Onların yanında ayrılmamla direkt olarak masaya geçtim. Masanın üzerindeki şişeyi almamla bütün suyu içtim. İçimdeki yangını söndürmeye yetmez sanırım bu su.
Sevgilisi vardı.
Sevgilisi varken bana böyle davranmıştı. Sevgili varsa niye böyle davranmıştı ki? Niye öyle bakmıştı , konuşmuştu.
Kafamdaki düşünceler yüzünden elimdeki şişeyi buruşturdum.
"Barınla kavga mı ettiniz"
Baran'ın sesiyle ona döndüm.
"Hayır neden?"
Başıyla ileriyi gösterdi. Gösterdiği yere baktığımda ilerdeki sandalyeye oturmuş Barını gördüm. Ayşe ona bir şeyler anlatıyordu ama o gözünü masamıza dikmiş kaşları çatık bir şekilde bize bakıyordu.
Neden öyle bakıyordu ki
Hayır yani sanırsın benim sevgilim olduğunu öğrenmiş.
Göz göze gelmemizle hemen bakışlarımı kaçırdım. Keşke hemen bakışlarımı çekmeseydim.
Baran'a döndüm ve konuştum.
"Her zamanki Barın işte, sanki diğer günler etrafa gülücük dağıtıyordu"
Dediklerime kahkaha attı.
"Haklısın sanırım bir Ayşen'in yanındayken gülüyor"
Gülerek dedikleriyle yüzüm düştü. Bakışlarımı başka tarafa çevirdim. Bu konu konuşmak isteyeceğim son konu bile değil şu anda.
Bize doğru gelen Barını görmemle yerimde dikleştim. Barın gözlerimin içine baka baka yürüyordu. Bu sefer gözlerimi kaçırmadım. İnadına ben de gözlerinin içine içine baktım.
Baran'ın yanına gitti ve kulağına eğilerek bir şeyler söyledi. Baran bir Ayşe'ye bir de ona baktı ve sonra o da kısık sesle bir şeyler söyledi ve bana döndü.
"Deniz benim bi yarım saatlik işim var halledip geleyim"
Onun ayağa kalkmasıyla ben de ayağa kalktım.
"Ben de gideyim artık"
Bunu dememle ikisi de bana döndü.
"Neden gidiyorsun ki ben gelene kadar Barınlarla takılırsın."
Bunu demesiyle Barına baktım. Öylece bana bakıyordu.
"Hem daha eğlence başlamadı bile. Şimdi sıkılmış olabilirsin ama emin ol birkaç dakikaya sıkılmaya bile vaktin olmayacak"
Dedikleriyle gülümsedim.
"Eminim öyledir ama sıkıldığımdan gitmiyorum. Abim sabahtan beri arıyor ondan gitmem gerek"
Yalan bir kere bile aramamıştı. Dediklerimle ikna oldu ve benle vedalaştıktan sonra Ayşen'in yanına gitti. İkisi bir müddet konuştuktan sonra gittiler. Ben de yanımdaki Barın'ı takmadan eve doğru yürüdüm eşyalarımı almam gerekiyordu.
Nergis ablayı görmemle evin anahtarını aldım. Barın'ın odasına girmemle burnuma gelen güzel kokuyla afallasamda hızla eşyalarımı aradım. Yatağın üstündeki çantamı görmemle oraya doğru gittim. Çantamı açtım ve okul üstümü çıkardım. Eve Barın'ın üstüyle gitmeyecektim hatta Barınla ilgili bir şeyler görmek dahi istemiyorum.
Üstümdeki tişörtü çıkarmamla kapı aniden açıldı. Arkama dönmemle Barını gördüm. Onu hiç umursamadan elimdeki tişörtü yatağa koydum ve kendi tişörtümü giydim. Yataktaki çantayı almamla kapıya doğru döndüm. Barın çalışma masasına yaslanmış bana bakıyordu. Tam yanından geçip gidecektim ki konuşmasıyla durdum.
"Benim yüzümden gitmek zorunda değilsin"
Dedikleriyle gülerek ona döndüm.
"Kendini bu kadar önemseme"
Dediklerimle önce şaşırdı sonra kaşları çatıldı. Yaslandığı yerden doğruldu ve bana doğru geldi.
"Bu söylediklerine inanıyor musun?"
Bu sefer benim kaşlarım çatıldı.
"Beni Ayşe'yle gördükten sonra yüzünün basıl düştüğünü gördüm. Ondan birkaç dakika öncesine kadar gülücükler saçıyordun etrafa. Sence benim bu durumda ne anlamam gerekiyor"
Sabır dilercesine derin bir nefes aldım.
"Senle hiç uğraşamayacağım Barın ne anlamak istiyorsan anla ben gidiyorum"
Tam yanından geçip gidecektim ki bu sefer kolumu tuttu.
"Daha konuşmadık bile"
Kolumdaki bakışlarım ona döndü ben bir şey söylemediğim için o konuşmaya devam etti
"Eğer.... eğer şey gelmeseydi konuşacaklarımız vardı"
Dedikleriyle güldüm.
"Konuşmamız o kadar da önemli değildi yani sevgilinin bizim konuşmamızı bölmesi pek bir şeyi değiştirmedi."
Bu sefer iki kolumu da tuttu ve beni kendine doğru çekti.
"Beni dinlemeyecek misin? Böyle kırgın mı ayrılacaksın"
Eli tam saçlarıma gidiyordu ki kafamı geriye doğru çektim.
"Kırgın ayrıldığım falan yok. Sadece bazı şeylerin farkına vardım o kadar"
Merakla bana baktı.
"Neyin farkına vardın"
İlaha aç ağzını diyorsun Barın. Peki bana uyar sinirle ellerinden kurtuldum.
"Nasıl bir insan olduğunun farkına vardım o kadar. Sen... sen"
Derin bir nefes aldım.
"Sen sevgilin varken benimle flörtleştin resmen eğer Ayşe gelmesiydi kim bilir daha ne kadar kandırırdın beni. Senin böyle biri olduğunu hiç düşünmemiştim"
Bana doğru bir adım gelecekti ki geriye doğru gittim.
"Bak benim Ayşe'yle aramda olanlar çok önceden bitti sadece bunu daha kimseye söylemedik o kadar."
"Eğer Ayşe sana hâlâ sevgilim diyorsa emin ol aramızdakiler bitmemiştir Barın"
Bana doğru biraz yaklaştı.
"Onun yanındayken hiçbir şey hissetmiyorum. Ben senin yanındayken bir şeyler hissediyorum."
Elimi tuttu ve kalbine koydu
"Bak duyuyor musun sesini? Beni dinlemek istemiyorsan bile burayı dinle Deniz"
Dedikleriyle afalladım. Biz demin kavga etmiyor muyduk ne çabuk romantizmine geçtik.
Yumuşama Deniz yumuşama.
Elimi çekmek istedim ama izin vermedi. Daha sıkı tuttu.
"Bunu bize yapma Deniz. Bak sana yemin ederim bu kalbin senin için atmaya başlamasıyla Ayşe'yle aramdaki her şeyi bitirdim Deniz."
O kadar güzel bakıyordu ki bütün sinirim uçup gidecek gibi hissediyorum.
"Sana inanmıyorum Barın"
Zar zor konuşmuştum.
Eli belime gitti ve belimden kavradığı gibi beni kendine çekti.
"Sözlerime inanmıyorsan geriye tek çözüm kaldı Denizcik"
Konuşmasıyla dudaklarıma yapışması bir oldu. Ani öpücükle gözlerim kocaman açıldı. Ellerim omuzlarına gitti ve onu itmeye çalıştım ama nafile. Kendimi geriye çekmeye çalışmamla eli enseme gitti ve öpmeye devam etti.
Nefessiz kalmış olacak ki benden ayrıldı. Ayrılmamızla ikimiz de nefes nefese kalmıştık.
"Anladın mı?"
Nefes nefese konuşmasıyla başımı evet anlamında.
"Evet anladım ne kadar öküz biri olduğunu anladım."
Konuştuktan sonra yere düşen çantamı aldım ve odadan ayrıldım.
_______
Yazarınız çok hasta :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizcik | Gay
General FictionKoridorun sonuna gelmiştim ki bana çarpan bedenle sendeledim. Ulan o nasıl bir çarpmaktır. Bana çarpan bedene döndüm. Hayvan herif omzumu çürüttü "Yuh! Önüne baksana ayı " Dudağı alayla kıvrıldı "Bana mı diyorsun" Eliyle kendini gösterince bu sef...