"Aşkın gözü kördür, duygularıyla görür...
Bazen ilk görüşte açılır bütün kapılar , bazende yıllarca ayaklarının altında ezersinde can çekişirken fark edersin. O kapı açılıpta, sevgili gönlünün tahtına kuruldu mu kimse bir daha söküp alamaz onu senden.
Gelişi bahardır, gidişe yıkım. Sevişi ihtilaldir, vazgeçişi ölüm.
Ben seni ilmek ilmek işledim kalbime, kimse sökemedi seni oradan. Buna ben niyet ettiğimde ise aşkın bütün dnası bozuldu.
Dikiş tutmayan, kabuk bağlamayan bir yaraya sahipti, artık. Anladım ki sensiz bir dünya yoktu, benim için. Ve senden olduğu için ben o kanayan yarayı bile sevdim. Daha çok kanasın diye tuz bastığım anlar bile oldu. Daha çok acıda, daha çok hissettim seni.
Yeryüzünün en güzel yüzü sensin, en güzel kokusu sende...
Hayata karışıp güldüğüm, baktığım anlarda oldu elbet ama geceleri ben hep o bitmeyen, tükenmeyen aşkımıza ağladım. İçimdeki mezara hergün vuslat tohumları ekip, büyümesini bekledim.Sensiz hiç bir hayalim olmadı... Senin olmadığın hayallere de hiç heves etmedim. Benim dünyam sensin ve ben dünyamı sonunda geri kazandım."
Güneş doğmak üzereydi ama hala el ele, göz göze kumrular gibi öpüp koklaşıp konuşuyorlardı. Hiç olmadıkları kadar canlı görünen bu çift, bir daha ayrılmamak adına yeminler verdi.
İnci artık beklemek istemiyordu;
"Sarpp, evlen benimle!"Sarp şaşkınca İnci'nin yüzüne bakarken kocaman bir gülümseme yayıldı yüzüne;
"Benim canım sevgilim, bu acele ne? Ayrıca bunu benim sana söylemle lazım."
İnci iyice sokulup ;
"Klişeleri bekleyecek kadar sabrım yok... Ayrıca bir daha gitmemeni garantiye almam gerek."Sarp öpücüğü ile susturdu İnci'yi ve bırakmaya hiç niyeti yoktu. İnci zorda olsa kendini geri çekti;
"Bunu susturmak için yaptığının farkındayım... Ben çok ciddiyim hadi hemen yarın."Sarp İnci'nin bu kararlılığından çok hoşlanmıştı ama bu kadar basit bir şekilde olmayacaktı.
"Güzelim bak burdayım artık... Cafemiz, sen ve ben burdayız.. Evde tuttum. Önümüzde uzun bir süre var. Ve bir daha asla gidemem. "
Bu sözler İnci'yi heyecanlandırıyor. Bütün umudunu kaybetmişken geri dönen Sarp, üstelik buraya onun yanına yerleşmiştir. Artık hep yanyana, ayrılığın olmadığı günler onları bekliyordu.
İnci tam ısrar etmek için ağzını açacak oldu ama Sarp tekrar o güzel dudaklarına öpücükler kondurarak susturdu.
"Bunu en çok ben istiyorum. İnan bana benim olman için sabırsızlanıyorum." diye kulağına fısıldarken, nefesinin kulağına değişi ve söyledikleri İnci'nin içini titretiyordu. Oda artık sevdiği adamla olmak istiyordu.
Onlar böyle sarmaş dolaş hasret giderirken, Ester ve Taylan paldır küldür içeriye girip masalarına oturdular.
Biraz sohbet ettiler. O sırada ilk defa birine bu kadar içten ve samimi bakan Taylan'a kaydı gözleri.
"Ne olursa olsun çapkın, yine çapkın. Hamurunda var bu çocuğun ilk günden vantuz gibi yapışmış kıza... Eee kimse sizin gibi nazlanmıyor demekki İnci Hanım." diye geçirdi içinden ve gülümsedi.
Ayağa kalkıp tam kahve yapmaya gidecekti ki Sarp;
"Nereye sevgilim?"Bu adamın sesi İnci'nin içini eritiyordu. Sarp'ı bir kıyafete çevirebilse üstüne giyer ve asla çıkarmazdı. Hep böyle birbirleriyle iç içe kalabilselerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE KOKUSU
Romanceİnci; Adının anlamı gibi ; İstiridyenin için de hapis olmuş bir güzellik. Hayat denen bu orta oyununda, düşe kalka yürümeyi öğreniyor. Kimi zaman fırsatlar altın tepside sunulsada, bazende pençeleriyle söküp almayıda biliyor. İnci'nin bu hayat yolc...