"Şeytana Teslim Olmak..."

696 21 1
                                    






Multimedya müziği eşliğinde okumanızı tavsiye ederim...



Onun bana çiçekli bahçeler vermesini beklemek sadece aptallıktı! Onun hayatı gördüğümün çok ötesindeydi. Sahte cennetinin bir cehennem olabileceğini hiç düşünmemiştim. Restaurantın ortasında sıkışıp kalmıştık. Ölüme hiç bu kadar yakın olduğumu hissetmemiştim. Masanın altına eğilip, elleriyle yüzümü kavradı. Yüzündeki ifade buz gibiydi. Korkunun zerresi yoktu. Sinirlerim bozulmuştu, ağlamamı durduramıyordum. Bilinç altıma işleyen sesiyle konuşmaya başladı.

"Bana bak gözlerimin içine bak! Buradan seni çıkaracağım. Sadece sakin ol. Bana güvenmelisin."

Baş parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi. Derin derin nefes alıp vermeye başladım. Ağlamaktan çatallaşan sesimle fısıldadım.

"Tamam lütfen. Buradan çıkalım."

Saçlarıma bir öpücük bırakıp geri çekildi. Beni masanın altında bıraktı. Dizlerimi karnıma kadar çektim. Ellerimle kulaklarımı kapattım. Silah sesleri yükselip duruyordu. İnsanların çığlık seslerini daha fazla duymak istemiyordum. Bu kez yaklaşan adım sesleriyle masanın altından gelen adamların ayaklarını izlemeye başladım. Marsilya onlara doğru ilerleyip onlarla dövüşmeye başladı. Duyduğum konuşmalar kanımın donmasına neden olmuştu.

"Kartellerin kontrolünü bırakma zamanın geldi Marsilya! Öldürdüğün adamımın bedelini ödeyeceksin."

Tanrım ben neyin içine düşmüştüm! Sanırım hikayenin sonunda yakışıklı prensin aslında bir canavar olduğunu öğrenen kız çıldırıyordu. Ben bir yargıcın kızıydım. Ailem üst düzey bir aileydi. Babam böyle bir adamın yanında olduğumu öğrense çılgına dönerdi. Adamların tek tek yere yıkılışını izledim. Adamların vurulmalarını görmek korku filmi gibiydi. Marsilya'nın adama söyledikleri kulaklarımda bir kaç kez yankılanmıştı.

"Seninde adamın gibi kalbini sökmemi istemiyorsan bana boğun eğmeyi öğreneceksin."

Adamın bacağına sıktıktan sonra onun yere düşüşünü gördüm. Adam acıyla kıvranırken benimle göz göze geldi. Donup kaldığımı hissediyordum. Marsilya sol kolumu sıkıca kavrayıp beni ayağa kaldırdı. Etrafımdaki dehşete baktım. Sayamadığım kadar çok insan yaralanmıştı. Dudaklarımın arasından bir hıçkırık koptu. Karşımda gerçekten bir katil vardı. Hayal kırıklığına uğramıştım. Onun bu kadar kötü bir adam olabileceğini düşünememiştim.

"Sen...sen bunu nasıl yaptın? Onları nasıl vurursun?"

Kolumu dahada sıkmaya başladı. Elindeki silahı beline yerleştirdi. Beyaz tişörtü tamamen kanla kaplanmıştı. Yüzünün bazı yerlerinde morluklar oluşmuştu. Öfkeyle bağırmaya başladı.

"Kes çeneni! Eğer onları vurmasaydım. Biz ölecektik. Şimdi yürü gidiyoruz."

Kolumu elinden kurtarmaya çalıştım. Ama başarılı olamamıştım. Gözyaşlarımı durduramıyordum. Kolumu öyle çok sıkmıştı ki! Acıyla çığlık attım. Beni sürüklemeye başladı.

"Bırak beni canavar!"

Mekanın çıkışına ulaştıktan sonra bir anda durdu. Sözlerim onu daha da öfkelendirmişti. Kolumu kavrayan eliyle çenemi kavradı. Yükselen sesiyle kulaklarımın sağır olacağını sanmıştım.

"Evet ben bir canavarım. Sende bu canavarın malısın. Bunu o aklına soksan iyi olur. Yoksa madalyonun diğer yüzünü görmek istemezsin küçük kız!"

İçimden bir şeylerin koptuğunu hissetmiştim. Yaklaşan polis sirenleriyle çenemi bıraktı. Kolum morarmıştı. Çeneminde aynı durumda olduğuna emindim. Bileğimi tutup beni arabaya kadar sürükledi. Arabanın kapısını açıp beni savurarak arabaya bindirdi. Kapıyı büyük bir gürültüyle kapattı. Polis sirenleri sesi giderek yaklaşıyordu. Arabaya bindikten sonra arabayı çalıştırdı. Geldiğimiz yoldan başka bir yola saptı. Öyle hızlı kullanıyordu ki! Bir an camdan fırlayacağımı sanmıştım.

"Biraz yavaş kullan. Bizi öldürmek mi istiyorsun?"

Hızını dahada arttırdı. Asfalt yolun artık alev aldığını düşünmeye başlamıştım. Bir kaç saniye gözlerimin içine baktı. Sonra tekrar yola bakmaya başladı.

"Seni öldürmek isteseydim bunu bu şekilde yapmazdım. Şimdi kes çeneni!"

Arabanın torpidosunu açtı. Bir kaç adet silah ve iki adet cep telefonu vardı. Beyaz olan telefonu aldı. Ekranını açıp bir numarayı tuşladı. Karşı taraf telefonu açınca konuşmaya başladı.

"Saldırıya uğradım, hükümette bu işin içinde! Ülkeden hemen ayrılmalıyım. Jeti hemen hazırlayın."

Hükümet mi? Uçurumun ucunda değildim, ben uçurum kendisiyle birlikteydim. Telefonu kapattıktan sonra arabanın camını açtı. Geçtiğimiz köprüden belindeki silahı ve telefonu fırlattı. Karşımdaki adamla aynı yatakta uyumuştum, onun beni öpmesine, özgürlüğümü elimden almasına izin vermiştim. Kendimi bir şeytana teslim etmiştim. Onun elinden kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım.





 Onun elinden kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayın canlarım. Öpüldünüz.

Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin