Naruto
Sabah gözlerimi açtığımda burnuma değen hafif koku sayesinde evin yandığını sanarak aşşağı koşmuştum.
Ama Sasukeyi yemek yaparken görmeyi tahmin etmiyordum tabii.
Arkasını dönüp bana hafifçe gülümseyince alt dudağımı dişledim. Bana oturmamı söyleyerek arkasını yeniden döndü. Envai çeşit şeyle dolu sofraya baktım. Birden içime çöken iğrenç duyguyla gözlerimi kıstım.
Siktir.
İçimi kaplayan iğrenç hüzün dalgasını kendimden uzaklaştırmak istemelerim boşunaydı. O an hayattaki en boş şeydi benim için yaşamak. Hayır, yapamazdım. Şuan böyle olamazdım.
Aklıma akın eden neden yaşıyorum? Sorusuyla irkildim. Kapılmamalıydım. Neden üzülmüştüm şimdi? Hiçbirine anlam bulamazken psikolojik sorunlarım bu kadar ağırdı işte. Bir anda geliyor ve hayatımı mahvediyordu, beynimde çalışmayan bir kaç sinir ve yarısı gitmiş beyin kontrolümle oturuyordum şuan masada.
Saklamalıydım. Çünkü başkalarının beni depresif dönemde görmesini istemezdim. Bana ettikleri yardımın bana acıdıkları için olduğunu düşünür ve her zaman yalnız olmak isterdim.
Aklıma annemi getirdim. Bir anlık duyduğum sıcaklık aklıma 'o öldü' veya 'onu birdaha göremeyeceksin' düşünceleri ile iğrenç bir şekilde bölünürken yumruğumu sıktım. Şuan sadece odamın köşesine çökmeli ve ani ataklarım gelişmeden kendimi bu evrenden soyutlamalıydım.
Omuzlarımı saran soğuk kütlesi beni hafifçe sarsarken kendime geldim. Sesli bir şekilde yutkunarak karşımdaki siyah gözlere kilitledim ağzı bir şeyler söylüyordu ama ben duymuyordum. Gözümden akan yaşla kafamı tavana kaldırdım.
"...Naruto!"
İsmimle irkilerek gözlerimi tavandan çekerek ona baktım. Kulaklarımda oluşan çınlama sesiyle gözlerimi sertçe kapattım. Aldığım derin nefesler akciğerlerime varmadan yok olurken aklıma akın eden düşünceler midemi bulandırıyordu. Kendime gelemiyordum.
En son gözlerimi kapatarak şuan ölmeyi diledim.
__________________
Ölmüş müydüm? Ya da şuan ölüyor muydum?
Bilmiyordum, ama gözlerimi iğrenç bir baş ağrısıyla açtığımda ölmediğim kesindi. Şuan ölüp ölmediğim ise tartışılır.
Gözlerimi yavaşça boş odada gezdirdim. Belki daha önce yaşadıklarımın hepsi rüyaydı ve ben uzun zamandır uyuyordum.
Düşündüğüm şeye inanmaya başlarken soğuk bir el başıma dokundu. Başımı ters istikamete döndürerek ona baktım. Bana yavaşça gözlerini kırpıştırarak baktı. Ardından derin bir 'oh' çekerek elini başımdan çekti.
"Başım...ağrıyor." artık nefes kadar cılız olan sesim odada kaybolurken başını salladı ve hafifçe kalkarak yatağa oturdu. Soğuk elleri yeniden başımı bulurken hafif hafif şakaklarımı okşamaya başladı. Bu hafif temas baş ağrımı hafif hafif ezerken gözlerimi yeniden kapattım.
Yaklaşık 10-15 dakika sonra ellerini başımdan çekti ve bende gözlerimi açtım. Şimdi daha iyiydim işte. Geçirdiğim anlık krizvari bir şey o kadar ağırdı ki kaldıramamıştım resmen.
"Şimdi daha iyi misin?"
Kafamı ona dönerek gözlerine baktım ve kafamı salladım.
"O zaman kalk bakalım minik, Obito birazdan gelir."
Oturur pozisyona geçerek ona baktım. "Nereye gideceğiz?"
Omuzlarını silkerek kalkmamı işaret etti. Yatakta sürünerek kalktım ve yanına gittim. Aniden kafama yediğim şeyle irkilsemde suratımdan çekerek baktım. Siyah kargo pantolonumdu bu. Tam ağzımı açacakken yediğim diğer kıyafetle sinirlenmiştim.
"Atmasaya şunları kafama ya!"
Ciddiyetini hiç bozmadan dolabı kapattı. Bir şey dememesine şaşırarak banyoya ilerledim. Önceye göre iyidim sanırım, çünkü içime oturan ağırlık kalkmıştı.
Üzerimi giyinerek aynada kendime baktım. Elimi yüzümü yıkayarak çıktım. Cama bakan gözleri bir kaç saniye beni süzdükten sonra yeniden cama döndü.
Ne olduğunu anlamamıştım ama sanırım trip yiyordum.
Omzumu silkerek odadan çıktım. Mutfağa indiğim sırada zilin sesi bütün evi sardı. Kapıya ilerleyerek açtım. Karşımda neredeyse kapıdan bile uzun boylu ve mükemmel fiziğine yakışır takım elbisesiyle Obito duruyordu.
Bana içten bir şekilde gülümseyerek el salladı. Onu içeri davet ettim ama Sasukeyi alıp dışarı gelmemi söyledi.
"Tamam, ben onu çağırayım."
Hızla arkamı dönüp koşmaya başlayacaktım ki zaten arkamda olan Sasukeye sert bir kafa geçirdim. Gıkı çıkmazken benim kafam acımıştı. Kafamı tutarak arkama baktım ve gülümsedim "Buradaymış zaten."
Bana bakıp azı dişlerini göstermeye çekinmeden kahkaha attı. O önden biz arkadan ilerlerken aldığım anahtarı cebime attım. Hafif esen rüzgar saçlarımı yalayıp geçerken ellerimi gri kapşonlumum cebine soktum.
Bindiğimiz araba çok pahalı bir şeye benziyordu ama umursamadan bindim. Obito inmemi ve ön koltuğa geçmemi söylediğinde kaşlarımı merakla çattım. Israr edince imerek öne bindim. Araba boğuk bir sesle çalışırken gözlerim ona kaydı. Yapılı vücudunu saran takım elbisesinin bir kaç gömlek düğmesi açıktı. Gözüken pürüssüz cildine takıldı gözüm.
"Delici bakışlarını başka zamana sakla bebeğim."
Kocaman açtığım gözlerimi utanarak çekerken öksürdüm. Ne kadar utanmıştım tahmin bile edemezsiniz. Kafamı cama çevirerek yanaklarımın kızarmasını önlemek istedim.
Yolculuk bitene kadar yüzüne bakamamıştım.
Araban imdiklerinde bende onlara eşlik edip indim. Geldiğimiz yerin bir bar olduğunu anladığımda yüzümü buruşturdum. Hayatımda hiç bara gitmemiştim, bu beni heyecanlandırıyordu.
Onalar ilerlerken bende aralarında ilerliyordum. Kapı açıldığında bir anlık bütün gözler bize döndü ve bir kaç kadın çığlık atarak bize doğru koştu.
Sasukenin her yanını sararak onun etrafında pervane gibi dönmeye başladılar. Bir anlık acıyan kalbime umursamadan diğer tarafa döndüm.
Ne olduğunu tabii ki de biliyordum, ama zaten yeterince acı çekmiştim. Birde onunla uğraşamazdım.
Elimi hafifçe kavrayan soğuk eller beni çekerken geri durmadım ve bende ona ayak uydurdum.
Buraya insanlar mutlu olmak için gelmezler miydi?
Bende başka hiçbi şeyi umursamayacak ve sadece mutlu olacaktım. Bunu da ilk Sasukenin karşımdaki görüntüsünü görmezden gelerek yapacaktım.
Tabii ki de yapardım, ben acı çekmeye çok alışmıştım ve bu yüzden görmezden gelmek benim için çok kolaydı artık.
Hoşlanıyordum ondan, ama görmezden gelecektim.
~Toma
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sharp theets [✓]
Vampire-sasunaru- ölmek, her zaman acı verici olmaz. bazen ruhunuz uçar gider, anlayamazsınız.