Naruto
Attığım derin çığlık ile doğruldum. Nefesimi kontrol etmeye çalışarak ellerimi saçlarıma götürdüm. Kafamı dizlermin arasına gömerek bir süre öyle kaldım ve sakinleşmeye çalıştım.
Her gece aynısı oluyordu.
Ailemin öldüğü kaza gözlerimin önüne geliyor ve acı ve korku içerisinde uyanıyordum. Bende bıkmıştım artık, kâbus görmek istemiyor, gecenin bir yarısı uyanıp geri kalan zamanımı uyumayarak geçirmek yerine ölmeyi yeğliyordum.
Göz yaşlarım çıplak bacaklarımı ıslatırken acıyla inledim "İstemiyorum artık, yapamıyorum."
Ağlamalarıma hıçkırıklarda eklenirken durmadım, dilediğimce ağladım.
Uyumaya korkar olmuştum artık, sadece artık gözlerim kaldıramadığı zamanlar uyumaya ve kâbus görmemek için türlü yöntemler denemeye başlamıştım.
Ama imkansızdı.
Almadığım ilaçlarım sayesinde ağır psikolojik sorunlarım artarak devam ediyor ama ben yinede ilaç içmeye direniyordum.
Asla ilacın iyileştirdiğine inanmamıştım. Bana göre insanın beyni iyileştiğine inanırsa iyileşirdi. Benim kendime inancım yoktu. Sadece öylesine yaşıyormuş gibi hissediyordum ve öyleydi de.
Bir çift güçlü el beni kavrayıp göğsüne bastırdığında korkuyla çığlık attım.
"Korkma, benim."
Onun yatıştırıcı sesi ile tuttuğum nefesimi verirken bende ona yanaştım. Elleri yavaşça saçlarımı okşuyor, sıcaklığı beni mest ediyordu. Gözlerim yorgunlukla kapanırken o ise saçlarımı okşamaya devam ediyordu.
Cılız sesimle "Teşekkür ederim" dedim. Sesim boş odamda kaybolurken onun duyduğuna emindim. Ardından kendimi o soğuk karamsar karanlığa bıraktım. Korku ve acıyla beni her gece biraz daha içine çeken karanlığa.
____________________
"Nasıl yok?"
Ellerimi ağzıma götürerek kıkırdadım. Uzun süredir dolabımı karıştırıyor ve çocukluk eşyalarımı arıyordu.
"Yok işte ya! Hem neden onları saklayayım ki?"
Ciddiyetini neredeyse hiç bozmayan suratında bu sefer tatlı bir kızgınlık hakimiyet sürüyordu.
"Ya ne demek neden saklayayım? Bir tane saklasan ölür müydün?"
Yatağa uzandım "Bilmem, belki hepsini atmışımdır."
Dolabımın kapaklarını kapatarak yanıma geldi ve uzandı "Bu akşam seni kaçırarak gizli malikaneme götüreceğim ve seni orda sonsuza kadar hapis edeceğim."
Söylediği şeyin şaka olduğu ses tonundan belliydi. Her zaman kullandığı donuk sesini değil biraz duygu kırıntısı bulunan bir ses tonuydu bu.
"Hayır! Olamaz!" Yalandan attığım çığlık sonrası kıkırdarken ona baktım. Her zamanki gibi üzerinde gömleğe benzeyen beyaz bir üst ve siyah kumaş pantolonu vardı. Evime geldiğinde çıkardığı pelerini bilgisayar masamdaki sandalyede duruyordu.
"Nereye daldın yine?"
Önümde şıklattığı ince parmaklarını onunkinin yanında minicik kalan ellerimle tuttum "Neden şimdi tırnakların yok?"
O gün -yani dudağımdaki kanı yalarken- uzun sivri tırnakları olduğuna emindim.
"Sadece benliğimle öyle oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sharp theets [✓]
Vampire-sasunaru- ölmek, her zaman acı verici olmaz. bazen ruhunuz uçar gider, anlayamazsınız.