"Kimsesiz Değildi!"

334 16 3
                                    





Mutlu okunalar canlarım... Sevinerek söylerim ki; bu kurguyu yazmayı bitirmek üzereyim bölümlerini sizinle paylaşmak istiyorum... Ne kadar çok vote ve yorum size yeni bölümü getirir ballarım 💜💜💜



Bugün her zaman okuduğum kitabı izlemiş, yakın adamımın adını unutmuş, yemeği dinleyen, müziklerin sözlerini unutan bir adama dönüşmüştüm. Aklım tamamen onunla doluyken hiçbir şeyi doğru yapamaz olmuştum. Kendime şaşırıyordum! Bir iş adamı gibi davranmaya karar vermiştim. Adımı ve soyadımı değiştirmiştim. Artık Don Marsilya Antoine Lopez değildim. Herkes beni Avrupalı bir iş adamı olarak tanıyacaktı. Aron Grey olarak hayatımı sürdürmeliydim. Bazı şeylerin çözüme kavuşmasını sağlayana kadar gizlenmek zorundaydım. Alfonso odamın kapısını çaldı. Viskimi içmeye devam ettim.

"Bay Marsilya her şey istediğiniz gibi devir işlemleri bitti. Artık bir büyük bir inşaat şirketi sahibisiniz."

Bu biraz neşemi yerine getirmişti. Güz'ün dün gece bana bağırarak söylediği sözler tekrar kulaklarımda yankılandı.

"Ne olmasını bekliyorsun, ne olmasını istiyorsun? Hiçbir şey düzelmedi. Ben hiçbir şeyi unutmadım. Sen ne yaparsan yap kime dönüşürsen dönüş sen hep aynı adam olarak kalacaksın!"

Söylediği sözleri bütün gece oturup düşünmüştüm. Kimse kim olduğunu zaten değiştiremezdi. Ama onun için çabalıyordum. Bunu neden görmek istemiyordu?

Viskimi bir kaç yudumda bitirdikten sonra üzerimdeki gri takımımın ceketini çıkardım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Viskimi bir kaç yudumda bitirdikten sonra üzerimdeki gri takımımın ceketini çıkardım. Siyah gömleğimin kollarını katladım. Siyah deri koltuğa kendimi bıraktım.

"Alfonso herkesin beni öldü sanmasını sağladığımıza göre sırada yakında gerçekleşecek olan büyük buluşmayı organize etmeye geldi."

Ölümün bir çok halini gören bir adam olmuştum. Ama onun ruhunun ölümünü izledikçe deliriyordum. Hiçbir şeye yoğunlaşamıyordum.

"Her şey siz istediğiniz gibi olucak efendim. İş yerindeki bütün personele şirketin el değiştirdiği bildirildi."

Güz'ün biraz mutlu olması için baştan sona kendimi yok etme şeklimdi. Akşam yaşanacak her şey için hazırlıklı olmalıydım. Güz yeni kimliğimi kabullenmesi için onunla gergin anlar yaşamıştım. Sonunda kabul etmişti. Söylediğim her şeyi not edip ezberleyeceğini söylemişti. En büyük süprizi sona saklamıştım. Kolumdaki saate baktım, uçakları çoktan inmiş olmalıydı. Adamlarım Bay ve Bayan Black'i karşılamaya gitmişlerdi. Bir an önce eve dönmeliydim. Ceketimi alıp odadan çıktım. Koridorda ilerlemeye başladım. Çalışanlar beni selamlayıp işlerine devam ediyorlardı. Buraya yerleşme fikri hiçte fena sayılmazdı. Şirket binasından çıktıktan sonra arabama bindim. Mümkün olduğunca arabamı hızlı sürmeye çalışıyordum. Yol bitmek bilmeyen bir eziyet gibiydi. Yarım saat sonra eve ulaştığımda misafirlerimiz henüz gelmemişti. Arabamı garaj yolunda park edip, arabadan indim. Gömleğimin kollarını indirdim. Blazer ceketimi tekrar giydim. Üzerimi değiştirmek için zaman yoktu. Kapının zilini çaldım. Olin bir kaç saniye sonra kapıyı açtı.

"Bay Marsilya hoşgeldiniz."

İçeriye girerken Olin'i uyarmam gerekiyordu.

"Olin bana misafirlerin yanında sakın ismimle seslenme! Bana Aron diyeceksin. Anlaştık mı?"

Şaşırsada bunu belli etmemek adını başını aşağı yukarı salladı. Büyük salona girdiğimde büyük boydan camların önündeki yemek masası hazırlanmıştı. Beyaz saten bir örtü serilmişti. Gümüş şamdanlarla süslenmişti. Beyaz çiçekler ve kristal bardaklarla oldukça çok şık bir sofra kurulmuştu. Mutfaktan gelen harika kokuları alınca mutfağa geçtim,

Mutfağa girdiğimde nefesim kesilmişti, mini kırmızı elbisesi içinde büyüleyici görünüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Mutfağa girdiğimde nefesim kesilmişti, mini kırmızı elbisesi içinde büyüleyici görünüyordu. Olin'e yemekleri hazırlamasına yardım ediyordu. Onu ilk kez yemek yaparken görüyordum. Bu beklenmeyen bir durumdu. Beni fark edince safir mavisi gözleri gözlerimi buldu. Yüzünde hiç makyaj yoktu. Kusursuz güzelliğine diyecek bir şey bulamıyordum. Ellerini yıkayıp kuruladı. Uzun sarı saçlarını geriye doğru düzeltti. Birlikte mutfaktan çıktık. Onun elini tuttum, sürüklemeye başladım. Misafir odalarından birini kapısını açıp içeriye girdim. Kapıyı kapattım. Onu kapıyla kendi arama aldım. Zarif beline sıkıca sarıldım. Alnını alnıma yasladım. Sessizce fısıldadım.

"Çok güzelsin. Nefesim kesildi sanmıştım."

Elleriyle boynuma sarıldı, dudaklarını dudaklarıma yaklaştırarak konuşmaya başladı.

"Beni bu şekilde kandıramazsın Marsilya!"

Ellerimi belinden kıvrımlı kalçasına indirdim. Kırmızı elbisesini sıyırmaya başladım. Altında kırmızı dantelli bir tanga vardı. Bu kız benim sonum olacaktı! Kırmızı elbisesinin askılarını omuzlarından indirdim. Göğüsleri tüm çıplaklığıyla karşımdaydı. Çok açık bir tene sahipti. Onun tenine gerçekten hayrandım. O sırada odanın kapısı çalmaya başladı.

"Efendim misafirleriniz geldi. Sizi salonda bekliyorlar."

Dudaklarımın arasından bir küfür savurdum. Güz elbisenin eteğini ve askılarını düzeltti. Kapıyı açıp birlikte odadan çıktık. Salona geçtiğimizde onun anne ve babasıyla karşı karşıya geldim. Güz anne ve babasına koşarak sarıldı. Onlarda kızlarına sıkıca sarıldılar. Bunu çok uzun bir zaman önce yapmalıydım. O benim gibi kimsesiz değildi.




Düzenli yeni bölüm gelecektir. Bölüm ve karakterlerimiz hakkında ne düşünüyorsunuz? 💜💜💜

 Bölüm ve karakterlerimiz hakkında ne düşünüyorsunuz? 💜💜💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin