9. BÖLÜM

493 13 2
                                    


Merhaba!!

Nasılsınız?

İyi okumalar 🖤🌝





Duyduğum kelimeler bir bir kafamın içinde yankılandı.
"Bunların hepsi senin oyunun mu?"
O kadar yaşanandan sonra bunu nasıl düşünebilirdi?

"Ne diyorsun sen Kaan?!" dedim. Öfkeyle çıkan sesimi saklamıyordum, öfkeliydim ve bunu bilmesini istiyordum. Böyle bir ima bana bile ağır gelmişti.
Bunları yapmam için nasıl bir gerekçe bulmuştu kendi kafasında?
Ben kendi kendimi neden vurdurayım ki?! Şizofren miyim ulan ben?! Ayrıca kendimi de vurmazdım eğer kendimi vurmuş olsaydım silah orada kalırdı.

"Bunların hepsi senin oyunun mu Rüzgâr?!" Az önce sakin çıkan sesi bir anda bağırmaya dönüştü ve oturduğu yerden hızla kalktı. Hızın şiddetinden dolayı oturduğu sandalye arkaya devrilmişti.
"Saçmalıyorsun. Ben neden böyle bir şey yapayım?"

Kaan yanıma geldi ve "Bilmiyorum orasını sen söyleyeceksin!"

Kafamı delirmiş gibi iki yana salladım. Öfkemden dolayı göğüs kafesim hızlı hızlı inip kalkmaya başlamıştı.
Bunu bana nasıl söyleyebilir aklım almıyor. O kadar şey yaşadıktan sonra bana nasıl bu konuda güvenmezdi?! Üstelik benim bunları yapacak kadar kafayı yemiş olmadığımı biliyor. Ya da ben öyle sanıyormuşum.

"Sen gerçekten buna inandın..." kafamı hâlâ iki yana sallıyordum. Gözlerim benden habersiz dolmuştu ama yaş akmıyordu. Ağlamamalıydım, şu an olmaz.

Duruşumu dikleştirdim. "Mantıklı bir açıklaman var mı Kaan?" dedim ve dolu olan gözlerimi kapatıp yaşları sildim.

"Bende kaldığın gün rozetim kaybolmuştu..." diyerek açıklamaya başladı. Ama kendimi tutamayarak sözünü böldüm. "Ve sen de o lanet olası kafanın içinde düşünüp düşünüp beni suçladın öyle mi?" dedim bağırarak ve Kaan'ın üzerine yürüdüm.
Geriye çekilmedi.
"Dinle bir!" diye bağırdı bana.

Kollarımı göğsümde birleştirdim. Her ne kadar yalan olduğunu bilsem de yapacağı açıklamayı merak ediyordum. Ona bunu düşündürten şey ne olmuştu?

"Sen de yanımıza dosyaları almak için geldin. Ya aslında böyle bir olay yaşanmadıysa ve sen sadece dosyaları daha rahat bulmak için böyle bir şey yaptıysan?"
Buna gerçekten inanıyordu... Benim kendimi vurdurtabilecek kadar manyak olduğuma inanıyordu. Manyak olabilirim ama kendimi bile isteye sadece dosyaları bulmak için vurdurtmazdım. Bunu yapmak için akıl hastası olmam gerekiyor.

"Sen gerçekten aptalsın! Kendimi neden böyle bir şey için vurdurtayım ki?"
Öfkeden yüzüm kızarmıştı. Bugün ben, bana hiçbir zaman güvenmeyeceğini anladım. Kaan Ateş hiçbir zaman Rüzgâr Çamlı'ya güvenmeyecekti. Ama önemli değildi çünkü Rüzgâr Çamlı da bundan sonra Kaan Ateş'e güvenmeyecekti. Güven bir kere kırıldığında onarılması çok zor oluyor. Zaten Kaan'ın zorunda olduğu için beni gördüğünü biliyorum yani beni istemediği çok belli. Ayrıca ben kimim ki onun gözünde? Neden bana güvensin?
"İşim gereği olaylara çok yönlü bakmam gerekiyor." dedi. İşini alıp bir taraflarına sokacağım şimdi senin!

"Sen gerçekten ciddisin ve beni inceleyeceksin yani?"  Yine bağırmıştım. Beni bu kadar öfkelendiren şey neye inanıp inanmadığı değildi bunu benim yapmayacağımı bilecek kadar bile beni tanıyamadığı içindi.

"Bilmiyorum..."

"Kaan, bunu yapmam. Bu kadar ileri gitmem eğer benim dosyama iyice bakmış olsaydın bunu bilirdin." Gözüme bakan gözleri yeri buldu. Artık yere odaklıydı.

Daha fazla o odada kalsaydım o odayı darma dağın edecektim. Bu yüzden hızlı adımlarla kapıyı açtım ve çıktıktan sonra hızlıca kapattım. Kapının kapanan tok sesi karakolda yankılanırken ben kendimi karakolun bahçesine attım.
Temiz hava almak istiyordum.
Hemen girişte duran bir banka geçip oturdum.

3. mahalleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin