aniden uyandığımda saate gözüm ilişti. Sadece kırk dakika uyuyabilmiştim. Gözlerimi iyice açarak çevreme bakındım. Dün geceki dehşetin izleri kaybolmuştu. Yatakta bir süre daha uzandıktan sonra kalkıp soğuk zemine ayaklarımı temas ettirdim. Hafiflemiş hissediyor olsamda eski benden bir parça taşıdığımı anladım içimde o an. Bu acı asla peşimi bırakmayacaktı. Sabahları derin, huzur dolu bir nefes çekemeyecektim ömrüm boyunca.  Sırtımdaki ağrıyla kol kola girerek ayağa kalktım. Yavaş adımlarla ilerliyorduk. Eski benden son parçaydı. Birlikte banyoya gittik, oturma odasına geçtik, yatak odasına geri geldik, hazırlandık, maske kutusundan gelen maskeyi aldık ve dairemden çıkıverdik.

Dün gece bir cesedi parçalayan cani öğütücüye baktım. Tertemiz görünüyor içindeki pisliği dışa vurmuyordu.

Kısa bir süre asansörü bekledikten sonra gelen asansöre bindim. Her zaman olduğu gibi hava durumu hakkında rapor veriyor ve hizmetleri ödüllendirlenleri eşyalarını teslim etmeye davet ediyordu. Allah aşkına neydi şu "eşyaları teslim etmek" ?  Niye teslim ediliyordu ve nereye teslim ediliyordu. Hiç bilmiyordum. Ödüllendirilince öğrenebileceğim diğer gizemlerden birisiydi bu da.

İsimsiz| Kat: 101 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin