Hayat zamanın elinde bir oyuncak...
Hayat insanların elinde bir yaz boz tahtası..
İnsanlar onu hep birşeyler yapıp ortaya attılar, kimileri onunla oynadığını sanarken ağır yaralar aldı.
Ağır yaralıların çoğunu ara sokaklarda kaybeden hayat, kiminin de sivri pençelerine boyun eğdi.Aylar birbirinin peşinde koşuşturan çocuklar gibi hiç durmadan geçip gidiyor. İnci ise bir bankta oturup onları hayretle izlemek yerine hayata karışıyordu.
Kafede şarkı söylerken içindeki acılarını daha kolay haykıran İnci çok mutluydu. Kendine şarkılardan oluşan yeni bir dünya kurup, o dünyanın içinde tatlı bir telaşa dalıp gidiyordu.
Sarp'la gitar çalışmaları da ona terapi gibi gelmişti.
Her ne kadar Seyit bundan hoşlanmasa da sevgilisine destek olmak için belli etmemeye çalışıyordu. Ne de olsa İnci'yi herkesten daha iyi tanıyor ve onun hayallerinin önünde set olamayı göze alamıyordu.
Eğer set olmaya kalkarsa İnci'nin onu azgın bir sel gibi yıkıp geçeceğini biliyordu. Bunu onsuz geçirdiği günlerde daha iyi almamıştı. Öfkesini içine atmaktan başka birşey kalmamıştı, ona.
Babasız büyümek İnci'de derin yaralar açsada bunu asla dile getirmeyen ve acılarını hep kendi içinde yaşayan bu güç abidesi kızın, hayallerine el uzatmak onun bile cesaret edemeyeceği birşeydi.
Bir kaç defa bunu denemiş ve ağzının payını alıp oturmuştu. Seyit'in kurtaran tek şey İnci'nin ona olan aşkıydı.
O akşam "Büyük bir haberim var." diyerek onu ay ışığına çağırdı. Sarp'ın sesindeki heyecanı duyan İnci koşar adımlarla kafeye gitmiş, içeri girdiği anda tüm arkadaşlarının orda olduğunu görmüştü.
"Süprizzzz!! " diyerek atılan çığlıklara ;
"Ama bugün benim doğum günüm değil." diye cevap verdi, İnci hayal kırıklığıyla.
Herkes İnci'nin bu ani çıkışına gülerken, masanın üstündeki pastaya gözü takıldı.
Üç katlı, çikolatalı pastanın üzeri küçük incilerle süslenmiş ve üzerine minyatür bir mikrofon kondurulmuştu. Pastanın önünde duran siyah kartona, altın yaldızlı bir kalemle;
"BAŞARDIN KIZIM" yazmışlardı.
Ve yazının arka fonunda ki Ferah mutluluktan çıldırmış gibiydi.
"Bi dakka, bi dakka...tam olarak süpriz olan ne? Neyi başardım?"
Bu partinin fikir babası olan Sarp kalabalığın en önünde duranlardandı. Beyaz sporları, krem renk kargo cep pantolonu ve üstüne giydiği dar beyaz tişörtüyle gayet şıktı.
İnci'ye yaklaşarak;
"Artık yaz geldi ve o büyük şenlikler başlıyor." dedi.
İnci bu sözlere hiç bir anlam veremeyip;
"Eee bunun başarı ve benle alakası ne pekii? Belediye başkanı seçildim de benim mi haberim yok? " diyerek şaşkınca gülümsedi.Sarp hiç istifini bozmadan;
"Veeee Sayın başkanımız bu seneki konserde ilk bizim sahne almamızı istiyor. Yani senin." diyerek kahkaha atmaya başladı.
O an yaşadığı mutlulukla birden Sarp'a sarılan İnci;
"Hahahha... İnanmıyorum iştee bu bee...Evet... Evet... Başardık!" diye çığlıklar atıyordu.
Birlikte çıktıları o sahneler, söyledikleri şarkılar, gitar çalışmaları onların arasındaki bağı yavaş yavaş ama sağlam örmüştü.
İnci gözü kapalı güveniyor ve tam olarak nereye koyduğunu bilmese de yanında olmasından mutluluk duyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE KOKUSU
Romanceİnci; Adının anlamı gibi ; İstiridyenin için de hapis olmuş bir güzellik. Hayat denen bu orta oyununda, düşe kalka yürümeyi öğreniyor. Kimi zaman fırsatlar altın tepside sunulsada, bazende pençeleriyle söküp almayıda biliyor. İnci'nin bu hayat yolc...