16

150 27 20
                                    

Uykusunun arasında bile, Kazutora yüreğinin acıyla sızladığını hissedebiliyordu. Kazuki Uchida ile öyle derinden bir bağı yoktu ama ıslah evinde kaldığı süre boyunca ona iyi geldiğinden şimdi onun kaybı, canını yakıyordu. 

Birisi ona tüm gücüyle, sıkıca sarılınca sarı gözleri aralandı. "Daisuke, seni gördüğüme ne kadar sevindim bilemezsin." Sesi hasta gibi çıkıyordu. "Kazuki iyi bir çocuktu. Hayatımdaki çoğunluk erkeğin aksine, serserinin teki değildi. Bunu hak etmedi." İç çekti. "Öldürülmeyi hak edecek bir şey yapmış olamaz." 

"Bilmiyorum, ağabey." Daisuke'nin de dudağı bükülmüştü. "Islah evindeki insanlar bile bir tuhaf. Cezaevinin daha kötü olduğunu söylüyorlar. Ben de Uchida-senpai'nin bir şey yaptığını sanmıyorum... Adamın biri kafayı takmıştır."

"Anlıyorum." Kazutora bunu ifadesizce söylemişti. "Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlardan nefret ediyorum. Cüretkar olurlar, bu da onları baş belası yapar. Cezaevindeki insanların yarısı bu durumda olmalı. Bir sebepten ötürü Kazuki'den hoşlanmadılar ve onu öldürdüler çünkü kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Saçmalamaya yatkınlar." 

Terapist gelip, Daisuke'yi bir süreliğine dışarı gönderdiğinde, Kazutora kendi kendine sayıklamaya devam ediyordu. Terapist ona gerekmedikçe soru sormadan, dediklerine kulak verdi.

"Mikey'nin ağabeyi öldü, Baji öldü, Draken öldü, Kazuki öldü... Sırada kim var? Annem mi? Mitsuya mı? Daisuke mi? Ölüm etrafımda kol geziyor. Daha kaç kişiyi onun için feda etmemi istiyor? Benimle uğraşmayı bıraksın ve beni alsın artık! Asla mutlu olamayacağım! Ben lanetliyim! Öleyim daha iyi!" 

O gün Kazutora, terapisti ile en uzun görüşmesini yaptı. Ölümün hayatın bir gerçeği olduğunu biliyordu -bilmem kaç seansta zar zor öğrenmişti- ama sadece sevdiklerini kaybedince artık isyan ediyordu. 

Görüşmenin sonuna doğru Kazutora sıkılmaya başladığı için sessiz kalarak terapistinin söylediği her şeye kafasını salladı. Adam gittiğinde ise olduğu yerde süzülerek örtüsünü kafasına kadar çekip ofladı. "Söylediği hiçbir şey hiçbir işe yaramıyor!"

Vakit epey geç olduğu ve Kazutora pek iyi durumda olmadığı için doktor, çocuğun revirden ayrılmasına izin vermedi ama Kazutora için iyi haber şuydu ki yatma saatinden önce Daisuke'yi tekrar görebildi. Çocuk ona iyi geceler öpücüğü verdikten sonra "Ağabey," dedi. "Artık iyice dinlen! Üzüldüğünü görmek istemiyorum. Burada yaşayabilmek için güçlü olmak zorundasın. İyi geceler!"

Burada yaşayabilmek için güçlü olmak zorundasın. Bu sözü zamanında ilk söyleyen Kazutora idi. Daisuke'nin dayanmakta güçlük çektiği zamanlardan biriydi. Dünyanın en motive edici sözü olmadığı aşikardı ama Daisuke'nin gözünü açmıştı. Aynı şekilde şimdi Kazutora'nın da. Güçlü olmazsa ıslah evi onu yutardı. 

Geceyi revirde elinden geldiğince uyumaya çalışarak geçirdikten sonra ertesi sabah yüzünde hiçbir üzüntü belirtisi olmadan hücresine döndü. Sadece ilaçların sebep olduğu yorgunlukla omuzları düşük duruyordu. Sanki bir gece önce ağır çöküntü yaşamamış gibi "Daisuke, Kaede-kun." dedi "Geceniz nasıl geçti? Umarım birbirinizi yememişsinizdir." 

Kaede bir robot kadar ifadesiz bir çocuktu; genelde varlığı da yokluğu da bir olurdu ve etrafına boş gözlerle bakardı. Kazutora'ya cevap vermeden önce omuz silkti. Yatağını toplarken konuştu. "Normaldi. Bildiğin gece işte! Daisuke-kun yatma vaktine kadar senin yanındaydı zaten. Hücreye dönünce de hemen uyudu. Bir sorun çıkmadı..." Göz ucuyla Kazutora'ya baktı. "Bayıldığını söylüyorlardı. İyi misin?"

Kazutora'nın yatağı toplu olduğu için bu sabah rutinini yerine getirmek zorunda değildi. Sırtını soğuk hücre duvarına yaslayarak "Hııı!" diye mırıldandı. "Kötü bir haber aldığım için bir anlık fenalaştım ama şimdi iyiyim. Aslında akşam da iyiydim ama bilirsin, doktorlar evhamlı davranıyorlar... Sizin de normal bir gece geçirmiş olmanıza sevindim."

Sohbet etmiş olmalarına rağmen Kazutora kahvaltısını sadece Daisuke ile birlikte etti. Kaede yemekte bile yalnız oturuyordu, gerekmedikçe insanlarla konuşmuyordu ve arkadaş edinmekten de hoşlanan bir tipe benzemiyordu. O yüzden kimse onu, benimle konuşsana diye zorlamıyordu. Hal böyle olunca, hiçbir zorbanın da dikkatini çekmiyordu. 

Mart ayının sonuna doğru Kazutora hücrelerine bir çocuğun daha getirileceğini öğrendi. Buna ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Yeni gelecek çocuk, Daisuke gibi bir melek de olabilirdi şeytanın öz evladı da olabilirdi ya da Kaede gibi kendi halinde bir gencin gelmesi de ihtimaller arasındaydı. Burada her şey şans meselesiydi.

Bahsi geçen çocuk bir sabah erken saatlerde hücreye getirildi. O sırada Kazutora, Daisuke ve Kaede günlük görevlerinin başına geçmek için hücreden ayrılmamışlardı bile. Kazutora hücrenin bir kenarındaki masanın üzerinde oturuyordu ve diğer iki çocuk sandalyelere yerleşmişlerdi.

Gardiyanlar yeni çocuğu bıraktıkları gibi çıktılar. Genelde bu an aslanların önüne çiğ et atılması gibi görünüyordu.

Yeni çocuk sinirle hırlaya hırlaya yürüyordu, her adımını sanki zemini delmeye niyet etmiş gibi atıyordu. Kazutora bu ağır abi tipleri çok gördüğü için ciddiye almadı. Önemli olan yapacaklarıydı.

"Adım Hajime Tokunaga! On yedi yaşındayım ve herifin tekini döve döve gebettiğim için buradayım." Sesi üç çocuğu azarlar gibi çıkıyordu ki zaten kendisi bir deve benzediğinden Kazutora bu durumdan rahatsızlık duymadı. "Bu hücrenin lideri hanginiz olur?"

Kaede sikimde değil, dercesine elinin tersiyle Kazutora'yı işaret etti. Kazutora ise uzun süredir hücre içinde liderlik savaşına girmediğinden bu durum karşısında biraz şaşırdı.

Tokunaga, Kazutora'ya iyice yaklaştı. Fiziksel olarak onu küçük gördüğünden ezebileceğini düşünmüştü ve yaş olarak Kazutora'nın büyük olduğunu bilmiyordu. "Beni iyi dinle, velet!" Göz ucuyla diğerlerine de baktı. "Bu andan itibaren bu hücrede ben ne dersem o olacak! Ağzınıza sıçmadan dediklerimi yapsanız iyi edersiniz!"

Kaede dudak büküp kaşlarını kaldırırken Daisuke, Kazutora'nın ıslah evi formasına sıkı sıkı sarıldı. Tokunaga'dan korkmuştu ve şimdi kurtarıcısına güvenmekten başka bir çaresi yoktu.

Gergin sessizliği Kazutora'nın ansızın patlayan kahkahası bozdu. "Şu koca çocuğa bakın hele! İlk gününde ıslah evini fethedeceğini sanıyor herhalde! Yazık!.. İsmim Kazutora Hanemiya. Beş yıldır buradayım ve senin gibileri çok gördüm. Yerini bil! Himayemdeki kimseyi sana ezdirecek değilim. Avluda da böyle şişinme, götünün üstüne oturturlar."

"Tora," Tokunaga, Kazutora'nın laflarına kulak vermemişti ve onunla alay ediyordu. "Bundan böyle beni kaplan terbiyecisi olarak bilin ve birazdan yapacaklarımı aklınızdan çıkarmayın."

İyice gerilen Tokunaga yumruğunu tüm gücüyle Kazutora'nın yüzüne indirmeye hazırlanıyordu ki Kaede o yumruğu havada yakaladı. "Bak, Hajime Tokunaga. Geri zekalıya anlatır gibi anlatacağım, iyi dinle. Burada patron Hanemiya-sama'dır. Yerini bil yoksa biz bildiririz."

"Kaede-kun!" Kazutora, sessiz çocuğun bu hamlesine şaşırmıştı ama Tokunaga karşısında bozuntuya vermeden dik dik iri çocuğa baktı. "Ona bana meydan okuması için şans veriyorum. Patron olmak istiyorsa, bunu hak ettiğini kanıtlamak ve sizin de saygınızı kazanmak zorunda."

Kazutora'nın talebiyle Kaede saygıyla başını eğerek geri çekildi ve meydan Kazutora ile Tokunaga'ya kaldı.

Rakibinin gücünü test etmek için Kazutora ilk yumruğu yedi. Tokunaga'nın güçlü olduğu kesindi ve bu durum Kazutora'yı biraz da olsa ürküttü zira epeydir ciddi bir kavgaya karışmıyordu.

İlk yumruğu atmış olmanın verdiği rehavetle Tokunaga yumruklarını savurmaya başladı. Sanki insan değildi de makine gibi art arda indiriyordu yumruklarını. Kazutora ise savunmacı pozisyondan bir türlü çıkamıyordu ki ona karşılık versin. Hücresinin iyiliği için bu dövüşü kazanmalıydı.

Kollarını savunmacı pozisyonda tutmaya devam ederek tüm gücünü bacaklarında topladı ve en sağlam tekmesini Tokunaga'nın kasıklarına indirdi.

Rakibinin iki büklüm olmasıyla saldırı sırası Kazutora'ya geçti ve o da hiç durmadan ya da yavaşlamadan Tokunaga'yı yumrukladı. Çocuk düşecek gibi olduğunda ise onu kolundan tutup, yüzüstü bir pozisyonda yere yatırdı ve sırtına oturdu.

Daisuke dikkat çekmeden Kazutora'yı alkışlarken Kazutora altındaki rakibine ezici bir bakış attı. "Sen kimdin? Kaplan terbiyecisi mi? Görünen o ki bu andan itibaren kaplanın yemeğisin."

Days Are Numbered 卍 Kazutora HanemiyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin