"Şeytanın Koynu..."

691 23 0
                                    






İyi okumalar canlarım...

Ona kendimi açmaya, içimi açmaya hazır mıydım? Bilmiyordum? Onun hakkında belki de hiçbir şey bilmiyordum? Birgün onun ellerinden kurtulacaktım. Ama bunu beklemediği bir anda yapmalıydım. Onun bana güvenmesini sağlamalıydım. Sabah uyandığımda yanımda değildi. Bütün günü onu bekleyerek geçirmiştim. Dışarı çıkmak yada denize girmek istemiyordu canım. Duş alıp hazırlanmıştım. Kırmızı tülden oluşan bir body giymiştim. Kırmızı sabahlığımı sıkıca bağladım. Evde çalışan kızlar yerel halktandı. Oldukça sevimli ve sıcakkanlılardı.

Odanın kapısı çaldığında derin bir nefes alıp verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Odanın kapısı çaldığında derin bir nefes alıp verdim. Olin benim özel hizmeti gören kızdı. İstediğim gibi şarap ve kadehleri getirmişti. Yatağa beyaz ipek örtüler serilmişti. Yatağın üzerine kırmızı gül yaprakları serpmiştim. Öyle bir adam için bu hazırlık oldukça fazlaydı. Şeytanın koynuna girmek için kendimi allayıp pullamıştım. Ne hallere düşmüştüm. Olin tepsiyi bıraktıktan sonra odadan çıkmıştı. Bütün tül perdeleri düzeltmek için pencereye ilerledim. Bu işte gündüz gündüz yapılmazdı ki? Perdeleri kapattıktan sonra koltuklardan birine oturdum. Televizyonu açtım. Rastgele bir kanal açıp izlemeye başladım. Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Uykuya karşı koyamaz olmuştum.

Saçlarımı okşayan bir elle gözlerimi açtım. Güneş çoktan batmıştı. Televizyonun ışığı odayı aydınlatıyordu. Onunla göz göze geldim. Gülümsedim, gülümsedi.

"Boynun ağrıyacak burada!"

Boğazımı temizledim, yanımdan gideceği sırada elini tuttum. Gitmesini gerçekten de istemiyordum.

"Gitme!"

Elini tutan ellime baktı, sonra gözleri gözlerimi tekrar buldu. Sağ elini yanağıma koydu. Bütün cesaretimi toplamaya çalıştım. Ne kadar zor olabilirdi ki? Söyle gitsin kızım!

"Marsilya aslında bir şeyler içeriz diye düşünmüştüm."

Aferin Güz! Çok yaratıcısın. Böyle devam et! Şarap şişesine ve kadehlere baktı. Gülümsedi. Yanıma koltuğa oturdu. Şarap kadehini açtı. Kadehlere şarapları koydu. Kırmızı şarapla dolu kadehin birini bana uzattı. Tanrım elim titriyordu. Gülümsemeye çalıştım. Kadehten bir yudum aldım. Yeterli gelmiyordu. Bütün kadehi bir kaç yudumda bitirdim. Şişeye uzanacağım sırada beni durdurdu.

"Bence bu kadar yeterli!"

Annesinin eteklerinin arkasına saklanan cesaretimi ortaya çıkarmaya çalışıyordum. Koltuktan kalkıp onunda elini tuttum. Onunla yatağa ilerledim. Yatağın önünde durdum. Dikkatlice beni izliyordu. Kalbim göğüs kafesimi delmek için büyük bir çaba harcıyordu. Hiç bu kadar heyecanlı bir an yaşamamıştım. Bir çok erkek arkadaşım olmuştu. Ama bazı anların özel olmasını isteyen bir kızdım. O yüzden biraz eski kafalı düşünüyordum. Bunu gerçekten istediğim bir erkekle yaşamak istemiştim. Tabi o zamanlar bunun böyle bir adamla olacağını hiç düşünememiştim. Kırmızı sabahlığımın kuşağını açıp üzerimden çıkardım. Yatağa kendimi bıraktım. Gül yaprakları havalanmıştı. Üzerime bir kaç yaprak düştü. Gözlerimi kapattım. Göğsüm hızlıca inip kalkıyordu. Onun sıcak dokunuşlarını hissetmeye başlayınca gözlerimi açtım. Üzerindeki beyaz gömleğini çıkarmıştı. Üzerimdeki yerini aldı. Yüzünü boynuma gömdü. Titreyen ellerimle boynuna sarıldım. Kokumu içine çekmeye başladı. Sessizce kadife sesiyle fısıldadı.

"Bu anı ne kadar çok beklediğimi bilemezsin."

Sözleri karşısında gülümsemiştim. Büyük konuştuğum ne varsa başıma gelmişti belki de! Bütün direnişlerim anlamsızlaşmıştı. Bütün yeminlerim şimdi nerdeydi? Koynuma aldığım bir şeytan mıydı yoksa aşk mıydı? Boynuma yakıcı öpücükler bırakmaya başladı. Ellerimi ezbere bildiğim teninde gezdirmeye başladım. Yalanına inanmayı içten içe neden bu kadar çok istiyordum? Onun kirli ellerinin beni de kirletmesini neden istiyordum?

Sırtım bir yay gibi gerilmeye başlamıştı, terlemiştim. Kokum onun kokusuna karışmıştı. Bacaklarımı araladım, geri dönüşünü olmayan teslimiyete boyun eğdim. İçimde parçalanan bir şeyler hissetmiştim. Çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Hafızamdan silinmez bir an yaşıyordum onunla... Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Boğazından kopan erkeksi iniltileri dudaklarımın arasında kayboluyordu. Acıdan gözlerimden yaşlar akmıştı. İçimde onu hissettikçe eksikliğim sanki tamamlanmış gibiydi. İnsan yanlış hissedebilir miydi? Bu anın hiç bitmesini neden istemiyordum? Uzun zevk dolu anlar sonun zirveye ulaşmasıyla son bulmuştu. İçimden yavaşça çıkıp çarşafa dikkatlice baktı. Utandığımı hissetmiştim. Yerin dibine girmek istiyordum. Kasıklarımda çok keskin bir ağrı başlamıştı. Canım yansada bacaklarımı karnıma kadar çektim. Ona arkamı döndüm. Sessizce ağlamaya başladım. Yanıma uzandı, yüzünü boynuma gömdü. Karnıma sıkıca sarıldı. Sessizce fısıldadı.

"Dokunmaya kıyamazdım, şimdi dokunmaya doyamıyorum. Beni ne hale getirdin böyle?"

Ne büyük çelişki vardı sözlerinde! Canımı yakan kendisi değil miydi? Yüzüme defalarca kez vura vura söyleyen o değil miydi? Ben onunla yaşadıklarıma aşk diyemezdim. Bu benim kendimi imha etme şeklimdi.


Ballarım düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ballarım düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. Her bölüm için vereceğimiz bir oy size yeni bölümleri getirecektir...

Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin