15

153 24 14
                                    

"Tamam, zengin olman umurumda değil, ağabey. Hala yatağını toplamam ve ayağına su getirmem." Daisuke, Kazutora'nın görüşmesinin içeriğinden haberdar olduğundan beri yani bir haftadır onunla uğraşıyordu. "Çıktığında beni evlat edinir misin? Köpeğin de olurum istersen."

"Çıktığımda yirmi beş yaşında olacağım." diye hatırlattı Kazutora. "Sen de yirmi yaşında olacaksın. Yani evlat edinileneyecek kadar büyük olacaksın ama seni varisim yaparım belki. Yirmi yedi yaşında öldüğümde her şeyim senin olur."

"Ne?" Daisuke bir anlığına donup kaldı. "Yirmi yedi yaşında öldüğünde mi? O yaşta öleceğini nereden biliyorsun? Yine boş yapmaya başladın!"

"Efsaneler yirmi yedi yaşında ölür. Efsane olayım derken de yemediğim bok kalmadı. Bu dünyadan gidişim efsane olacak. Yirmi yedi yaş depresyonunu kaldırabileceğimi sanmıyorum."

"Öyle deme!" Daisuke sahiden huzursuz olmuştu. "Cezaevinden yirmi beş yaşında çıkacaksın. Yirmi yedi yaşına kadar önünde iki sene var. İki seneyi hafife alma. İnsanların başına her an her şey gelebilir. Belki bir aile kurarsın ve çok sevdiğin bir işe sahip olursun."

Kazutora boşta duran elini, diğer elinin üzerinde duran Daisuke'nin eline koydu. Aynısını Daisuke de yapınca el kızartmaca başladı. Her nasılsa kendilerini oyun oynarken buluyorlardı.

Oyun sertleşirken Daisuke acıyla elini geri çekti ve Kazutora'nın boynuna sarıldı. Kazutora da ellerini çocuğun sırtında gezdirip sıvazladı. Daisuke ağlarken Kazutora başını geri yatırarak çocuğun yüzünü görmeye çalıştı ama beceremedi "İnanamıyorum." dedi "O kadar mı acıdı? Affedersin!"

"Bir daha kendini öldürmekle ilgili bir şey söylersen seni öldürürüm!" Başını kaldırıp Kazutora'nın gözlerine baktı. "Tamam mı, ağabey?"

"Tamam!" dedi Kazutora. Onu önemseyen birilerini görünce hala şaşırıyordu ve tepki vermekte zorlanıyordu. "Cüceleri üzmeyeceğim. Ağlamayı kes, cüce!.. Çıktığımda köpeğim olabilirsin. Sana ödül maması da alırım."

Neyse ki çocuk hemen ağlamaya son vererek kıkırdadı. Kazutora ayağa kalktı, elini Daisuke'nin omzuna koydu. "Götüme yastıkla vurup bilmem kaçıncı yastık savaşını başlatmayacaksan uyuyalım artık." Kapının üzerindeki saate baktı. "Bizim bunak gelip zıbarın diye böğürmeye başlamadan."

Daisuke kendi yatağına doğru yürüdü, Kazutora ise ışığı söndürmek için kapı tarafına geçti. Işıklar söndüğünde ise karanlıktan beklenmedik bir darbe pat diye yüzüne çarptı. Daisuke yastığını almıştı ve yastık savaşı için Kazutora'yı kışkırtıyordu.

Büyük çocuk küçük olandan köşe bucak kaçtı durdu ama sonunda kendi yastığını alamadan yere düştü ve Daisuke sırtına çıktı. "İşte böyle, dev! Artık bana itaat edeceksin."

Flaş gibi patlayan şimşek ve hemen ardından gelen, camları titreten gök gürültüsüyle ikisi de av hayvanı gibi hareketsiz kaldılar. Sağanak yağış ıslah evinin dış cephesini dövmeye başlayınca Kazutora güldü. "Gördün mü? Zeus babamı kızdırdın işte."

Oyun ve şakalaşmaların ardından herkes kendi yatağına girdi, birbirlerine iyi geceler dilediler ve uyudular. Kazutora, Daisuke ile vakit geçirmeye başladığından beri kendini daha iyi hissetmenin yanı sıra sürekli oyun oynuyor olmaları sebebiyle fiziksel olarak daha çok yoruluyordu ama şikayetçi değildi. Kendini hayata dönmüş gibi hissediyordu.

Öyle ki otuz bir Ekim'de yani Baji'nin ölüm yıldönümünde ya da üç gün sonra Baji'nin doğum gününde dibi görmedi. Torbacı hücre arkadaşlarından kurtulalı neredeyse bir yıl olmuştu ve o günden beri hiç uyuşturucu kullanmak istememişti.

Sene sonuna doğru hücreye on altı yaşında, Kaede Hirayama adında bir çocuk daha dahil oldu. Sıcakkanlı biri değildi ama en azından sessiz, sakin ve zararsızdı. Depresif Kazutora gibi bir hali vardı. Kendi dışında kimseye bir zararı yoktu.

Şubat ayında Kazutora onun neden bu halde olduğunu öğrendi. O da kazara birinin ölümüne sebep olmuştu, üstelik sevdiği biriydi. O yüzden bir türlü kendine gelemiyordu ama Kazutora'dan bir büyüğü olarak yardım istedi. Kazutora ise terapist ile görüşmesini tavsiye ederek daha fazla üzerine gitmedi ve biraz da kendisinin nasıl iyileştiğinden bahsetti.

Her ne kadar kendisinin iyileştiğini düşünse de Kazutora hala psikolojik tedavi görüyor ve düşük doz da olsa ilaç kullanıyordu. Yine de iyi yol kat etmişti ama onu kötü etkileyecek bir haber haziran ayında geldi.

Kazutora gözlerini açtığında revirdeydi ve doktor onunla ilgileniyordu. Ona birkaç soru sorduktan sonra kendine gelmesi için çocuğu uyanık tutmaya çalıştı.

"Bileğim ağrıyor." diye mırıldandı Kazutora. "Çok rahatsız edici bir şey bu... Ağrı kesici alabilir miyim?" Çocuk sinirle ağlamaya başladı.

Doktor hemen etkisi başlasın diye ağrı kesiciyi enjektörle verdi. "Bileğini burkup, ağrıdan mı bayıldın?" diye sordu ek olarak. "Şanslısın ki gardiyanlar seni tutmuş da başını çarpmadan kurtulmuşsun.

"Üzüntüden bayıldım." itirafı geldi çocuktan. "Kahrımdan. Başıma ilk defa böyle bir şey geldi ama yemin ederim ki şaka yapmıyorum. Çok sevdiğim bir tanıdığımın ölüm haberini aldım. Kendimi iyi hissetmiyorum... Daisuke Sakurai burada mı? Hücre arkadaşım. Ona ihtiyacım var."

"Bayağı bekledi başında ama sen uyanmak bilmeyince arkadaşını sınıfına gönderdik." diye yanıtladı doktor. "Ama merak etme. İlk teneffüste buraya gelecektir. Sen toparlanmaya bak. Terapiste haber vermemi ister misin? Sana yakın bir tarihe randevu verebilir."

Kazutora doktordan bunu yapmasını istedi. Kısa sürede terapistiyle konuşmak ve Kazuki Uchida'nın cezaevinde öldürüldüğü haberini teyzesinden aldığını söylemek istiyordu. O an gelene kadar gözlerini kapatıp dinlendi.

Days Are Numbered 卍 Kazutora HanemiyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin