"Bir Kahve?"

1.1K 60 3
                                    









Multimedya müziği eşliğinde okumanızı tavsiye ederim...





12 Saat Sonra...

O adamın bana söylediklerini düşünmeden yapamaz olmuştum. Peru'dan ayrılmak istesem de hala bunu yapamamıştım. Rico sarhoş olmuştu, bende yaşadığım şok yüzünden kendime değildim. Koltuğa uzandım. Zihnimden silmek istediklerim sürekli tekrarlıyordu.

"Karşımdaki dövmeli iri yapılı adam yüzünden çığlık atmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"Karşımdaki dövmeli iri yapılı adam yüzünden çığlık atmaya başladım. Ama o elimi tutup beni uzak bir noktaya doğru sürüklemeye başladı. Elimi elinden kurtarmaya çalıştım. Ama başarılı olamamıştım. Loş ışığın altında köşeli güzel bir yüze sahip olduğunu görebiliyordum. Beni duvarla kendi arasına aldı. Ellerini duvara yasladı. Kaslı kolları beni biraz ürkütmüştü.

"Es el momento adecuado, quizás todavía no? (Doğru zaman mı, belki henüz değil?)"

Gözlerim dolmuştu, yaşadığım korku beni durgunlaştırmıştı. Üstümden sanki tonlarca ağırlık geçmişti. Rico oda servisini arayıp bana kahve söylemişti. Odanın kapısı çaldığında yerimden güçlükle kalkmıştım. Kapıyı açtığım zaman garson beyaz masayı içeriye geçirmek için müsademi bekledi. Onun geçmesi için kenara çekildim. Garson içeriye masayı geçirdikten sonra ilgimi çeken siyah bir kutuydu. Garson masayı bıraktıktan sonra odadan çıktı. Çekinerek siyah kutuyu alıp yere koydum. Derin bir nefes alıp kutuyu açtım. Siyah güllerden oluşan bir buket vardı. Siyah güllere dokunduğum anda dikkatimi siyah bir kart dikkatimi çekmişti. Kartı alıp merakla okumaya başladım.

"niña de espadas sin volver a empezar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"niña de espadas sin volver a empezar. (Baştan başlamadan maça kızı.)"

Bunu bana o adam yollamıştı. O karanlık adamın benimle derdi neydi? Gözyaşlarımı tutamaz olmuştum. Telefon çalmaya başlayınca yerden kalkıp koltuktaki telefonumu aldım. Rico arıyordu, onu bekletmeden telefonu açtım. Sesimin titremesine engel olamamıştım.

"Rico nerdesin?"

"Tatlım neden ağlıyorsun? Sorun nedir?"

Saçlarımı geriye doğru düzeltip, hızlı hızlı inip kalkan göğsüme elimi koydum. Bu şekilde bir paranoya gibi devam edemezdim.

"Rico sana bahsettiğim o adam bana siyah gül yollamış. Beni bir sapık gibi takip ediyor."

Rico kıkırdamaya başlamıştı, kıkırdaması kahkahaya dönüşmüştü.

"Tatlım çoğu hayranın gibi yine sapıtanlar arasına biri daha katılmış anlaşılan."

Sinirle telefonu yüzüne kapattım. Pijama sendromundan çıkmam gerekiyordu. Oyun oymayı seven bir hayranım varsa bende oyunu kendi kurallarıma göre oynardım. Valizden en sevdiğim renkli pantolonumu çıkardım, lila rengi pijamalarımdan kurtulup üzerimi hızlıca giyindim. Beyaz kolsuz crop bluzum ve crop gömleğimle oldukça hoş olmuştum. Saçlarımı tarayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım. Beyaz küçük çantamı alıp odadan çıktım. Asansörün tuşuna bastıktan sonra açılan asansöre bindim. En iyi olduğum şeyi yapmaya karar vermiştim. Işıldayıp onun bana gelmesini sağlayacaktım. Zemin kata ulaşan asansörden inip, lobiden geçmeye başladım. Çoğu insan dönüp bir kaç kez bana bakıyordu. Hepimiz kim olduğumuzun farkında olmalıydık. Farkına varmak; kendin olmaktı. Otelden çıktıktan sonra yürümeye başladım. İnsanların arasında yürürken izlendiğime kapılmıştım. Yakıcı güneş tenimin biraz kızarmasına neden olmuştu. Etrafı inceleyerek yürümeye başladım. Arkamda gece kulübünde gördüğüm tiplere benzer bir kaç adam görmüştüm.

Hislerim konusunda pek yanılmazdım, bir çok kez hayranı tarafından tehdit edilip, görüşülmeye zorlanmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hislerim konusunda pek yanılmazdım, bir çok kez hayranı tarafından tehdit edilip, görüşülmeye zorlanmıştım. Bir kaç yerli dükkana girip beğendiklerimi almaya başlamıştım. Babam buraya gelirken bana karşı oldukça cömert davranmıştı. Elindeki küçük poşetlerle gezerken dikkatimi çeken ilginç bir kahve dükkanı vardı. Kahve dükkanına girdiğimde duvarlarda garip semboller asılıydı. Kahve çekirdeklerinden yayılan koku çok hoşuma gitmişti. Bez torbalardaki çekirdeklere dokunduğum anda duyduğum sesle olduğum yere çakılı kalmıştım.

"Belki birlikte bir kahve içebiliriz Güz?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Belki birlikte bir kahve içebiliriz Güz?"



"Belki birlikte bir kahve içebiliriz Güz?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeni bölümü bekleyenler... Yorum ve vote ile desteklemeyi sakın unutmayın...

Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin