"Mikey..." Çocukluk arkadaşının adı, Kazutora'nın dudaklarından bir fısıltı gibi çıkarken çocuğun bedeni kaygıyla kasılıyordu, güçlükle nefes almaya başladı. Sanki boğazında taş vardı da yutkunmasına engel oluyordu.
Mikey sahiden de çok kötü görünüyordu. Sanki korkunç bir hastalığı vardı ya da bu hastalığı yeni atlatmıştı. Gözlerini tembelce kırptı. "Neden bu kadar şaşırdın, Kazutora?"
"Bilmiyorum." diye yanıtladı Kazutora. Mikey yüzünden donakalmıştı. "O-on yıldır seni görmüyorum. Bilmiyorum, şu an bir garip oldum." Dudağı büküldü. "Seni özlemediğimi söyleyemem." Sahiden, bir kelime dahi olsa on yıl Mikey'nin ona yazmasını beklemişti.
"İşler... Yani... Öyle..." Mikey biraz kem küm ettikten sonra toparladı. "Diğerleriyle görüşüyor musun bilmiyorum. Görüşüyorsan, sana boka battığımızı söylemişlerdir. Ya da en azından Sanzu ya da Rindou'yla karşılaşmış olmalısın. Dışarısı bayağı karıştı."
"Sanzu ile aynı hücredeydim." diye itiraf etti Kazutora. "Rindou ile de. Daha sonra Rindou kendini Sanzu'ya öldürttü ve Sanzu da idam edildi. Bir şeylerden bahsettiler. Sanzu demişken, eğer karşılaşırsak sana seni sevdiğini söylememi istedi."
"Çok sadıktı." Mikey elini motorunun üzerinde gezdirdi. "Onu kaybettiğim için üzgünüm ama artık şaşırmıyorum. Sevdiğim herkes tek tek beni terk ediyor." Feri gitmiş gözlerini Kazutora'ya dikti. "Geliyor musun?"
"Şey-" dedi Kazutora stresle boynunu kaşırken. "Motor sürelim, olur ama önce Chifuyu'ya haber vermem lazım. Biraz gecikeciğimi söyleyeyim de aklı bende kalmasın."
Mikey sakince onu bekledi. Bu sırada Kazutora telefonunu çıkardı, konumunu açtı, Chifuyu'yla Pah-chin'e Mikey ile karşılaştığını bildirdi ve ikisiyle de anlık konum bilgisini paylaştı. Mikey ona bir şey yapmadan yardıma gelmelerini istedi.
"Gidelim." diyen Kazutora, Mikey'ye yaklaştı, motoruna atladı. Birlikte Minato'da biraz turladıktan sonra Mikey, Kazutora'yı bir gökdelene getirdi ve içeri davet etti. Kazutora buram buram tuzak kokusu alsa da içeri girdi.
"Burası Kanto Manji Çetesi'nin karargahıydı." diye başladı Mikey içeri girdikleri esnada. Asansöre binip yukarı çıktılar. Ölü insanların fotoğraflarının olduğu bir koridora girdiler. "İlk Ran'ı kaybettik sonra da Rindou'nun aklını. Akabinde Shion düştü. İçeride Rindou acısına son verdi, Sanzu da. Ben kaybettim."
"Kavgayı duydum." Kazutora, Mikey'nin arkasından bir ofise girdi. "Sanzu bana senin ve Takemichi'nin ortadan kaybolduğunuzu söyledi. Bunca zamandır neredeydin ve Sanzu'ya neden ulaşmadın? Sana fazlasıyla değer veriyordu. Takemichi nerede? Seninle mi?"
"Onu öldürdüm." Mikey bunu soğukkanlılıkla söyledi. "Herkes benden şüphelenirken ortalıkta dolanacak halim yoktu ya. Arbede arasında Takemichi'yi aldım, buraya getirdim ve onu öldürdüm." Çekmeceden çıkardığı tabancayı Kazutora'ya doğrulttu. "Senin sıran şimdi!"
"Mi-Mikey!" Kazutora o kadar gerildi ki o korkuyla ne yapacağını bilemeden ellerini havaya kaldırdı. "Mikey, hayır!.. Lütfen!.. Ge-gerçekten sana yaptıklarım için çok üzgünüm ama- ama- lütfen dur! Eskisi gibi olabiliriz. Bizden geriye hiçbir şey kalmadı ama küllerimizden doğabiliriz."
"Peki ya Baji, Draken, Mitsuya, ağabeylerim, Emma, Sanzu, Ran, Rindou, Shion, Takemichi ve Koko... Onlar da küllerinden doğacaklar mı?" Mikey ağlamaya başladı. "Anlasana! İkimiz için de her şey bitti! Sevdiklerimizi kaybettik. Hayatın ne anlamı kaldı?"
Kazutora aniden yana atılarak ilk mermiden kurtuldu. Akabinde Mikey'nin üzerine atıldı, tüm ağırlığını beline vererek onu devirdi. Yerde bir süre boğuştular ve Kazutora, Mikey'nin eskisi kadar güçlü olmadığını fark ederek cesaretlendi.
Bunu yaparken içi acısa da Mikey'ye uyarıcı bir yumruk atıp bağırdı. "Yaptıklarım için üzgün olduğumu söylüyorum! Hala laf anlamaz, kalın kafalı, kendi bildiğini okuyan, sinir bozucu herifin tekisin!.. Hiç değişmemişsin." Alnını Mikey'nin göğsüne yaslayarak salya sümük ağladı.
"Kazutora," Mikey parmaklarını Kazutora'nın uzun, siyah saçları arasına dolarken iç geçirdi. "sevdiğim insanlar ya bu dünyadan çekip gitti ya da arkamdan bıçakladı. Sence bundan sonra ne yapabilirim?"
Tekrar silah sesi duyan Kazutora bir anlığına ağlamaya ara vererek başını kaldırdı. Kendi üzerinde hiçbir şey yoktu ama Mikey'nin gözleri kapalıydı, başından akan kan saçını ve halıyı kırmızıya boyuyordu. Mikey kendi kafasına sıkmıştı.
Gözleri yerinden çıkacakmış gibi açılan Kazutora elleri titrerken Mikey'nin göğsüne vurdu. "Mi-Mikey! Mikey! Hayır, hayır, hayır! MIKEY!" Avazı çıktığı kadar bağırdı.
Mikey kendi canına kıydıktan yirmi dakika sonra Chifuyu ile Pah-chin binaya ulaştılar ancak polis onlardan önce gelmişti. Kazutora'nın elleri kelepçeli bir halde polis arabasına bindirildiğini gördüler. Kazutora onlara baktı, sızlandı. "Ben hiçbir şey yapmadım."
Her fırsatta suçsuz olduğunu dile getiren Kazutora, ifadesini elinden geldiğince düzgün vermeye çalıştı ama olayın şoku sebebiyle kafası karışıyordu, zaman zaman Mikey ile konuştuklarını unutuyordu.
O kendini aklamakta zorlanırken iyi bir gelişme yaşandı. Gökdelende arama yapan polis ekipleri bodrum kattaki dondurucuda Hajime Kokonoi ve Takemichi Hanagaki adında iki kişinin cesetlerini bulduğunu bildirdi. Ardından kamera kayıtları da ortaya çıktı ve Kazutora aklandı.
Mikey, Takemichi ve Koko mezara girerken, Kazutora da tekrardan özgürlüğüne kavuştu. Takemichi'nin geç kalınmış cenazesi esnasında Chifuyu'nun yanında durdu ve ona destek oldu. Arkadaşları giderek azalıyordu.
Arkadaşını yıllardır göremeyen Chifuyu şimdi hüngür hüngür ağlıyordu. Kayıp olduğunu bilmek umut demekti ama artık Takemichi'nin sonunun geldiğini öğrendiği için morali bozuktu.
"Sanırım tüm sorunlarımızın sonu." dedi Chifuyu, Takemichi'nin cenazesinden üç gün sonra Kazutora ile Mikey'nin mezarına giderek. "Hem sevdiklerimizi hem de en büyük sorunumuzu toprağa gömdük. Bundan sonra neler olacak hiç bilmiyorum."
Kazutora hala istemsizce Mikey için gözyaşı döküyordu. "Önümüze bakacağız. Yansak da küllerimizden doğabiliriz. Can çıkmadan umut kesilmez... Bu arada, Mikey'nin cenazesine kim sahip çıktı? Kimsesi olmadığı için kimsesizler mezarlığına defnedileceği söyleniyordu."
"Akashiler." diye yanıtladı Chifuyu. "Takeomi ile Senju, sen nezaretteyken Mikey'nin cenazesini düzenlediler. Mikey'ye bayıldıklarından değil, hem Sanzu için hem de Shinichiro-kun için Mikey'yi bırakmadılar."
"Anlıyorum," Kazutora itirafta bulundu. "dışarıda olsaydım ben de sahip çıkardım. Onun bu hale gelmesinde kendimi sorumlu görüyorum. Onun için son kez bir şey yapmak isterdim." Avuç içlerini birleştirdi. "Tüm kayıplarımız için dua ediyorum. Düşmanlarım için bile."
Chifuyu ona bakarak dudak büktü. "Olgun bir davranış. Çoğu kişi senin yaptığını yapamaz." İstemsizce güldü. "İyice Budist rahipler gibi oldun... Sakın saçını kazıtıp kendini tapınağa kilitleme. Dükkanda sana ihtiyacım var."
"Hiç olur mu!" Kazutora nazikçe gülümsedi. "Birlikte emekli olacağız, Chifuyu."
-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Days Are Numbered 卍 Kazutora Hanemiya
FanfictionPolisler etrafını çevrelediğinde, Kazutora sorun çıkarmak istemediğini ima edercesine ellerini kaldırdı ve sakince teslim oldu. Gözleri donuk bakarken ilk kez itiraf etti. "Onu ben öldürdüm... İsmi Keisuke Baji." BAŞLANGIÇ TARİHİ: 02.12.2021 FİNAL T...