Her gece acı dolu rüyalarımdan titreyerek uyanıyorum haftalardır. Bu neyin acısı, kimin günahı böyle? Her gece Emir Bey celladım oluyor. Tekrar tekrar katlediyor bedenimi. Geceler, uykularımı acı ile kesip parçalıyorken Emir Bey'in sözlerinin gölgesi, ruhumu; her başımı yastığa koyuşumda çıkışı olmayan hücrelere hapsediyordu. Murat'a duyduğum özlem kavuruyor rüyalarımda beni. Bedenimin ve ruhumun, rüyalarımın zincirlerine mahkumiyetinde defalarca infaz edilişim yetmezmiş gibi bir de Murat Bey'e duyduğum derin aşkın alevleriyle yanıyorum. Ateşler içindeyim. Çaresizim.
Bu acı dolu rüyalarımın sonu gelmiyor. Her sabah gözlerimi; yorgun, ağırlaşmış göz kapaklarımı zar zor aralayarak açıyorum yeni güne. Sırtımda yaşayan ağrı ve sızı ile acılar içinde, tere bulanmış vaziyette çıkıyorum yataktan her defasında.
Emir Bey'de bende bir tuhaflık olduğunun farkında biliyorum. Sıkça halimi hatrımı sorar oldu. Sanki cevap alabilecekmiş gibi.
Her akşam mesai bitiminde daireme güçlükle sokuyorum kendimi. Bu ev kabus gibi. Yanıyorum burada. İçine su doldurup yıkandığım küveti mezarım yapmak istiyorum. Boğularak, ciğerlerimi patlarak can vermek istiyorum. Ancak bu şekilde sönecek; onun içimde söndüremediğim ateşi.
Bu yangınım niye? Zaten asla benim olmamış, yüzünü bir kez göremediğim, sesinin tınısını duyamadığım, tenine temas edemediğim bir adam için bunca acı, keder fazla değil mi omuzlarıma?
Murat Bey, ansızın çarpıyor zihnimi. Acılar içinde, inleyerek özlüyorum onu. Pus dolu sokakta ciğerlerim yarılıyor. Gece boyunca sayısız uyanıyorum. Günler haftaları, haftalar ayları doldurdu. Bir hain için fazla masumiyet doluydu bu aşk. Ben ihanetine inanmıyor olsamda bu neyi değiştirebilirdi? O yoktu ve geri gelebilmesi mümkün değildi.
Ağlayamamak ne tuhaftı. Sevdiğin birini, senelerce yanında olduğun, her gün gördüğün bir adamı tanıyamamak ne ağırdı.
Akşamları banyoya gidiyor aynada olmayan yüzüme dakikalarca bakıyordum. Olmayan bir kadın için ne kadar da gerçektim. Hayattayken ne kadar da yoktum. Yüzü olmayan biri nasıl yaşardı? Bunca yıldır nasıl yaşıyordum? Boş bir silüetti aynaya her bakışımda gördüğüm. Birine ait değildi. Herkes gibiydi.
Hissettiğim suçluluk, acizlik duygusu tümüyle hayatımı kontrol altına alıyordu son zamanlarda. Bu sabahta acı dolu kabuslarımdan uyanmış, ağrılarımla tekrardan kol kola girmiş bir şekilde işe gitmek için dairemden ayrılmıştım.
İşe gitmek için biraz erkendi. 10-15 dakika kadar erken ulaşacaktım ofise. En azından bir şeyler atıştırır ve her sabah olduğu gibi kendime gelebilmek için kahve alırdım. Hem benim için hem de kafamda beslediğim tilkiler için. Kahve beni kendime getirirken tilkilerimi de usulca inlerine sokuyordu. Kahvemi yavaş yavaş içmek ve rahatlamak için vaktim olacaktı bugün. Asansörden indikten sonra uzun karanlık koridorun ışıkları ile teker teker selamlaştım. Ben ilerledikçe birer birer yanıyorlar ve sessizce "hoşgeldin" diyorlardı bana. Koridorda benden biraz önde ofisine doğru koşuşturan bir çift ayak da bu selamı; adım sesleriyle çıkarttığı notalarla koridora iletti.
Ofise girmeden evvel otomatların önünde durarak cebimden çıkarttığım 3 jetonla; simit, poğaça ve kahve aldım. Simitin susamlarını üzerime döke döke ofise girdim. Burnuma gelen tazecik hamurişi kokusu iştahımı iyice kabartmıştı. Emir Bey'in masasının üzerinde duran açık bırakılmış paketi görünce gözlerim iyice açıldı. Bu teslim aldığım paketti. İçindeki kağıtların büyük çoğunluğu gözükmüyordu. Göz ucuyla bir şeyler okumaya çalıştım elimdekileri masama bırakırken. Etrafımdaki kameralar beni oldukça tedirgin ettiği için sadece bir iki saniye bakıverdim. 1-2 tane kağıt hafifçe çıkıktı. Kağıdın tepesinde "Beta Proje 1" yazılıydı. Devamını okumaya ne vaktim ne de cesaretim olmadığı için hemen masama oturdum. Aldıklarımı yiyip karnımı doyurmalı ve merakımın kurbanı olmamalıydım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz| Kat: 101
Ficção CientíficaYüzüm benden alındığında ve hatta çalındığında 6 yaşındaydım. Devrimin son zamanlarını allak bullak görüntüler şeklinde silinmiş örüntülerle hatırlayabiliyorum. Direniş gösteren herkes katledilmişti. Direnişçilerden birisi de annemdi. Annem benim yü...