Bu yıl okul gayet sakin ve güzeldi. Oturduğu yerden yeni başlayanların tedirginliğini, heyecanını izliyordu.
Okulun bitmesine ve mezun olmasına artık çok az kalmıştı. Heyetten hala bir haber gelmedi. Buna çok güvenip pek derslere de asılmayan İnci, son aylarında deli gibi ders çalışıyordu.
Güzel sanatlar okuma hayali suya düşerse tutunacak bir dalı olmalıydı. Kitabının satışları çok iyiydi ama artık ya yeni birşeyler yazmalı yada kendine ikinci bir şans kapısı açmalıydı.
Sarp'la çok mutluydu, kafeyi de seviyordu ama bu Sarp'ın hayaliydi. İnci kendi hayallerini yakalamalı ve öyle mutlu olmalılardı. Başkasının hayalini yaşayarak mutlu olamazdı. O kadar derin düşüncelere dalmıştı ki, edebiyat öğretmeninin seslenişi üçüncüye duyabilmişti.
"İnci... İnci kızım Müdür Bey seni odasında bekliyor." Kafasını kaldırıp öğretmenine baktığında yüzünün güldüğünü fark eden İnci heyecanla;
"Geliyorum hemen Hocam" dedi.İkisi birlikte ana binaya doğru ilerlerken;
"İnci istesen daha başarılı olabilirdin bunu ikimizde biliyoruz ama olsun sen hep bizim gururumuz oldun. Aferin sana!" diyordu.Bu sözler İnci'yi çok memnun ederken, umutları da yeşeriyordu. İçeri girdiğinde, Müdür Bey ayağa kalktı.
"Gel otur bakalım şöyle. " diyerek masanın karşısındaki sandalyeyi işaret etti.İnci o anda sadece Müdür Bey'in elinde tuttuğu zarfa odaklanmış gözünü kırpmadan bakıyordu.
"Bak kızım bu zarf senin hayatın. Ama her ne çıkarsa çıksın sakın üzülme, sen her zaman bir yolunu bulur ve hayaline ulaşırsın."
Müdür Bey çok güzel bir konuşma yapıyordu, çokta hazırlanmış belli ama uzattıkça uzatıyor İnci heyecandan yerinde duramıyor ama birşey de diyemiyordu.
Sonunda buna dayanamayan edebiyat öğretmeni
" Allah aşkına Müdür Bey! Çocukta bende meraktan öleceğiz. Açsak mı şu zarfı artık." Gülümseyen Müdür hemen zarfı İnci'ye uzattı. Elleri titreyen İnci biraz bocalasada sonunda açtı:"OKULUNUZ ÖĞRENCİLERİNDEN ;
131 ÖĞRENCİ NOLU İNCİ KORTAY
YAPILAN ÜNİVERSİTE GİRİŞ SINAVLARINDA GEÇER PAUN ALDIĞI TAKDİRDE. %100 BURSLU OLARAK SINAVSIZ BİR ŞEKİLDE OKULUMUZA GİRMEYE HAK KAZANMIŞTIR."İnci mutluluktan öğretmenlerine sarılmış, zarfın içinden çıkan kağıdı birde onlar okumuş hatta Müdür Bey fotoğrafını bile çekmişti. Neticede herkes ekmek derdinde oda reklamını yapacaktı.
Okuldan koşarak çıkarken ilk işi annesini aramak olmuştu. Asıl övünmesi, gururlanması gereken kişi oydu. Kızına güvenip canlı müziklere çıkmasına izin vermese belkide bu kapı ona hiç açılmayacaktı.
Ahh Sarp tabi o da videoyu göndermese, asla olmazdı zaten şuan koşar adım ona gidiyordu.
Yolda onu koşarken gören herkes noldu bu deli kıza derken.
Yusuf Beyde görmüştü.
"Ebe deli kız nereye koşuyorsun?" diye seslenince."Kazandım Yusuf Baba, kazandım!!" diye neşeyle yanına giden İnci sıkıca sarıldı bu tonton adama. İşte o an gerçek bir babaya sarılmak, sevincini daha da katkamıştı. Aradan bir yıl geçmiş ve bilmiyor gibi davranılsada herkes Sarpla olan yakınlığını biliyordu.
" Koş hemen bizim oğlana da söyle, çok sevinecek. " dedi Yusuf Bey. Yüzüne yayılan o kocaman gülümsemeden ne kadar mutlu görünüyordu.
Utanarak;
"Şey bende tam oraya gidiyordum." dedi ve koşmaya devam etti.Kafeye girer girmez Sarp'ın boynuna atladı. Onun neşesine ve mutluluğuna eşlik eden Sarp onu olduğu yerde döndürmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE KOKUSU
Romanceİnci; Adının anlamı gibi ; İstiridyenin için de hapis olmuş bir güzellik. Hayat denen bu orta oyununda, düşe kalka yürümeyi öğreniyor. Kimi zaman fırsatlar altın tepside sunulsada, bazende pençeleriyle söküp almayıda biliyor. İnci'nin bu hayat yolc...