"Zehirli Güzellik..."

656 21 0
                                    






İyi okunalar canlarım...





İçinizde bir yerlerde hep o iyi olan adamı arıyorsunuz. Aradığınızı bulamayınca dönüştüğünüz kişiyi kabullenmeye başlıyorsunuz. Katliam yapmaktan, kan görmekten bazı zamanlar zevk alan bir adamdım. Sanırım bu kalıtsal bir delilikti! Kanlı ellerimle sigaramı yaktım. Zehirli dumanı içime çekerken işkence yaptığım düşmanlarımdan birinin adamının konuşmasını beklemeye başladım. Adamlarım ise bana göre daha vahşilerdi. Pek normal insanlarla anlaşan biri hiç olmamıştım.

Ne zaman içimden bir şeylerin koptuğunu hissetsem içimdeki katil gün yüzüne çıkıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ne zaman içimden bir şeylerin koptuğunu hissetsem içimdeki katil gün yüzüne çıkıyordu. Yaptıklarımın doğruluğu tartışmaya pek açık değildi. Zaten doğruların da benimle pek işi olmazdı. Sigaramı söndürdükten sonra adamımın elinden neşteri aldım. Bilinci kapanan kurbanımın eğilip göğüs kafesini karnına kadar yarmaya başladım. Bütün organlar ve kaburga kemikleri ortaya çıkmıştı. Son olarak boğazını kestim. Kurbanın kalbini yerinden söküp cam kavanozun içine koydum. Beyaz gömleğim tamamen kanla kaplanmıştı. Ellerindeki kanı gömleğime sildim. Kavanozun kapağını kapattım. Yerinden doğrulup, onu adamlarımdan birine uzattım.

"Bunu kime yollaman gerektiğini çok iyi biliyorsun."

O sırada omzuma dokunan bir elle arkamı döndüm. Rodrigo'nun ziyaretleri beni sinirlendirse de bu ihtiyarı seviyordum.

"Bu katliamlara artık bir son vermelisin. Bu düşmanlarının sana olan kinini arttırmaktan başka bir işe yaramaz."

İhtiyarın nasihatlarını dinleyen bir karaktere sahip değildim. Ölüler Bayramından önce dönmüştüm. Kulağı kesik ihtiyarın her şeyden haberdar olduğuna adım gibi emindim.

"Olur olmaz yerde çıkman pek hoşuma gitmiyor amca! Sana işime karışmamanı defalarca kez söylemiştim."

Adamlarım hazırlanan sert tekilayı limon ve tuz eşliğinde tepsiyi önüme sundular. Bardaktaki içkiyi tek yudumda bitirdim. Sakinleşmeme pek yardımcı olmuyordu. Kendime bile tahammül edemediğim zamanlardayım. İnsanlar şanslarını fazla zorluyordu.

"O kızı neden yanında getirdin? Senin derdin ne oğlum?"

Bazı şeyleri yenilmek olarak değil, yenilenmek olarak görüyordum. Kimsenin beni yenmesine izin veremezdim, bir şekilde kendimi yenilemeyi öğrenecektim.

"O kızdan uzak dur. O sadece benim ilgi alanım sınırlarımı zorlama artık."

Onu geride bırakıp, depodan çıktım. Arabamı kendim kullanacaktım. Şoförün açtığı kapıdan arabaya bindim. Sertçe kapıyı kapatıp, motoru çalıştırdım. Öfkeyle gazı köklemeye başladım. Güneş hiç olmadığı kadar yakıcıydı. Gözümün önünden onun altın rengi saçları, mavi gözleri, o gülüşü gitmek bilmiyordu. Onun varlığının imasını amcamdan bile duymaya dayanamaz olmuştum. Onu bu kadar sahiplenmenin anlamsız nedenini kendime itiraf etmek istemiyordum. İtiraf edilmesi zor olanın beni içten içe tüketmesi dayanılmazdı.

Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin