"Benekli şey bak bakalım bana"
Beneklinin fotoğrafını çekmeye çalışıyorum ama sağ olsun bir poz bile vermiyor.
"Benekli hadi oğlum. Çakma ineğim benim baksana bana"
İnatla totişini bana çevirip bahçeye bakıyordu.
Yanıma birinin oturmasıyla Benekli hızla kaçıp gitti
"Deniz ne haber kanka yaa"
Özgür'ün alaylı sesini duyunca gülümseyerek ona döndüm.
"Özgür hiç havamda değilim ondan uza!"
Kaşları havalandı başını olumsuz anlamda saldı
"Yok yaa güzel burası."
Sinirle tısladım
"Kedi bile seni beğenmeyip gitti. Bence istenmediğini bir sen anlamadın"
Dediklerimle kahkaha attı. Bahçedeki birkaç baş bize döndü. Kavga etiğimizi bildikleri için yan yana oturmamız bile günden.
"Ne ilginç insansın yaa"
Gülmeye devam etti
"Ama ailen de öyle biliyor musun? Abin sabahına nezarete atıyor baban gecesine çıkarıyor. Anlamadım gitti"
Sinirlenmemde gülmeye devam etti
"Biz Kutmanların ne yapacağı belli olmaz. Asıl sen şeyi söyle duyduğuma göre nezarethanede göz yaşlarını tutamamışsın sen..."
Gülen yüz ifadesi anında değişti
"Seni susturana kadar ne çekm-"
Cümlemi daha bitirmeden yakamdan tutuğu gibi beni duvara yapıştırdı. Gülerek ona baktım.
"Ne güzel tatlı tatlı konuşuyorduk niye birden sinirlendin"
Yakamdaki elleri sıklaştı. Canım acıyor lan! O nasıl bir bastırmaktır.
"Sen sanırım yarıda bitirdiğim işimi tamamlamamı istiyorsun"
Yarım ağız güldüm
"Ama bu sefer kaçmak yok!"
Dediklerimle daha çok sinirlendi. Şu an canım acısa bile yüzünün aldığı hali görmek fazla eğlenceliydi.
Birinin Özgür'ü üstümden almasıyla rahat nefes alabildim. Şaka maka bir yana az kalsın öbür tarafa gidiyorduk.
Barın Özgür'ün kulağına bir şey söyledi. Özgür okulun bahçesine bir göz gezdirdi sonra da kalabalığı aşıp gitti.
Barın ise sadece bana bakıyordu.
Derin nefesler almayı bırakıp ben de kalabalığı yarıp gittim. Şu an Barına bulaşacak havamda bile değilim.
Bana doğru gelen Baran'ı da hiç takmadan okulun lavabosuna doğru gittim. Aynadan kendime bakınca hem saçım hem de üstüm dağılmıştı. Onları düzelttikten sonra elimi yüzümü yıkadım ve lavabodan çıktım.
Lavabodan çıkmamla kendini duvara yaslamış Barını gördüm. Onu hiç takmadan kantine doğru yürümeye başladım.
"Nereye"
Arkamdan gelen sesiyle ona döndüm.
"Kantine"
Başka bir şey demeden yürümeye devam ettim. Tam kantinin merdivenlerine doğru gidiyordum ki elimden tuttuğu gibi beni ters yöne çekti.
"Ne yapıyorsun!"
Kolumu çekmeye çalışsam da elimi o kadar sıkı tutmuştu ki kurtulamıyordum.
Bırak canımı acıtıyorsun diye bağırmanın tam yeriydi yaaa
Durduğunda ben de otomatikman durdum. Okulun arka tarafına biz niye gelmiştik şimdi
"Al"
Bana doğru uzattığı buz torbasına anlamaz bakışlar attım.
Başımı ne dercesine salladım.
"Bastırdığı yerler morarmasın diye"
Eliyle boynumu göstermişti.
Gülümsedim.
"Sen beni düşünmeye falan mı başladın. Seni beyaz atlı prens se- aağğğğ"
Boynuma bastırdığı buz torbasıyla bağırmıştım.
"Yavaş la ayıcık yavaş"
Dondum la dondum.
"Bir sus yaa. Ne çok konuşuyorsun sen"
Ona göz devirdim ve elime aldığım buz torbasıyla banka oturdum. Okulun arkasında bankın ne işi var acaba? Neyse bize ne en azından oturacak bir yer vardı.
Biraz sonra o da gelip yanıma oturdu.
"Özgür'ün kulağına ne söyledin"
Bana baktıktan sonra tekrar önüne döndü.
"Söylemeyecek misin?"
Yine hiçbir şey söylemedi.
"Niye kına yaktın ellerine"
Bunu dememle elindeki kınaya baktı.
"Biliyor musun ben kına kokusunu çok severim. Sultan abla küçükken hep elime yakardı."
Dudakları kıvrıldı. Bu görüntüyle benim de dudaklarım kıvrıldı.
"Aslında iyi çocuksun"
Bana döndü
"Öyle mi?"
Başımı evet anlamında salladım. Sonunda bir kelime konuştu.
"Evet"
Konuşmamla tekrar önüne döndü
"Senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim"
Kaşlarım çatıldı.
"Niyeymiş"
Kaşlarım çatıldı. Gül gibi çocuğum neyimi beğenmiyor acaba.
"Çok konuşuyorsun. Çok boş konuşuyorsun"
Kaşlarım daha çok çatıldı.
Ben çok mu konuşuyorum.
"Tamam bir daha konuşmam sana da bir kelime söylesem iki olsun"
Ona trip atar gibi kafamı ters yöne çevirdim.
Dediğim gibi tek kelime de konuşmadım.
____
1 gün sonra
Sırama konulan siyah poşetle bakışlarımı elin sahibine döndü. Barın sıramın başında bana bakıyordu.
"Bu ne?"
Alnına düşmüş saçlarını düzeltti.
"Kına severim demdin mi? Ben de sana getirdim"
Dedikleriyle kaşlarım havalandı
"Gerçekten mi?"
Hızla poşeti aldım ve yavaşçana açtım. Harbiden de kına getirmişti.
"Yaa Barın"
Sıramdan kalktım ve izin vermese de ona sarıldım.
"Barıştık mı?"
Dünden beri ona trip atıyor olabilirim.
"Seninle barışmam için mi getirdin?"
Daha çok sarıldım.
"Yaa Barın çok tatlısın"
Beni kendiden ayırmaya çakılıyordu.
"Tamam yılışma hemen! Alırım kınamı giderim"
Hızla ondan ayrıldım. Gülerek yüzüne bakıyordum.
"Barışmak için değil sadece bu halin hiç çekilmiyor ondan"
Aynen kardeşim bizim köyde de uçan filler var
_____
Seven sevdiğine kına alsın dınekdne
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizcik | Gay
General FictionKoridorun sonuna gelmiştim ki bana çarpan bedenle sendeledim. Ulan o nasıl bir çarpmaktır. Bana çarpan bedene döndüm. Hayvan herif omzumu çürüttü "Yuh! Önüne baksana ayı " Dudağı alayla kıvrıldı "Bana mı diyorsun" Eliyle kendini gösterince bu sef...