Yazardan
Sadece susan dudaklar iki tarafında canını yakıyordu. Dünya bir anlığına durmuş ve canlı cansız bütün varlıklar onların dudakları arasından çıkan kelimelere aç ve muhtaç gibi onları bekliyordu ama nafile.
İkiside sadece susuyor ve tek kelime dahi etmeden sadece yere bakıyorlardı. Yerdeki taşların yüz ölçümüne kadar ezberleyen gözler birbirini bulmaya korkar olmuştu şuanlık. Sarı olan hâlâ olanların şokunda siyah olan ise miniği cevap vermediği için üzülme peşindeydi.
İkiside ne diyeceğini bilmeden kafalarını kaldırdılar, buluşan gözler açıklıyordu sanki her şeyi. Sarı olanın kafasından geçen düşünceler vampire göre çok farklıydı. O bu zamana kadar hep acı çeken taraf olmuştu ve bir daha olmak istemiyordu. Bu yüzden ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
Siyah olan ise onun ağzından çıkan bir kelime ile yerlebir olabilir, ya da yeniden kalbi varmış gibi hissedebilirdi. İlk defa korkuyu hisseden bedenine bir ağırlık çökerken irkildi, karşısındaki gözlerde göremediği duygu parçası ile bütün bedenine oturan pişmanlık duygusu ile parmaklarını ince bileğinden çekti, kafasını yeniden yere eğerek arkasını döndü.
Almıştı cevabını...
Arkasını dönüp ilerlemeye başlayacağı zaman duyduğu titrek nefes ile sırtı irkildi.
"Sadece..."
Gözlerini kapatıp içinden nefes ile birlikte bütün acılarını kusmaya çalışan tiz ve cılız ses tonunu dinledi.
"Sadece psikolojik sorunları yüzünden hayatı mahvolmuş biriyim ben...hâlâ beni istiyor musun?"
Nasıl istemezdi? Asıl miniğinin onu istemeyeceğini düşünmüştü bu zamana kadar, ona karşı iğrenç davranışlarda bulunmuş ve duygularını göstermeye çekinik olan kalbini daha da kırarak tamamı ile içine kapanık hale getirmişti.
Yavaşça arkasını döndü ve ona yaklaşarak onu kollarının arasına aldı. Altında minicik kalan bedeni göğsünde saklamak ister gibi gömerken başını onun boynuna koydu. Ciğerlerine dolan koku ile gözünden ilk yaşı düşmüştü. Yüzünde hiçbir duygu değişikli yoktu, o sadece gözleriyle ve bir kaç duygu kırıntısı kalmış olan kalbi ile ağlıyordu.
Boynunda ıslaklık hisseden sarı ise gözlerini kapatarak ona daha çok yer açmak adına kafasını hafif yana yatırdı. İzni olsa onu ömrü boyunca orada saklayabilirdi. Asla üstesinden gelemediği hisleri ona karşı büyümüş ve çektiği acılardan da büyük bir hale gelmişti.
Hâlâ şaşkındı, çünkü bu zamana kadar ondan nefret eden ya da belki ölmesini bile isteyen insanlar için acı çekmişti. Doğması ya da insan tarafı daha baskın bir melez olması onun suçu değildi tabii ki. Ozaman ölmeyi de hakeden o değildi.
Üzgündü onları kaybettiği için, belki böyle olmasaydı, annesi vampirlerden nefret etmeseydi güzel bir hayatları olabilirdi.
Demek yeni doğduğundan beri annesi ondan nefret ediyordu. Bu zamana kadar -yani 15 yaşına kadar- ailesiyle yaşamış ve herhangi bir nefret duygusu hissetmemişti. Demekki annesi vampirlerin hepsi ölüp soyları tükenirse insan tarafı baskın olan oğlunun tamamı ile insan olacağını düşünmüştü.
Ama oğlu melezdi değil mi? Yani eğer vampirlerin soyunun tükenmesi isteniyorsa buna melez ve betalar da giriyordu.
Şuan ona sarılı olan kollara dikkatini vererek ayak uçlarına kadar kalkarak ellerini boynuna sardı karşısındaki bedenin. Beden soğuktu ama içinde sevgi sakladığına emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sharp theets [✓]
Vampire-sasunaru- ölmek, her zaman acı verici olmaz. bazen ruhunuz uçar gider, anlayamazsınız.