11

153 27 10
                                    

"Üzüntüden ölmeme artık şu kadar kaldı, Kazuki." Kazutora başını Uchida'nın bacağıma yaslayarak kütüphanede yere uzanmıştı. Sarı gözleri nemliydi. Uyuşturucu aldıktan sonraki sabah Shoji sinirle ona tokat atmıştı ve şimdi yanağında arkadaşının el izini taşıyordu.

Uchida ona doğru eğilerek dudaklarını dudaklarına bastırdı, parmaklarının saçlarımda gezdirdi. "Üzüldüğünü gördükçe ben de kahroluyorum, Kazutora. Senin için yapabileceğim bir şey var mı?"

"Bilmiyorum. Almadığım yardım kaldı mı ki?.. Shoji'ye kızamıyorum zaten kendim dışında hiç kimseye kızamıyorum. Ne zaman bir an için kendimi iyi hissetmiş olsam bir anda çöküyorum. Sorunlarımı hatırlatacak her şeyden uzak durmam lazım. Takvimler de dahil."

Uzandığından beri Uchida, Kazutora'nın kısa saçlarını ve ıslah evinde yaşamasına rağmen hala yumuşak olan tenini okşadığından çocuk gözlerini kapatarak bir anlığına kendini ona bıraktı. Senpaisinin parmakları gıdıklarken huzur veriyordu.

İlk dokunuşlar yüz bölgesinde dolaştı, daha sonra boynundan aşağı inip, karnını da geçerek kasıklarında durdu. Beli üzerinde yarım daire çizdikten sonra sırtından yukarı çıktı ve Kazutora kasılma heyecanıyla gözlerini açtı. İçi bir hoş olmuştu.

"Kazuki," dedi Kazutora dişlerini göstererek sırıtırken. "Oynaşma!" Doğrulduğu gibi yüzünü ona döndü, dizlerinin üzerinde ama Uchida'nın kucağındaydı. Kollarını çocuğun boynuna dolayarak gözlerine baktı. "Biliyor musun, çok dikkat dağıtıcısın. İki dakika izin vermiyorsun ki derdimi anlatayım."

Uchida kollarını Kazutora'nın beline doladı. "Seni ömrümün sonuna kadar dinlerim. Yeter ki kaçma, konuş. Saçma sapan konuşsan bile seni dinlerim, sesin huzur veriyor." Baş parmağını dudaklarında gezdirdi. "Kulağım sende."

Kazutora hiçbir şey söylemedi. Zaten sürekli vıdı vıdı konuşup durduğu için bu kez Uchida'ya sıkıca sarıldı. Onun sarılmasının farklı olduğunu biliyordu ve bu ona keyif veriyordu. Bu yakınlık esnasında hiç kıpırdamadı, sadece Uchida'nın kalbini onarmasını bekledi.

Vakit geçerken Kazutora ayağa kalktı, elini uzatarak Uchida'yı da kaldırdı. "Ben artık mutfağa dönsem iyi olur. Kaytardığımı söyleyip gardiyanlara şikayet edecekler yoksa." Elini kaldırıp parmaklarını belli belirsiz salladı. "Sonra görüşürüz!"

Uchida elini Kazutora'nın yanağına koyunca çocuk kıpırdayamadı. "Görüşürüz! Kendine zarar verme ve dikkat et! Torbacıların eline bir daha düşme sakın!"

Kazutora pek istekli olmasa da mutfak görevinin başına geçti. Ardından yemek saati geldiğinde diğer herkes gibi sırada bekledi. Shoji arkasındaydı ve Kazutora'ya sinirli olduğu için ona dik dik bakıyordu. "Umarım beni zehirlemezsin, Hanemiya-sama. Kendine yaptıklarından sonra bana hiç acır mısın bilemedim."

Olayı tatlıya bağlamak isteyen Kazutora çocuk gibi dil çıkarıp Shoji'nin taklidini yaptı. Bir etkisi olmaz sanmıştı hatta belki arkadaşını kızdırabilirdi ama Shoji bu duruma gülerek tepki verdi. Yakın zamanda gidici olduğu için keyfi yerindeydi.

"En hızlı barışma süremiz değil ama yine de çabuk oldu." dedi Kazutora gülerek. "Neyse, seninle kötü olmadığıma seviniyorum. Herkesle kötü olsam geçmez bu hayat. Herkesle iyi olunca da ortalık sikişiyor, orası ayrı."

"Herkesle kötü olsan zaten seni bir köşede şişlemiş olurlardı. Aslında eskiden tam bir baş belasıydın ama götün sağlamda olduğu için kimse sana bulaşamıyordu. Chonbo ile Chome de sana destek oluyordu ve milletin ağzına sıçıyordunuz. Düşündüm de tam tokatlamalık elemandın ama ben de götümü sana dayadığım için rahattım."

"Chonbo ile Chome." diye tekrar etti Kazutora. "Onlar aklımdan tamamen çıkmıştı. Toman ile Valhalla dövüşünde onlar da vardı. Beynim tüm bu gereksiz detayları silmiş anlaşılan." Yemeklerini alıp masaya geçtiklerinde konuşmaya devam etti. "Dışarı çıktığımda Hanma, Kisaki ve Choji'yle tanıştım. Tanrım! Hayatıma girmiş en gereksiz kadro. Kisaki geberdi de diğerlerini hiç bilmiyorum ve açıkçası sikimde bile değil."

Akşam yemeği ve üzerine duştan sonra Kazutora hemen hücresine döndü. Ryuu ile Hachiro'ya selam verdikten sonra Shoji'nin yanına oturdu. "Yarın ne yapacaksın?"

"Tuvalet ve koridor temizliği almıştım." dedi Shoji. "Ama yarın hava yağmurlu olacakmış. Sürekli çamur temizlemek istemiyorum. O yüzden beni ararsan üst katlarda olurum. Sen ne yapacaksın?"

"Derslere katılacağım. Bir de terapistle görüşeceğim. Adam hiç olmazsa haftada bir gün yanına gitmemi istiyor ama bana sunduğu çözüm önerileri çok saçma. Ona ütopik bir hayatta yaşamadığımı söyledim. Tamam, herkes gülüyor eğleniyor gibi görünüyor olabilir ama aslında herkes kafayı yemiş."

"Biraz bahsetmiştin... Dışarıdaki bir ergen için bile önerilerini hayata geçirmek zorken bunu senden beklemesi saçma. Yine de büyük yol kat ettin. Bunu kendi kendine mi yaptın terapistin de etkisi var mı bilmiyorum. Eski sen değilsin."

"Hala kolayca kışkırtılabiliyorum, hala dışarıdaki arkadaşlarımın beni suçladığı kabuslar görüyorum ve gözüm kararabiliyor. Chiba mevzusunu hatırla. Herifi az daha gebertiyordum. Islah evinde değil de dışarıda olsak o halimle onu öldürmüş olurdum. Her şeye müdahale ettikleri için gardiyanlara kızıyorlar da çoğu kez hayatımızı kurtarıyorlar ve bu onların işi."

Gardiyan demişken, içeri bir gardiyan girdi ve gece yoklamasını aldıktan sonra hücre kapısını gece herkesin yerinde kalması için kilitledi. Bu, çocuklar için artık yavaştan yavaştan yataklarınıza geçin bildirimiydi.

Sabah Kazutora ve hücre arkadaşları için normalden daha erken başladı. Henüz gökyüzü biri aydınlanmamıştı ki kapı açıldı ve içeri biri köpekli beş gardiyan girerek çocukları ayağa dikti "Kalkın! Arama var."

Üstleri, dolapları ve yatakları hem gardiyanlar hem de köpek tarafından arandıktan sonra Ryuu ile Hachiro'nun uyuşturucuları yakalandı; Kazutora ile Shoji'de sorun teşkil eden hiçbir şey bulamadılar.

Ryuu ile Hachiro sorgulanmak üzere hücreden alınırken Kazutora ile Shoji serbest kaldılar. Saat henüz çok erkendi ama uyanmışlardı bir kere.

"Bu baskını yediğimize hem şaşırdım hem de hiç şaşırmadım." dedi Kazutora. "Hücremizde iki torbacı var. Elbet bir ara yoklama yaparlardı ama neden şimdi? Bir şeyden mi şüphelendiler acaba? Belki revirdeki eksik malzeme dikkat çekmiştir." Shoji'nin ona sırıtarak baktığını fark edince kafası karıştı. "Ne oldu be?"

"Onları ben ihbar ettim." diyerek itirafta bulundu Shoji. Gammaz olmasına rağmen gururluydu. "Benimle samimiyetleri yoktu ama seninle sohbet ediyorlardı, daha doğrusu seni aralarına çekmek için nabzını yokluyorlardı."

"Ama-" Kazutora'nın bu bilgi karşısında nefesi kesilmişti, heyecan bastırmıştı.

"Dur, lafımı bölme. Sana uyuşturucu teklif ettikleri her sefer sen geri çevirdikçe dirayetli olduğunu düşündüm ama eninde sonunda duygusal açığını kullanarak seni ağlarına düşürdüler."

"Sanırım benim sorunum bu." dedi Kazutora. "Sağlam yumruk atıyorum ama duygusal olarak güçsüzüm. Öfkem gözümü kör edebiliyor ya da üzüldüğümde akıl, mantığım devre dışında kalıyor. Ve yüzüme gülen herkesin arkadaşım olduğunu sanıyorum."

"Güler yüzlü ve dostane görünüyorlar orası öyle ama onlara hiç güvenmiyorum. Ryuu ve Hachiro türevleri için potansiyel müşteriden başka bir şey değilsin. Bu nedenle dedim ki madem birkaç hafta içinde tahliye olacağım, Kazutora'ya son bir iyilik yapayım ve onu bu torbacılardan kurtarayım."

Kazutora alnını Shoji'nin göğsüne yaslayarak iç geçirdi. Shoji de kollarını arkadaşının etrafından dolayarak sırtına pat pat vurdu. "Bir şey değil! Bir şey değil!" O da iç geçirdi. "Kendine dikkat et!"

Days Are Numbered 卍 Kazutora HanemiyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin