Selamlar canlar! Umarım bölümü beğenirsiniz...
Kitaplarımda reklam yapmak yasaktır!
Bakışlarımı çevrede gezdirirken tozlu raflara göz atıyordum.Hala okuldan çıkmamıştık. Jessica ile o müzik odasından çıktıktan sonra diğerlerini bulmuş ve uzun süredir 'bakımda' olan okulun kütüphanesinin bir kısmını geziyorduk. Kütüphanenin bir kısmı öğrencilere açık olsa da küçük bir kısmına giriş yasaktı.
Kitapların üzerlerindeki tozdan ne kadar uzun zamandır buraya gelinmediği anlaşılıyordu. Örümcek ağları artık kitaplarla bir bütün olmuş gibiydi. Jessica yanımda yürüyor, Derek hemen arkamızdan geliyordu. Colin ve Alfred ise her zamanki gibi hafif tartışarak önden gidiyorlardı.
Ron kütüphane masalarının birinde uyuyordu. Onu rahatsız etmek istemiyordum. Zaten bir şey olacağını da sanmıyorum. Alt tarafı kurtlar işte. En fazla ne olabilir ki.
Jessica'nın durması ile bende durdum ve ona baktım. Bir kitaba bakıyordu ama çevresi örümcek ağı kaplıydı. Almaya çekiniyor gibiydi. Örümceklerden mi korkuyordu. Umursamadan ileri doğru bir adım atmıştım ki Jessica'nın koluma dokunması ile anlık olarak zaman algımı yitirdim.
Aniden bulanıklaşan etraf ile gözlerimi açıp kapadım. Gözlerimin önüne gelen sahneler kafamı karıştırmıştı.
Jess kitaba dokundu, ve o an örümcek ağları arasından çıkan siyah bir örümcek onun elini ısırdı. Kulağıma dolan endişe dolu sesler Colin ve Alfred'e aitti. Aniden yere düşen Jessica ile bir adım geriledim.
"Hey Jess!"
"O iyi mi! Ne oldu?"
Derin bir nefes alarak gerçekliğe döndüm. Sanki bir film şeride gibi geçmişti her şey gözlerimin önünden. Hızla kolumu çektim ve dehşet ile baktım Jessica'ya. Mahçup bir şekilde gülümsedi
"Özür dilerim. Temas sevmediğini unutuyorum bazen. Şu kitabı alayım öyle devam edelim"
O kitabı almak için elini uzattığı sırada sanki zaman yavaşlamıştı. O kitaba dokunmasını engellemeliydim. Ama nasıl?
Uzandım ve Jessica'nın kolunu sağ elim ile tutarak onu durdurdum. Jessica'ya dokunan elimde oluşan karıncalanmayı görmezden gelmeye çalışarak kolumu indirdim ve Jessica'nın kolunu bıraktım.
"Örümcek ağları var. Dikkat et"
Titreyen sağ elimi arkama saklayarak örümcek ağına doğru üfledim. Titreşimi hisseden örümcek hızla ortaya çıkarken Jessica şaşkınca baktı bana.
"Şey... Teşekkürler. Ama sen iyi misin?"
Başımı hafifçe sağa eğdim ve ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Kötü mü görünüyorum? Yada gözlerim falan mı parlıyor? Yoksa elimin olağan dışı titrediğini mi fark etti?
"Nasıl yani?"
Jessica kaşlarını hafifçe çattı
"Teması sevmediğin halde bana dokundun. Eminim bu seni çok rahatsız etmiştir. Gidip su alalım mı?"
Başımı iki yana salladım hafifçe. Beni başıyla onayladı ve epey ilerideki Colin ve Alfred'in yanına koştu. Derin bir nefes bıraktım ve sağ elimi serbest bıraktım. Sağ elim durmadan titrerken sakinleşmek adına gözlerimi kapadım.
Çenemde hissettiğim bir el başımı yukarı kaldırdı, eş zamanlı olarak gözlerimi yavaşça açtım. Neden bilmiyorum ama diğerlerinin aksine, Derek'in dokunuşlarının yan etkisi olmuyordu. Sadece tuhaf bir heyecanlanma kaplıyordu içimi. Çenemi bıraktı ve sol eliyle titreyen sağ elimi kavradı. Elimi dudaklarına doğru götürüp ufak bir öpücük kondurdu
"Sakin ol"
Elime değen dudakları ile zihnim başka bir evrene gitmişçesine bulanıklaştı. Doğru düşünemiyor ve ne diyeceğimi dahi bilmiyordum. Dudaklarının tenime değmesi öyle huzur verici ve etkileyici ki zihnimi toparlayamıyorum.
Sanki birileri zihnimi çorba karıştırır gibi karıştırıyor gibiydi. Gözlerine çıkardığım bakışlarım daha çok karmaşaya sebep oldu. Hafif kırmızılaşmaya başlayan gözleri ne kadar kafamı karıştırsa da ilginç bir şekilde öyle büyüleyici geliyordu ki, saatlerce bakma isteği uyandırıyordu.
Onun gözlerinde gördüğüm acılara bıraktım kendimi. O acıları görmek istiyorum. Ne sakladığını bilmek istiyorum Derek. Elim istemsiz onun yüzüne gitti. Sol avuç içim tam onun sağ yanağına değecek iken duyduğum ani bir ses ile gerçekliğe döndüm.
Bu Ron'un çığlık sesiydi. Hızla kafamı sağa sola salladım ve Derek'ten uzaklaştım. Hangi ara bu kadar dibime girmişti? Üstelik nasıl dokunuşlarından kaçmamış, üstüne üstlük onu dokunmak üzereydim?? Hızla Ron'un sesinin geldiği yere gittim. Ron ise kızgın gözlerle masanın üzerinde bana bakıyordu.
"Hey. İyi misin? Bir şey mi oldu? Neden bağırdın?"
Sessizce söylediğim şeyler ile bunları dıştan söylediğimi fark etmem uzun sürmedi. İstemsizce gözlerimi anlık kapattım ve kendime kızdım.
'İstersen insanlara telepatik yollarla iletişime geçtiğimizi de söyle Nova! Kendine gel ve o Derek'ten uzak dur.'
Kaşlarımı hafifçe çatarak baktım Ron'a. Derek'ten uzak dur da ne demek? Yani tamam gerçeklik algımı kör ediyor pislik ama tam olarak neyi kast ediyordu?
'Anlamıyorsun değil mi? Bak Nova ondan uzak dur. Arkadaş edinmen güzel bir şey ama onda çözemediğim bir şey var'
Ron haklıydı. Derek'te çözemediğim bir acı var. Ve o acının kaynağını çok merak ediyorum. Gözlerinde gördüğüm şey normal bir acı değildi. Yıllardır süre gelen hiç bitmeyecek olan bir acıydı. Ve belli ki bunu gizliyordu, ama neden?
Jessica veya diğerleri biliyor mudur? Colin yada Alfred anlatmayabilir ama Jessica ile daha yakın olursam belki de anlatabilir. Sanırım bundan sonraki bir kaç gün tek aklımı kurcalayan şey Derek olacak. Tanrım... Bu adamda takılı kalmama neden olan şey de ne?
Eğer hatam olduysa uyarırsanız sevinirim. Sonraki bölümde veya bir sonraki kitabımda görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Islık -Ara Verildi-
FantasyNova yanlış insanlara güvenmenin acısını çekerken, her bir yanlışta doğruya daha çok yaklaştığının farkında değildi. O bir zamanlar herkesin hor gördüğü, kargalarla konuşan tuhaf kızdı. Şimdi ise krallıklar arasındaki barışı sağlayacak ve dünyalar a...