Beğenirseniz çok sevinirim,
keyifli okumalar...Kremi parmak uçlarımla bastırmadan sürerken tüm dikkatim Kamer'in elindeydi.
"Acıyor mu?"
Ne kadar dikkat etsem de acımasından korkuyordum.
"Acımıyor güzelim. Bu onuncu soruşun falan."
Sesi normal çıkarken bakışlarım gözlerini buldu.
"Emin misin?"
Gülerek omzumdan tutup beni kendinde çekti ve şakağıma güçlü bir öpücük kondurdu.
"Eminim Güneş. Hadi yeter bu kadar."
Elini dudaklarıma götürdüm ve ufak bir öpücük bıraktım.
Kolumun çatlamasının üzerinden 2 hafta geçmişti ve benim alçım dün çıkmışken Kamer'in yanıkları ise az kalmış olsa hala tamamen geçmemişti. Bu süreçte ikimiz de rapor almış ve okula gitmemiştik. Kamer sabahları benim evime geliyor akşamları da evine gidiyordu. Tabi bazı geceler hariç. Bu 2 haftalık zamanda birbirimize fazlasıyla alışmıştık. Artık daha rahat hareket edebiliyorduk.
"Yerim kızım seni."
Kamer'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılırken yanağımı ısırmasını engellemeye vakit bulamamıştım.
"Ah! Napıyorsun Kamer ya? Canım acıdı."
Sadece dişlerinin arasına almıştı. Abarttığım kadar da acımamıştı. Sadece ona nazlanmayı seviyordum. Benim sesimden sonra gülerek öptü ısırdığı yeri.
"Sen de bu kadar tatlı olma ne yapayım?"
Sitemli çıkan sesi ve cümlesiyle yanaklarım kızarırken yüzümü göğsüne gömdüm. Kolları anında beni sararken ben de sımsıkı sarıldım. Ömrümün geri kalanını bu şekilde geçirebilirdim.
Çalan kapı ziliyle geri çekilmeye çalıştım ama Kamer daha sıkı sarılarak engelledi beni.
"Kamer bıraksana kapıya bakayım."
"Boşver çalar çalar gider."
Başını saçlarıma gömdüğü için sesi boğuk çıkarken kendimi zorla geriye çektim.
"Hadi hayatım bırak beni."
Afallamış haliyle bana bakarken gülerek kapıya yöneldim. Utandığım için çok nadir sevgi sözcükleri söylerdim bu yüzden 'hayatım' demem onu afallatmıştı.
Kapıyı açtığımda bizimkileri görmemle gülümsedim.
"Hoş geldiniz. Geçin hadi."
Kenara çekilmemle hepsiyle sırasıyla sarıldım ve içeriye girdik. Kamer asık bir suratla koltukta oturuyordu.
"Ne lan bu surat? Biz yine mi yanlış zamanda geldik?"
Cem'in söyledikleriyle yanaklarım ısınsa da güldüm. Diğerleri de gülerken gülmeyen tek kişiyi söylememe gerek yoktu bence.
Herkes koltuklara dağılırken ben ayakta kaldım.
"Kahve yapıyorum?"
Onaylayan mırıltılarla adımlarım mutfağa yönelirken yardım etmek isteyen Alin'i kibar bir dille reddetmiştim. Kahve yapacaktım alt tarafı.
Isıtıcıya su doldurup kahveyi çıkarttım. Kupaları da alırken kahveleri kupalara dağıttım. Isıtıcının başında beklerken belime dolanan kollarla irkilsem de bu aralar çok yakından tanıdığım kokuyla sırtımı arkamdaki göğse yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgemdeki Güneş || Yarı Texting
Teen Fiction•Tamamlandı• ❝Bu güneşe hasret bir adamın, Güneş'e tutulmasının hikayesi❞ ☀️ 05*********: Şarkılar eskiden anlamsız gelirdi bana 05*********: O kelimeleri anlamlı kılmak için bir insana ihtiyaç varmış 05*********: Senden sonra öğrendim 05*********:...