"Boyunduruk..."

924 47 2
                                    






Multimedya müziği eşliğinde okumanızı tavsiye ederim...


Karşı koyulmaz derecede yakışıklı bir yabancıyla kahve içtiğime inanamıyordum. Onun davranışlarını dikkatlice izliyordum. Acaba nereliydi? Buralı gibi değildi? Esmer yanık bir teni, siyah saçları ve sakalları vardı. Dışarıda dükkanın önünde birlikte hazırladığı kahveyi içiyorduk. Ona adını bile sormamıştım.

Arkasına yaslandı, gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkasına yaslandı, gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmıyordu. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Adını sormam da bir sakınca var mı?"

Gülümsedi. Hava mı çok sıcaktı yoksa ben mi alev almıştım? Yaz gününde pikniğe çıkıp yaktığı ateşi söndürmeyi unutan piknikçi gibiydim.

"Adım Marsilya, Güz!"

Marsilya, Avrupa'da bir şehir ismiydi. Adamın Avrupalı olacağını hiç düşünmemiştim. Hazırladığı kahveden bir yudum aldım, öyle bir gece kulübünden böyle egzotik bir dükkan anlam verememiştim.

"İlginç, hoş bir isim! Gece kulübü ve burası çok alakasız gibi sanki!"

Belli belirsiz gülümsedi. Yanlış gidişata freni patlayan kamyon gibi tam gaz devam ediyordum.

"Annem Fransızdı onun doğduğu şehir. Bunu bende yaşatmak istedi. Ben İspanyol asıllı Meksika'da köklü bir aileden geliyorum."

Asilzadelere pek benzemiyordu. Dövmelerle kaplı ellerine baktım. Bakımlı ellere sahipti. Bu erkeklerde pek görülen bir durum değildi. Fazla iri kıyım, kaslı, uzun bir boya sahipti. Hazırladığı kahve çok hoşuma gitmişti. Daha önce hiç bu kadar lezzetli bir kahve içmemiştim.

"Çok karışık bir etnik köken olmuş. Sen ve bu kahve dükkanı fazla garip!"

Elini elimin üzerine koyup, gözlerimin içine bakmaya başladı. Dokunduğu yerden tenime bir akım yayılmaya başlamıştı. Yersiz heyecanımın sinirimi bozmuştu.

"Ben kahve tüccarıyım Güz. Ama asıl mesele bu değil sensin. Önüne geçemediğim sana olan ilgim!"

Elimi elinin arasından kurtardım. Kahveyi içmeye devam ettim. Adam kaçak elektrik gibiydi, bağlanmamak ne mümkündü?

"Bay Marsilya ilginiz için teşekkür ederim. Ama ben sürekli seyahat halinde olan biriyim. Bir model olarak mesleğimde yükselmek istiyorum."

Sözlerim pek hoşuna gitmemiş gibiydi, kaşlarını çatıp, derin derin nefes alıp vermeye başlamıştı. Adamın içinden boğa çıkmadan benim buradan ayrılmam gerekiyordu. Yerimden kalktığım anda bileğimi tutup beni kendime doğru çekti. Saçlarım yüzüne çarptığı anda gözlerini kapatıp açtı.

"Mesleğinde, ne olduğunda benim umrumda bile değil küçük kız. Eğer ben seni istiyorsan bu artık benimsin demektir. Bunu o küçük aklına soksan iyi olucak!"

Bileğimi bıraktı. Bileğim kızarmıştı ve canım yanmıştı. Kediye bıçak çeken çılgın fare gibi hissediyordum kendimi...

Ona bir kaç kez bakıp adımlarımı her seferinde daha da hızlandırıyordum. Titreyen elimle telefonumdan Rico'nun numarasını bulup aramaya başladım. Tehlikenin yaşam formuna dönüşen adamlar listesinde zirveyi zorlar gibi bir hali vardı. İliklerime kadar korkuyu ilk kez hissetmiştim. Rico'nun telefonu bir kaç kez daha aradıktan sonra kapatmıştım. Sırtımı sokaktaki duvarlardan birine yasladım. Elimi kalbimin üzerine koyup, derin derin nefes almaya başladım. Etrafıma bakınıp yanımdan geçip giden insanları izleyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Telefonum çalmaya başlamıştı, Rico arıyordu. Titreyen elimle telefonu açtım.

"Rico lütfen bu cehennemden bir an önce gidelim. Artık dayanamıyorum."

Yabancı bir adamın konuşmasıyla donup kalmıştım.

"Bayan Güz, Bay Marsilya sizi bu gece hava alanında bekliyor olucak! Kendileriyle söylenen saatte buluşmazsanız; Rico dahil aile fertlerinizin katliamı kaçınılmaz olucaktır."

Telefonun kapanma sesiyle yere dizlerimin üzerine çöktüm. Adamın telefonda söylediği sözler kulaklarımda yankılanıp duruyordu. Rico'nun başının belaya girmesine izin veremezdim. Gözyaşlarımı durduramıyordum. O canavarın beni yenmesine razı olamazdım. Bir süre sonra önümde bir kaç siyah araba durdu. Arabadan inen adamlar beni beklemeye başladı. Gözyaşlarımı silip yerden kalktım. Adam arabanın arka kapısını binmem için açtı. Sessizce arabaya bindim, gözyaşlarım tekrar akmaya başlamıştı. Rico'yu kurtarmak için kendimi feda etmeye mecbur bırakılmıştım. Ama en çok ailem için korkuyordum. Babamın kızıydım ben; korkularıyla baş etmeyi bilen bir kızdım. Hiç kimsenin boyunduruğu altına giremezdim.







Yorum yapmayı ve vote ile beni desteklemeyi unutmayın canlarım. Kitabi beğenirseniz yakında bütün bölümler yayında olacak....

Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin