Kadının bastığı su birikitisindeki çamur üstüne sıçramasını umrumda değildi çünkü elindeki sıcak su ve battaniyeleri hemen samanlığa yetiştirmesi gerekiyordu.
Samanlığın kapısını büyük bir kapı gıcırtısıyla açıp içeri girip elindeki sıcak suyu hemen kovaya boşalttı. Bu kadar hızlı olmasının sebebi arkadaşının doğum yapmasıydı.
Köyün genç kadınlarından iki kişi arkadaşının biri sağ diğeri sol elini tutuyordu, ebe ise kadının yarı belinden ötrülen çarşafın altındaydı. Kadının ıkınmaktan yüzünde boncuk boncuk terler akıyordu ama sadece terleyen o değildi herkes onun gibi terliyordu. Kadın daha fazla rahatsızlık vermemek adına dışarı çıktı
Yağmur yağıyor olabilirdi ama bu yağmur yaz yağmuruydu ve içerideki sıcak oldukça bunaltıcıydı. Kadın kafasındaki kırmızı yazmayı saçlarından çekip gökyüzüne baktı yağmur damlalarının yüzünü ıslatmasını istedi ama istediği hiçbir zaman olmadığı gibi şimdi de olmadı.
Yağmur durmuştu elini hafif yukarı kaldırıp ıslanıp ıslanmadığına baktı gerçekten durmuştu.
Bir anda samanlığın kapısı açıldı ve ebe kucağında bebekle karşısında durdu.
Ebe bebeğin yüzüne biraz daha bakıp bebeği kızın kollarına bıraktı "hızlı ol seni kimse görmesin" bebek kollarında olucaklardan habersiz uyuyordu.
Annesi gibi kızıl saçları, kafasında yer yer çıkmıştı. ebe düşüncelerini böldü "hadi çabuk ol rıza beye teslim et bebeği" ancak kızın aklına bir soru takılmıştı ve bunu bizzat bebeğin annesine sormalıydı.
Ebeyi es geçip samanlığa girdi. Arkadaşının gözleri yarı açık yarı kapalıydı ama bunu ona sorması gerekiyordu. Yanına oturup arkadaşının yüzüne baktıp soruyu sordu "bebeğin ismi ne olucak" kadın bir iki kere göz kırpıp ayılmaya çalıştı ama yapamadı gözlerini kapattı ve kurumuş dudaklarını araladı "eylem" kadın bir arkadaşına bir bebeğe baktı "eylem" kucağındaki bebek huysuzlanıp ağlıycak gibi oldu sonra sustu.
Acele etmeliydi yoksa çok kötü şeyler olucaktı. Yerinden hızla kalkıp konağa hızlı adımlarla yürüdü ve büyük ahşap kapıya gelip zile bastı. Bebek kucağında uyuyordu "sakın korkma bebek, seneler geçse de gelip seni bulucam seni kötülerin ellerine teslim etmiycem" kapı açıldı ve bütün heybetiyle rıza bey karşısında dikildi.
Ama gözlerinin içinde çok gizli bir hüzün vardı haklıydı da. Adam bebeği almak için kollarını uzattı ama kadın geri çekildi "bir şartım var yoksa kaçırırım bebeği senden de" adam kaşlarını çattı "söyle" kadın bebeğe baktı "annesi ismini koydu değişmeni istemedi" adamın hüzünlü gözleri daha da belliydi "neymiş ismi" kadın tek nefeste söyledi "eylem" adam bebeğe baktı kadına yaklaşıp bebeği kollarına aldı "değişmeyeceğim ismi eylem olacak" kadın başını salladı ve bebeği babasının kollarına bıraktı. Bebek babasının kollarında mızırdanınca rıza bey onu sakinleştirmek için ağzından değişik sesler çıkarıp onu hafif hafif salladı. genç kadın yerinde kıpırdanıp gözlerini bebeğin üzerinden zar zor ayırıp derin bir nefes alıp hızla oradan uzaklaştı.
GÜNÜMÜZ
Kapı kapalı olduğu halde sesler oldukça fazlaydı. içimde ise gram heyecan duygusu yoktu,oldukça sakindim ama selim öyle değildi, yerinde durmuyor ve bana taktik vermeye çalışıyordu ama alışmıştım artık sürekli aynı taktikleri vermeye çalışıyordu ve hiçbir işe yaramıyordu, denemiştim sonucu ise göğüs kafesime yediğim nefes kesici darbeydi.
Selim hala konuşuyordu ve başım ağrımıştı artık " selim yeter!" bir anda durup yüzüme baktı "yeter selim ne yapmam gerektiğini biliyorum otur artık şuraya"selimin yüzündeki heyecanlı ifade silinip yerine onun yerine endişeli bir ifade yerleşti "napıyim kızım şu maçlara çıkmanı hiç sevmiyorum", derince nefes alıp yanıma oturdu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLTİMAS
Teen FictionAilesi tarafından evden atılıp babannesi ve dedesinin yanında büyüyen bir kız. Yıllar geçip tek başına kaldığında tek bir telefonla bütün düzeni bozulur ve bu saatten sonra bozuk olan sadece düzeni değildir