Burçakların evini terk edip çıktığından bu yana iki hafta geçmişti.
Okula gittikleri ilk gün Burçak onları kapıda karşılanmış. İşin aslı tek başına okul bahçesine adım atar atmaz bütün okulun gözlerini üzerinde hissetmişti.
Eee küçük bir ilçede yaşamanın en büyük sorunu haberlerin çok hızlı yayılmasıydı. Daha fazla durmayıp bahçeden koşar adımlarla çıkmış ve kızları beklemeye başladı. Onlar olmadan bunca kişiyi görmezden hatta duymazdan gelemezdi.
İnci yine yüzüne bakmayacak bununda farkındaydı. Ona verdiği hiç bir sözü tutmamış üstüne dünyanın en büyük hatasını yapmıştı. Şu saatten sonra birşey yaşamamış olduğunada kimseyi ikna edemezdi.
Daha onu orada görür görmez yengesi ;
"Bu kızın yüzü bile değişmiş. Sanki bir kadın havası var." diyerek ilk damgayı vurmuştu.Mahallesinde ki bütün kadınlarda onu görür görmez ağızlarını elleriyle kapatıp, gözlerini ondan ayırmadan hararetli bir şekilde konuşmaya başlıyorlardı.
Sözde destek olmak için gelenlerin tek amacıda dedikodularına ekstra konu bulmaktan başka birşey değildi. Küçük bir ilçede yaşıyorsanız samimiyetle hadsizliği birbirine karıştıran çok insan girer hayatınıza.
Burçak'ın tek tutunduğu şey arkadaşlarının vicdanıydı. Kardeşti onlar ve kardeşler ne olursa olsun birbirine sırt dönmezdi. İnci'yi yaralayan şeyinde annesinin iğrenç sözleri olduğunu Ferah söylemişti.
Kızların geldiğini görünce onlara doğru adım atmasıyla, İnci'nin yine eliyle dur demesi bir olmuştu.
Ferah;
"İnci biliyorum çok kırgın ve kızgınsın ama o biz olmadan okula giremez bunuda sen biliyorsun."Gürsel;
"Hadi be... Bende dayak yedim ama olsun salak bu napcan."Ferah
"O günden sonra hiç konuşmadık ne yaptı? Hiç bilmiyoruz konuşmamız lazım."Gürsel ve Ferah'ın ısrarlarına dayanamayıp;
"Tamam ama eskisi gibi olmam söyleyeyim. Öyle sarılmaya öpmeye falan kalkmasın."Ferah
"Tamam.. Tamam... Konuşurum ben."Sözde arkadaşlarına destek olduklarını sananlar daha ilk teneffüste, Burçak'ın vıcık vıcık hareketlerinden ve saçma sapan neşesinden rahatsız olmaya başladılar.
Bütün okul onlara bakıp, dedikodu kazanını kaynatırken, arkadaşlarının bu göze batan şımarıklığı ile yerin dibine giriyorlardı. Fakat asıl utanması gereken kızda bunun esamesi yoktu.
İnci
"Bu kadarı fazla değil mi? Ya Allah aşkına ben mi abartıyorum? birşey söyleyin."Ferah
"Bende anlamadım şokta mı, Savunma psikolojisi falan mı anlamadım ki? "Gürsel
"Onunla dolaşmak yeteri kadar zorken. Buna daha fazla katlanamıyorum. Abi pişkin mi bu?"İnci
"Burçakkk! Yeter artık."Burçak
"Noldu ki?"Gürsel
"Birşey yok... Şey diyorduk hani sen kaçtın ya, nasıldı? Yani yolculuk nasıl geçti onu merak ettik." Gürsel dişlerini sıkarak kurduğu bu cümleyle, Burçak'ı kendine getirmek istede emeline ulaşamadı.Burçak pişkin pişkin gülerek;
"Ooo çok konforluydu... Jeeple gelmişti biliyor musun? Ön koltuğu bağdaş kurup gittim." demesiyle yüzlerinde korkunç bir ifade belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE KOKUSU
Любовные романыİnci; Adının anlamı gibi ; İstiridyenin için de hapis olmuş bir güzellik. Hayat denen bu orta oyununda, düşe kalka yürümeyi öğreniyor. Kimi zaman fırsatlar altın tepside sunulsada, bazende pençeleriyle söküp almayıda biliyor. İnci'nin bu hayat yolc...