14

133 27 19
                                    

Gün batıyordu, akşamüstü saatleri serin rüzgarlarla başlıyordu. Tupturuncu gökyüzü yerini gri bir havaya bırakıyordu. Ötedeki okyanus karanlığın etkisiyle artık gözden tamamen kaybolunca, Kazutora kucağında oturmakta olan Daisuke'ye sarıldı. "İlginç bir doğum günü hediyesiydi. Teşekkür ederim!"

Gözleri fal taşı gibi açılan Daisuke arkasına dönerek hayretle çıkıştı. "Bugün doğum günün mü? Neden bana söylemedin? Ben doğum günüme bir hafta kala tüm dünyaya duyuru yapıyorum."

Kazutora güldü. "Bilmem. Son birkaç yıldır doğum günüm umurumda bile değil. Hatta annem ve anne tarafından akrabalarım kart göndermese hatırlamazdım." Soğuktan irkilmeye başladı. "Hadi, içeri girelim artık."

Önce kucağındaki Daisuke'yi biçimli bir şekilde çatı tarafına attı. Ardından kendisi de dikenli tellere dolanmamaya çalışarak çocuğun yanına indi. Eli kalçalarındaydı. "Ah! Götüm acıyor!"

"Hissiz değilmişsin, ağabey." Daisuke kıkırdarken gözleri iyice kısıldı. "Neyse, geçer birazdan." Çatıya açılan kapıya baktı. "Yemek için sabırsızlanıyorum. Çok acıktım."

Birbirlerine dolanarak akşam yemeği için aşağı indiler. Oyun grubunda olanlar nereye kaybolduklarını sordular ama ne Kazutora ne de Daisuke sırlarını açığa çıkardı. Gardiyanlar da bu ikilinin eksikliğini hissetmemişti.

Yemek sırasında Kazutora ile Daisuke birbirlerine el kol şakaları yapıp, oyun oynarlarken Uchida yanlarına geldi. "Kazutora, uygun bir vakitte konuşabilir miyiz?"

O uygun vakit akşam yemeğinden sonraydı. Kazutora, Daisuke'yi hücrede bıraktıktan sonra Uchida ile her zamanki buluşma yerleri olan kütüphanede bir araya geldi. "Selam!" diyerek geldiğini bildirdi. "Sıradayken tuhaf bir halin vardı. İyi misin, Kazuki?"

"Çok çok iyi olduğumu söyleyemem." Kazutora'ya dokunmuyor hatta zaman zaman göz temasını kaçırıyordu. "Dün transfer kararım çıkmış, bugün haber verdiler. İki gün sonra cezaevine geçeceğim." Dudakları büküldü. "Vedalaşmak istedim seninle."

Kazutora bir süredir oynaştığı ama ne olduklarını bilmediği oğlanın yirmi yaşına ulaştığını aklından tamamen çıkarmıştı. Kendisinin bile on sekiz yaşına geldiğinin yeni yeni farkına varıyordu. İki sene sonra o da cezaevine transfer edilecekti ve bunun düşüncesinden bile hoşlanmıyordu.

Bu sefer sarılan Kazutora oldu, Uchida'nın sırtını sıvazladı. "Transferin için üzülmediğimi söyleyemem ama hiç belli olmaz, belki iki sene sonra beni de aynı yere transfer ederler. Bana pozitif düşünmeyi sen öğrettin. Umutsuzluğa kapılma."

Uchida gittikten bir hafta sonra Kazutora koridorda yürürken bıkkınlıkla ofladı. "Tanıdığım herkes tek tek gidiyor. Bir ben buraya kazık çakmışım gibi hissediyorum." Çocuk gideli sadece bir hafta olmuştu ama kütüphane rafları çoktan birbirine girmişti ve Kazutora bu düzeni korumayı kendine görev bilmişti.

"Yine de eski arkadaşların sürekli ziyaretine geliyorlar. Ayrıca burada bitmek bilmeyen bir insan giriş çıkışı var. Elbet en azından sohbet edebilecek birilerini bulabiliyorsun. Yalnız kalmış sayılmazsın ve ayrıca hala ben varım yanında."

Kazutora, Daisuke'nin kapkara saçlarını karıştırdı. "Ben transfer edilmeden senin tahliye edileceğin gerçeğini unutma. Ayrıca yalnızlıktan yakınmıyorum, sadece favorilerim gittiği için asabım bozuluyor."

Daisuke, Kazutora'ya imalı bir bakış atarken "O zaman," dedi sırıtarak ve Kazutora'nın koluna vurdu. "Elim sende!" Koridorun ters yönüne doğru tabana kuvvet koşmaya başladı.

Tanıştıklarından beri her fırsatta oyun oynayan bu ikili bu kez de elim sende oynamaya başladılar. Kazutora uzaklaşması için küçük çocuğa bir süre izin verdikten sonra peşinden koştu.

Days Are Numbered 卍 Kazutora HanemiyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin