Yazar
Yürüdükleri yollardan geriye doğru ilerlerken ikisindende çıt çıkmıyordu. Ağızlarındaki fermuarları kapatmış ve sanki konuşacak çok şeyleri varmış ama susmak zorunda kalmış gibi duruyordu ikiside.
Sessizliği sadece hafif nefes sesleri ve ağaçların dal ve yapraklarına değen rüzgar bozuyordu, bunun dışında hiç ses yoktu ormanda.
Sarı ne yapması gerektiğini düşünüyordu, dalgın gözleri sadece yere bakıyor ve planlamaya çalışıyordu yapacaklarını.
Bir türlü sıraya girmeyen düşünceleri ile savaş içerisindeydi başından beri. Babasını üzmüş müydü?
Ama ona onu sevdiğini söylemişti, bunca olaydan sonra bu bile fazla olmalıydı onun için değil mi?
Bazı şeyleri aklı almıyordu resmen. İşin içinden çıkamıyor, beyni düşünceler arasında eziliyordu.
Bir an düşünmeyi keserek gözlerini yerden kaldırdı ve ormanı izledi. Sakin gözlerinin çarptığı yapraklar hafif hafif rüzgar ile dans ediyor ve ahenk içerisinde güneş ışığı ile parıldıyordu.
Manzarayı izleyerek düşüncelerini bir kenara bıraktı. Düşünmek demek şuanlık çözüm değildi tabii.
_______________________
Yavaşça açık alana girmeden önce durarak gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Ardından ona tanıdık olan eski püskü şatoya göz gezdirdi.
Birazdan içeri girecek ve onu mu görecekti?
Heyecanı tavan yaparken titrek olmasını umursamadan derin nefesini verdi, vücudu ısınıyor ve kıpırdamayı reddediyordu sanki.
Yavaş nefes alıp verişlerlelerideki vampirin yanına gitti. Aşırı heyecanı onu engelliyordu resmen.
Yeniden durdu ve dizlerinin üzerine çöktü, sakinleşemez ise gidemezdi. Heyecan onu ele geçirir ve söyleyeceklerini, yaptığı planları bozar ve ön plana çıkardı.
Sakinleşince kalktı ve açık kapıdan içeri girdi. Onun ardından kapanan kapının sesiyle irkilerek daha hızlı ilerledi. Bildiği koridorları aşıp merdivenlerden çıktı ve salona vardı.
Anında bütün gözler ona dönünce irkilip yutkundu. Ardından hafifçe gülerek onlara el salladı.
"Naruto? Bu sen misin?"
Yabancı sesle irkilerek iri vampir gövdesinin ardından çıkan kafaya baktı.
Elini ağzına götürerek açık kalan ağzını kapattı "Kakashi?"
Adam koltuktan hoplayarak onun yanına geldi. "Burada ne arıyorsun?"
Obito onun belinden tutarak kendi göğsüne yasladı "O da bizden bebeğim, şaşırılacak ne var ki?"
Gülmemek için dudaklarını ısıran sarı sonunda ağzından bir kahkaha kaçırdığında utanarak onları aştı ve koridora ilerledi.
"Sağdan, üçüncü oda."
Talimatı alınca kafasını salladı ve derin bir nefes alarak sağa yöneldi. Bedeni gitmek istiyor ama sanki ayakları taşımıyordu onu.
Sonunda sürünerek odanın kapısına geldiğinde durdu. Kapıyı çalmalı mıydı?
Düşündüğü şeye şaşırarak kapıyı araladı. Gıcırdayarak açılan kapı heyecanını çoğaltırken dudaklarını ısırdı.
Ardından aklına akın eden düşünceler ile hızla yatağa ilerledi. Durunca sessiz odayı dolduran nefes sesleri birbirine karışmıştı artık.
Artık aralarında sadece 1 metreden az bir mesafe kalmıştı.
Şimdi ne yapmalıydı?
Düşünmeyi bir kenara bırakarak elini hafifçe suratına uzattı. Eli tam suratına değecekti ki ne olduğunu anlamadan kendini onun altında buldu.
Korkudan çığlık atarken gözlerini kapatmıştı, vampirinin hızlanan nefesi suratını okşarken gözlerini açtı bir anlık heyecanla.
Buluşan gözler özlem yitirmek istercesine birbirini delerken vampir titremeye başlamıştı. Uzun süredir güçsüz olan bedeni bu kadar heyecanı bir anda tam olarak kaldıramamıştı tabii.
Ağlamak istemiyordu artık, bu yüzden acısını çıkarmak için yumuşak dudaklarını hedef aldı.
Özlemle kokusunu içine çekerken bir andan emdiği dudakları ağlama istediğini bastırarak arzusunu ön plana çıkarmıştı.
Karşılık almaya başladığında daha sert öpmeye başlamıştı karşısındaki dudakları. O kadar çok özlemişti ki doyamıyordu onu öpmeye.
Sarı ise arada nefessiz kalmayı umursamdan sonuna kadar karşılık veriyordu vampire.
Vampirin soğuk eli yavaşça kapşonlusunun altına girdiğinde ise sadece irkilmiş ve ona izin verdiğini göstermek için ellerini saçlarına sokmuştu. Soğuk eli göğsünün çevresinde sürekli geziniyor ve arkasında ufak ürpermeler bırakıyordu.
Dudaklarını çeken vampir onları boynuna gömdüğünde arzuyla hırladı "Seni o kadar özledim...ki seni burada yiyebilirim. Sanırım...yiyeceğim de."
Dudaklarını çektiği yerde bıraktığı izle memnuniyet ile gülümsedi, elini göğsünde iyice gezdirip okşamaya başladı ve kaldırdığı kapşonlusu sonucu yavaşça geriye çekilerek dilini pürüssüz beyaz teninde gezdirmeye başladı. Miniğinin inlemeleri artınca elini ağzına sper ederek sesinin biraz daha az çıkmasını sağladı.
Göğüs uçlarının üzerinde gezdirdiği dili ile gözlerini kaldırarak ona baktı. Kapattığı gözlerinden akan göz yaşı şakağına ilerlerken ağzına bıraktığı inlemeler arzusunu daha da arttırıyor, onu her anlamda yemek istiyordu.
Yavaş yavaş aşşağı ilerlerken elini ağzından çekti ve belindeki eşortmanına geçirdi. Hızla çektiği eşortmanını çekip atarken hırlamaları kesilmiyordu, hırıltılı nefesi odayı doldururken artık sabrı kalmamıştı.
Çok beklemişti zaten.
Parmaklarını sardığı erkekliği titrerken içten inlemesi ile ellerini ağzına sper etmişti sarı, inlemelerinin duyulmasını istemiyordu.
Vampirin ince dili erkekliğine temas ettiğinde nefesi kesilmiş ve bir süre derin nefesler almak zorunda kalmıştı.
Vampir ise onun her uzvundan gelen mükemmel tad ile mest olmuş ve tadını çıkarmak için yavaşlamıştı biraz.
Onun zevk aldığını görünce yavaşça parmağını deliğine konumlandırarak içine ittirdi, ilk önce alışmasını sağlayarak ikincisinide ekledi ve alışması için biraz bekledi.
"Şimdi harika hissedeceksin miniğim, ama sadece içine girene kadar."
~Toma
Küfür yedim nasılım 👁👄👁
Ama zaten yazmaya utanıyorum yaa :(
Okuduğunuz için teşekkürler <3
Cyaaa~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sharp theets [✓]
Про вампиров-sasunaru- ölmek, her zaman acı verici olmaz. bazen ruhunuz uçar gider, anlayamazsınız.