0.1

6.6K 174 29
                                    

Beğenirseniz çok sevinirim,
keyifli okumalar...



Önümdeki mumlara bakarken heyecandan ve mutluluktan dolan gözlerimi gizlemeden karşımdaki ikiliye baktım.

"E hadi üfle artık sulugöz. Pasta yemek istiyorum ben." Arel'in konuşması biter bitmez Korhan onun kafasına vurarak "Sana ne gerizekalı kız istediği zaman üfler." Gözlerim anında Korhan'ı buldu. Çatılan kaşlarımla ona bakarken bakışlarımı fark etmiş olacak ki mahçup bir bakış atarak "Pardon güzelim, ağzımdan kaçtı."dedi. Onun bu haline daha fazla dayanamadım ve kaşlarımı düzelterek güldüm. Daha sonra tekrar mumlara döndüm ve gözlerimi kapattım.

'Yeni yaşım bana mutluluk getirsin.' Tam gözlerimi açacakken aklıma gelenle tekrar kapattım. 'Belki biraz da aşk.'

Gözlerimi açtım ve derin bir nefes alıp önümdeki 18 mumu üfledim. Saat gece 12'den sonra 18 yaşıma girecektim ama benim canım arkadaşlarım her yıl olduğu gibi bu yıl da erken kutlamışlardı. Ve evet üşenmeyip pastaya 18 mum dikmişlerdi.

Korhan elindeki pastayı çalışma masama koyarken ben de Arel'e adımladım ve ona kocaman sarıldım.
"Çok teşekkür ederim Arel. İyi ki varsınız. İyi ki yanımdasınız."
Saçımı çeken elle kaşlarım çatıldı ve hızla geri çekildim.
"O nasıl söz Aden. Asıl sen iyi ki varsın, iyi ki yanımızdasın."
Ona ne kadar kızmak istesem de söylediklerinden sonra istemsizce yumuşamıştım.

Arkamdan gelen homurtuyla kocaman gülümseyerek arkama döndüm ve Korhan'a baktım. Kollarını birleştirmiş bize kötü bakışlar atıyordu. Bu haline güldüm ve hızla gidip bir diğer dostuma sarıldım. "Sen de iyi ki varsın başkanım."

Korhan ilkokul ve ortaokuldayken her yıl sınıf başkanlığı için aday oluyordu ama aday olarak kalıyordu. Koskoca sınıftan her yıl sadece 3 oy alıyordu. Oy verenlerden biri ben, biri Arel, bir diğeri de kendisiydi. O zamandan beri ona başkanım diyerek bu eksikliğini kapatmaya çalışmıştık. Korhan onunla dalga geçmemize ne kadar kızsa da bana kıyamıyordu. Tabi Arel ensesine atılan tokattan kaçamıyordu. Canım başkanım.

Korhan'dan ayrıldıktan sonra onlara baktım. "Ben pastayı kesip geleyim. Siz de takılın kafanıza göre." Kafalarını salladıklarında masadan pastayı aldım ve kapıya yürüdüm. Çıkmadan onlara baktığımda playstationı açtıklarını görmüştüm. Bu hallerine göz devirdim. Odama her geldiklerinde 1 tur maç oynamadan gitmiyorlardı. Ben pek sevmezdim oynamayı ama onlar sevdiği için babamı ikna edip aldırmıştım. Onların evinde de vardı ama bana geldiklerinde yapacak bir şey bulamadıkları için erken gidiyorlardı. Ben de kendi çapımda böyle bir çözüm bulmuştum.

Mutfağa indiğimde pastayı dilimleyip tepsiye dizdiğim tabaklara koydum. Bardakları da tepsiye koyduktan sonra dolaptan içeceği alıp onu da tepsiye bıraktım. Tepsiyi odama taşırken zorlansam da düşürmeden getirebilmiştim. Kapıya geldiğimde kapıya ayağımla vurmak zorunda kalmıştım. Bir süre beklesem de kapı açılmamıştı. Sinirlenmemeye çalışırken tekrar vurdum kapıya. Yine açılmamıştı. Derin bir nefes aldım ve kapıya vururken bağırmaya başladım. "Arel, Korhan açın şu kapıyı kolum koptu." Cümlemin bitmesiyle kapının açılması bir olmuştu. Korhan hemen elimdeki tepsiyi alırken Arel oturduğu yerden bana bakıyordu. Kaşlarımı çatarak yavaşça odamdaki televizyona döndüm ve durdurulan maçı gördüm. Ardından onlara dönmeden çalışma masamın sandalyesine oturdum ve telefona bakmaya başladım.

Maç oynarken dış dünyayla bağlantılarını tamamen kesiyorlardı. Bir keresinde merdivenden düşüp bileğimi burkmuştum. Onlara seslenmiştim ama beni az önce olduğu gibi yine duymamışlardı ve bende haliyle düştüğüm yerden kalkamamıştım. Aradan 1 saat geçtikten sonra Korhan susadığı için mutfağa inmek istemiş ve o sırada yerde uyuyakalan beni fark etmiş. Uyandıktan sonra 1 hafta onlarla konuşmamıştım. Şuanda trip atıyordum. Aslında triplik bir mevzu yoktu ama onlarla uğraşmak hoşuma gidiyordu.

İki çift kolun sarılmasıyla daldığım düşüncelerden sıyrıldım ve beni boğmaktan farkı olmayan sarılmalarının arasında onlara seslenmeye çalıştım. "Ne-fes ala-mıyorum" Sesim kısık çıksa da hızla ayrılmışlardı benden. Kafamı kaldırıp onlara baktım. İkisi de ellerini ensesine atmış etrafa bakıyordu. Bu halleri gözüme çok tatlı gelmişti. Ne kadar engellemek istesem de gülmeden duramamıştım. Kollarımı açtım ve "Gelin buraya" diyerek onları çağırdım. Anında gelip sarılmışlardı. İkisi de benim için çok değerliydiler. Çok küçük yaştan beri arkadaştık ve aramızda çok güçlü bir bağ oluşmuştu. Onlar benim olmayan kardeşimdi. Onlar benim şansımdı.

Daha sonra onlara attığım tribi kesmiştim ve beraber pasta yemiş eski anılarımızdan bahsederken gülüp eğlenmiştik. Bazen kötü şeyler yaşamış olsak da çoğunlukla iyi anılar biriktirmiştik. Şuan ise onlar yeniden playstation oynuyor bense sessizce onları izliyordum. Annem ve babam iş için şehir dışına çıkmışlardı. Bu yılki doğum günümde yine yoklardı. Yine, çünkü genelde iş için hep şehir dışına ya da yurt dışına çıkarlardı. Alışmıştım sanırım. Onların aksine Korhan ve Arel hep benim yanımdalardı ve beni yalnız bırakmıyorlardı. Dediğim gibi onlar benim en büyük şansımdı.

Ben yine düşüncelere dalmışken telefonumun titremesiyle yerimde sıçradım. Yanıma bıraktığım telefonu alarak ekranı açtım. Mesaj kayıtlı olmayan bir numaradan gelmişti.

05********* size bir link gönderdi.(23.58)

Gelen mesaja bir süre anlamsızca baktım. Bu da kimdi? Bunu ona sormak yerine linke tıklamak isteyen tarafım daha ağır basmıştı. Korhan ve Arel'e baktığımda beni unutup playstation oynamaya devam ettiklerini gördüm. Onlara çaktırmadan yavaşça oturduğum koltuktan kalktım ve odamın balkonuna çıktım.

Dışarıda yağmur yağıyordu. Yağmurlu havaları severdim. Sonrasındaki o hoş koku... Yağmurdan sonraki toprak kokusunu sevmeyen var mıydı gerçekten?

Balkonun köşesinde duran ikili puftan soldakinin üzerinde yavaşça oturdum ve gözlerimi elimdeki telefona çevirdim. Parmağım bir süre ekranın üzerinde gezinse de en sonunda linke tıkladım. Youtube linkiydi. Ekranda gördüğümle kalbimin ritmi değişti ve gözlerim kocaman açıldı.

Yağmur sesine karışan müzik sesiyle gözlerimi kapattım ve şarkıya odaklandım.

Toprak yağmura, ben sana
Aşık olduk yeniden
İmkansız gibi görünen
Bu mesele

Girdi aklıma her gece
Tanıdık bi' melodi
Sen miydin sebebi?
Söylesene

Telefonun tekrar titremesiyle aynı numaradan bir mesaj daha geldi.

05*********: Söylesene, sen miydin sebebi?(23.59)

Şarkı hala çalmaya devam ederken girdiğim şoktan çıkamıyordum. Şuan tam olarak ne oluyordu? Telefon tekrar titredi.

05*********: Şarkılar eskiden anlamsız gelirdi bana

05*********: O kelimeleri anlamlı kılmak için bir insana ihtiyaç varmış

05*********: Senden sonra öğrendim

05*********: Şarkılar artık daha anlamlı

05*********: Onları anlamlı kıldığın için teşekkür ederim

Ve telefon son kez titredi.

05*********: İyi ki doğdun, gün ışığım (00.00)

Gölgemdeki Güneş || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin