"Düşman..."

199 9 5
                                    






Evet canlarım en sevdiğim ikiliye devam ediyoruz. Voteleri ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Her şey gönlünüzce olsun 💜


Yazardan...

Ribero, Yolanda'nın ağlama krizlerinden artık sıkılmıştı. Yıllarca bu kadını sevdiğine inanamıyordu. En büyük düşmanı Marsilya'nın elinden onu almak için onu ölmüş gibi göstermişti. Ama lanet kadın o adamı bir türlü unutamamıştı. Marsilya'nın adını duymaya bile tahammül edemiyordu. Adam bir kanser gibi büyümüştü. Kontrol edilemez küresel bir güce dönüşmüştü. Ribero viskisinden bir yudumlamaya devam etti. Yolanda eline bulduğu her şeyi fırlatmaya başlamıştı.

Ribero'nun sabrı artık tükenmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ribero'nun sabrı artık tükenmişti. Deri koltuktan kalkıp elindeki kadehi duvara fırlattı. Öfkeyle içindeki tüm kini kusmaya başladı.

"Ya körsün yada aptal Yolanda! O adamın hiçbir zaman umrumda olmadın."

Ahşap masanın üzerindeki zarfı aldı. Zarfın içindeki fotoğrafları çıkardı. Marsilya yanında sarışın çok güzel bir kadınla birlikteydi. Fotoğraflar Ölüler Bayramının olduğu gün meydanda çekilmişti. Fotoğrafları ona uzattım.
Yolanda fotoğraflara baktığında kalbinin paramparça olduğunu hissetmişti. Sevdiği adam başka bir kadına ona baktığı gibi bakıyordu. Kızın güzelliği karşısında şaşkına dönmüştü. Marsilya'nın ettiği aşk yeminlerine ne olmuştu? Ne olursa olsun onu seveceğine sözler veren o adam değil miydi? Öfkeyle ve acıyla fotoğrafları parçalara ayırdı.

Ribero onun canını daha da fazla yakmak istiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ribero onun canını daha da fazla yakmak istiyordu. Bunca yıl et yığınından başka bir kadınla olmamıştı. Ruhu ölmüş, acı yığınıydı.

"Ne bekliyordun? Sonsuza kadar senin için yas tutmasını mı? Kızın güzelliğini görmedin mi? O adamı artık sayıklamaktan vazgeç!"

Yolanda, Ribero'nun söyledikleriyle bir kez daha yıkılmıştı. Yıllarca onu korumak için karşısındaki adama teslim olmuştu. 12 yıl boyunca ona kavuşacağı anın hayalini kurmuştu hep! Ona zorla sahip olan bu adamın işkencelerinden, aşağılamalarından kurtulacağına inanmıştı. İçinde var olan her şeyin yıkıldığını hissetmişti. Babasının ve bu adamın oyunlarına razı olmuştu. Oğlunu korumak için susmaya mecbur bırakılmıştı. Oğlu Perit için sevdiği adam için dayanamaya çalışıyordu. Ribero, Yolanda'nın gırtlağına yapıştı. Onu yere yatırdı. Yolanda elleriyle adamı itmeye çalışıyordu. Ribero yüzünü kadının boynuna gömdü. Boğazını sıkan elleriyle kadının elbisesini parçalamaya başladı. Ribero'nun ağır alkol kokan nefesi kadının midesinin bulunmasına neden olmuştu.

"Bırak beni Ribero! İstemiyorum seni."

Yolanda'nın karşı koyuşları adamın artık canına tak etmişti. Hep red edilen taraf olmaktan bıkmıştı.

"Kes sesini!"

O sırada odaya oğulları Perit girmişti. Koşarak babasını annesinin üzerinden kaldırmaya çalıştı. Ribero kadını bırakıp ayağa kalktı. Oğlunun başını okşayacağı sırada oğlu geri çekildi. Annesi gibi oğlu da oldukça asiydi. Adamın içini yıllardır yiyip bitiren bir kuşku vardı. Perit onun oğlu muydu? Yoksa Marsilya'nın mı? Test yaptırmayı defalarca kez karar verse bile bundan hep vazgeçmişti. Çıkacak sonucu kabullenmeye hazır değildi. Perit babasının göğsüne vurarak onu ittirmeye başladı.

"Artık anneme zarar vermekten vazgeç. O bunları hak etmiyor. Onu ağlatma artık. Babam olduğun için senden utanıyorum."

Yolanda yerden kalkıp oğluna sarıldı. Yolanda oğlunun üzülmesine dayanamıyordu. Elleriyle oğlunun yüzünü kavradı.

"Perit lütfen odana çık annecim! Birazdan geliyorum."

Perit başını sallayıp salondan çıktı. Yolanda oğlunun psikolojik olarak iyi olmadığının farkındaydı. Oğlunu bu cehennemden kurtaracaktı. Yırtılan elbisenin yakasını kapatmaya çalıştı. Ribero sehpaya sert bir tekme attı. Ribero artık bunlarla mücadele edecek gücü kendinde bulamıyordu. Yıllar önce aşık olduğu kadınla kurmak istediği aile böyle olmamalıydı. Bunca zaman onu sevmesi için beklemişti. Ama karşısındaki kadın takıntılı aşkından kurtulamıyordu. Marsilya'nın gölgesi hep aralarındaydı.

"Babamın yanına dönmek istiyorum. Perit için buna izin vermelisin. Oğlumuzun durumu iyi değil. Lütfen sadece bir kaç gün!"





Hep düşmanlarımız önce dostumuz değil midir? Hepsi kahve içmişliğimiz, sevgimizi paylaşmışlığımız vardır. 💜

 💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin