25

7.4K 521 39
                                    

Salonda koltukta oturmuş karşımda oturmuş babam dışında her yere bakıyordum. Abimle göz göze gelince güven veren bir gülümseme yüzünde belirdi.

Babam bizi gördükten sonra hiçbir şey söylemedi. Davetin geri kalanında yüzüme bile bakmadı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.

"Derya hadi sen yukarıya çık"

Konuşmaya başlamasıyla annem hayır dercesine başını salladı.

"Hadi Derya!"

Sesi sert çıkmıştı, annem bana bir bakış attı ve ayağa kalkıp odadan çıktı. Onun çıkmasıyla babam ayağa kalktı ve bana doğru geldi. Ben de otomatikman ayağa kalktım.

Yanıma varmasıyla yüzüme tokadı geçirmesi bir oldu. Ani gelen darbeyle kafam sola doğru gitti.

"Baba!"

Abimin sert sesi odada yankılandı ve hızla yanıma geldi. Yüzümü kendine doğru çevirdi ve gözlerimin içine baktı.

"İyi misin?"

Sesi kısık çıkmıştı. Gülümsedim.

"İyiyim"

Sonra kaşları çatık bir şekilde babama döndü.

"Ona nasıl vurursun"

Babamın da kaşları çatıldı.

"Onun ne yaptığını bilsen bana hak verirsin"

Abim bana bir bakış attı ve tekrar babama döndü.

"Sevgili kardeşin bütün cemiyetin olduğu davete mutfakta elin oğlunu öpüyor. Ya ben değil de başkası gelmiş olsaydı ne yapacaktı acaba!"

Cemiyet demesiyle göz devirdim. Abim derin bir nefes aldı

"Baba abartılacak bir şey yapmamış. Hele tokat atılacak hiçbir şey yapmamış"

Babamın omuzları düştü.

"Şımarma şunu Demir! Biraz bir abi gibi davran"

Keşke sen de baba gibi davransan.

"Zaten bir abi gibi davranıyorum. Ben kardeşimin arkasındayım. O neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayacak bir yaşta"

Yürü be abi!

"O kardeşin büyük bir yanlışın içinde ve bunun farkına varamadı bir türlü"

Derin bir nefes aldım.

"Adım Deniz şu ya da o değil her ne kadar kabul etmek istemesen de oğlunum. Başkasının çocuğuymuşum gibi konuşma"

Kaşları çatıldı.

"Sen hâlâ konuşuyor musun?"

Elini bana doğru salladı.

"Senin şu an binlerce defa af dilemen gerekirdi ama senin umurunda bile değil"

Güldüm.

"Özür dileyecek bir şey yapmadım ben!"

Sesim biraz yüksek çıkmıştı.

"Kes! Artık o okula falanda gitmek yok. Eski okuluna geri döneceksin"

Gülümsedim.

"Okulum değişince  duygularımın da mu değişeceğini düşünüyorsun?"

Elim kalbime.

"Bunu söküp çıkarsan bile duygularım değişmez"

Çatık kaşları yavaş yavaş düzeldi. Derin bir nefes aldım ve gülümsedim.

"İzninle babacığın üstümü değiştireceğim"

Konuştuktan sonra bir şey demesine izin vermeden odadan çıktım.

Hızlı adımlarla yukarı çıktım. Odama gelmemle yaptığım ilk şey şu iğrenç ceket ve gömlekten kurtulmak oldu. Ceketi çıkarmamla yatağa doğru attım. Ceketi yatağa atmamla bir ses geldi.

Yatağa doğru baktığımda yerde küçük bir kutu gördüm. Ceketten düşmüştü sanırım.

Kutuyu yerden aldım. Kapağını açmamla bir bileklik beni karşıladı. Siyah bir bileklikti ve ucunda tahtadan ilginç bir sembol vardı. Bilekliğin altındaki küçük notu aldım ve açtım.

Japon'larda bir inanışa göre eğer bunu birine verirsen kalbini de ona vermiş oluyormuşsun. Benim kalbim zaten senin ama bununla da kanıtlamış olduk :)
                                                        Barın

Yüzümde bir gülümseme oluştu. Aynı satırları birkaç kez okudum. Bilekliği bileğime taktım ve komedinin üstündeki telefonu alıp Barını aradım. Birkaç saniye içinde telefonum açıldı.

"Deniz sonunda aradın, meraktan öleceğim baban kötü bir şey demedi değil"

Keşke bir hal hatır sorsaydın.

Aynadan gördüğüm kırmızı yanağıma rağmen gülümsedim.

"Kötü bir şey demdi. Ben şey için aradım"

Elimdeki bilekliğe baktım.

"Hediyeni gördüm de teşekkür etmek istedim"

"Beğendin mi?"

Sesi meraklı çıkmıştı.

"Evet çok beğendim. Ama ben sana bir şey alamadım"

Gülme sesi geldi.

"Bana şans verdin yaa o bana yeter."

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim"

"Niçin"

Omuz silktim.

"Yanımda olduğun için , her şey için"

Gözlerimin dolduğu hissedince derin bir nefes aldım.

"Şey abim çağırıyor da acil gitmem gerekiyor. Sonra görüşürüz"

Bir şey söylemesine izin veremden telefonu kapattım. Çünkü biraz daha konuşsaydım ağlardım.

Telefonu yatağa attım ve gömleğimi çıkardım sonra da banyo yaptım.

Yatağa girmemle kapı açıldı. Abim içeriye girdi

"Abi çok uykum var hiç sohbet havamda değilim"

Güldü

"Benim de var uyumaya geldim"

Kaşlarım çatıldı.

"O zaman git uyu"

Başını olumuz anlamda salladı ve yatağa attı kendini

"Burada uyuyacağım"

Kaşlarım daha çok çatıldı.

"Abicim kocaman adamlarız ben o beş yaşındaki Deniz değilim artık"

Omuz silkti ve yorganın altına girdi. Eliyle omuza vurdu.

"İstersen kafanı buraya yaslayabilirsin"

Göz devirdim. Bana yaklaştı ve kafamı omzuna yasladı.

"Uzatma işte oğlum uyu"

Eli saçlarıma gitti ve okşamaya başladı.

Sanırım hayatımdaki çoğu şansım böyle güzel bir abim olmasına gitmiş.

Denizcik | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin