"Şeytanın Hesaplaşması..."

141 14 13
                                    







Favori bölümlerimden biri geldi. ❤️ Umarım sizde beğenirsiniz? Yorum ve vote ile beni desteklemenizi bekliyorum ❤️




"Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyle, sevmediği adamın sadakati arasında çizilir."

Lev Tolstoy

Bana insanlığımı unutturan adamla karşı karşıyaydım. Onun tohumu olan kızının gözlerinin içine baktım. Onlar yüzünden kaç kez öldüğümü unutmuştum. Bütün adamlarım saklandıkları çiftliği dağıtmaya başlamışlardı. Amcam dizlerinin üzerine çöktü. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bu adamın ağladığını bir kez bile görmemiştim. Gözlerimin içine baktı. Duymaya tahammül bile edemediğim sesiyle konuşmaya başladı.

"Vur beni Marsilya! Bunu sen yapmazsan ben yapacaktım. Sana yaşattıklarım için beni affet oğlum. Annene yaptıklarım için affet!"

Bağırmaya başladım, annemi bu işle ne ilgisi vardı? Düzeni bozan bu rezil adam ne yapmaya çalışıyordu?

"Annemi bu işe karıştırma lan?"

Ellerini yere koydu, ayaklarıma kapandı. Ağlayarak konuşmaya başladı.

"Her şey annene olan hislerimle başladı. Yemin ederim bu işlerin bu noktaya varıcağını düşünemedim. Baban annen ve beni yakaladı. Ona aşıktım. Oda babanın ihanetlerini benimle unutmaya çalışıyordu. Ramirez benim yüzünden anneni öldürdü. Çok özür dilerim evlat! Keşke..."

Sözlerini tamamlamasına izin vermeden onun ağzına sol ayağımla tekme attım. Hayatımı mahveden adam yere kanlar içinde yığıldı. Ağzından kan geliyordu, öksürmeye başladı.
Soysuzun kızı duyduklarını kaldıramıyor gibiydi. Onu sevdiğim güne, böyle bir adama amca dediğim güne lanet olsun! Benim dünyamın iyi bir insana ihtiyacı hiç olmamıştı. Yaratılan cehennemimin sadece bir canavara ihtiyacı vardı. İçimdeki acı, öfkeye dönüşüyordu. Elini hala bana uzatıyordu. Ayağımla elini ezmeye başladım. Onun gözlerimin önünde çırpınmasını istiyordum. Herkes yaşamasını gerekeni yaşayacaktı bundan sonra. Alfonso benden emir bekliyordu. Gözlerimdeki yaşları sildim.

"Çiftliği de bu adamı da yakın!"

Soğuk kanlı olmaya çalıştım, dışarıya çıkmak için hızlıca yürümeye başladım. Arkamdan gelen topuklu ayakkabı sesleri kaçtıklarının peşimi asla bırakmayacağını bağırıyor gibiydi. Ona doğru hızla döndüm, yüzünde korktuğu zaman oluşan masum ifade vardı.

"Gitme, beni bu karanlıkta bırakıp gitme!"

Acıyla güldüm. Anlamıyordu, anlamayacaktı! Onun üzerine doğru yürümeye başladım. Sol kolunu öfkeyle kavradım. Bütün içimdekileri onun yüzüne kusmaya başladım.

"Ulan sen yıllar sonra karşıma çıksaydın, beni zorla tuttular. Ben bunların hiç birini istemedim deseydin... Bir değil on çocuğunla bile gelsen ben seni yine affederdim. Öyle çok seviyordum lan seni. Yıllarca tek bir kadına bile dokunmadım ben. Ama sen bunların hiç birine değmeyen bir fahişesin sadece."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Marsilya; Canavarın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin