Yaşadığı masalı bir kabus bölmüştü...
Ama o kabus görürken bile gülmeyi başarabilmişti. Şimdi ise sabrının mükafatını alıyordu. Kabus bitmiş ve beyaz atlı prensi geri dönmüştü.Şehrin hemen bitiminde bir tali yola saptılar, araba sarısılınca düşüncelerinden sıyrıldı İnci.
Kısa ve ağaçlarla kaplı bir yoldan geçip, iki katlı müstakil bir evin önünde durdu.
İnci eve hayranlıkla baktı...
Dağ evleri gibi bir görüntüsü vardı.
Küçük bir bahçe, bahçede mangal yapmaları için şömine, hemen yanında oturmak için bir alan vardı.
Selvi ağacının dalları oturma alanına doğal bir gölgelik olmuştu. Hayalini kursa ancak böyle bir evi olsun isterdi herhalde.Kapıyı açar açmaz Sarp İnci'yi kucağına aldı. Ne yapıyorsun demeye kalmadan;
"Adettendir." dedi Sarp.Henüz ortada bir evlilik teklifi olmasada artık aynı evde yaşayacaklardı. Bir gelin gibi kucakta girdiği evde, Sarpla başbaşa kalınca aklına farklı farklı düşünceler üşüşen İnci, fark ettirmemek istesede yüzüne dikkatlice bakan herkes anlayabilirdi.
İnci'nin ellerinden tutup hemen üst kata çıkardı. Üst katta kocaman bir yatak odası vardı ve bir o kadar büyük bir teras.
"Bak burasıda yatak odamız." dedi Sarp hınzırca gülümseyerek.
"Şeyy... Nnee... Yatak bizim mi odamız?" diye saçma sapan bir kelime çıktı İnci'nin ağzından.
Onun bu utangaç hallerine bayılan Sarp, ona bakmadan yan bir şekilde duran İnci'ye dönüp sarıldı. Ve kulağına fısıldadı.
"Birlikte uyumak istemez misin?"Bu ses o kadar sıcaktı ki...
İnci seri bir hareketle ellerinden sıyrılıp, terasın kapısını açtı..."Sencede çok sıcak olmadı mı? Hadi hava alalım."
İnci'nin peşinden terasa çıkan Sarp...
"Benimle uyumak istemiyorsun anlaşıldı. Tamam senin olsun bu oda ben aşağıda koltukta kıvrılıp uyurum." dedi, çocuk gibi dudaklarını büzerek .İnci arada kalmış gibi hissetmiş ve tırnaklarını yemeye başlamıştı. İstiyorum dese ne istiyor olacaktı? sadece sarılıp uyuyacaklar mı yani? İstemiyorum dese ya kalbi kırılırsa belki de İnci'nin düşündüğü gibi birşey geçmiyor aklından.
Aynı evde yaşamak hiçte kolay birşey değildi. Nasıl hakim olacaklardı hislerine.
"Keşke baştan kabul etmeseydim." diyordu ama onunla olmakta onu çok mutlu ediyordu.
İnci'nin kendi kendiyle verdiği savaşı fark eden Sarp;
"Hadi yemek yapalım ben çok acıktım." diyerek konuyu dağıtıp onu rahatlatmak istedi."Ben yaparım." diyerek koşa koşa mutfağa indi İnci.
Sarp aşağı inerken İnci çoktan mutfakta işe koyulmuştu. Merdivende durup bir süre İnci'yi izledi. Onu ilk kendi mutfaklarında gördüğü an geldi aklına.
"İnci hatırlıyor musun?" diye sordu.İnci ona döndüğünde kızaran yanaklarını şimdi daha iyi fark etmişti, Sarp.
"Evet annenin mutfağında rüya bahanesine az kalsın beni öpecektin." diye karşılık verince ikiside gülümsedi. İnci tekrar tezgaha dönüp salata malzemelerini doğrarken;
Sarp
"Bahane olduğunu anladın yani. Ama tokatın hiç kızmış gibi değildi."İnci
"Biraz hoşuma gitmiş olabilir yani ne var bunda..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE KOKUSU
Romanceİnci; Adının anlamı gibi ; İstiridyenin için de hapis olmuş bir güzellik. Hayat denen bu orta oyununda, düşe kalka yürümeyi öğreniyor. Kimi zaman fırsatlar altın tepside sunulsada, bazende pençeleriyle söküp almayıda biliyor. İnci'nin bu hayat yolc...