Bazı insanları gerçekten tanıdığınızı düşünürsünüz. Hatta emin olursunuz. Size göre o kişi öyledir ve değişmeyecekmiş gibi gelir. Ancak siz fark etmeseniz bile en çok değişenler yine onlardır. Bir bitki gibi tohumları değişmese de kendileri dallanıp budaklanıp ağaç olurlar.Karşımdaki tanıdık yüze birkaç dakika bakakaldım.
"Ilgın?" Sadece bu kelime çıkabilmişti dudaklarımdan dışarı. Söylemek istediklerimi söyleyemiyordum, dudaklarım mühürlenmişti sanki."Patates biraz ucuz kaçtı sanki." dedi Kudrette Ilgın'a bakarken. Odada şaşıran iki kişi vardı ve bunlarda ben ve Kudrettik. Bu da diğerlerinin olanlardan haberi var demek oluyordu.
"Mal bu ancak patates edersin. Doğrusu sen bir patates olmak için bile fazla ucuzsun."
Ilgın yanımıza rahat bir şekilde elindeki silahı Kudret'e doğrulttu. Fakat beklediğim gibi hemen ateşlemedi. Aksine etraftaki adamlara döndü.
"Bebeklerim şöyle bir sorun var ki, ben siz içeride mafyacılık oynarken bir arkadaşımın hazırladığı bomba türünü odanın kapısına yerleştirdim. Bomba silah sesi sensörlü ve herhangi birininiz ateş ederseniz oda havaya uçacak. Biz de dahil hepimiz öleceğiz. Bu yüzden ne siz manyaklık edin ne biz. Kapıyı açıp dışarı çıkabilirsiniz."
Odadaki en az 20 adama "bebeklerim" diye seslenmesinin yanı sıra adamların hepsinin sorgulayarak Kudret'e dönmesine sebep olmuştu.
Kudret kaşlarını kaldırdı olumsuz anlamda. "Blöf yapıyor." dedi Ilgın'a bakarak.Ilgın ise dudaklarını büzdü ve "O zaman deneyip öğrenelim." dedi. Manyak mı bu kız? Hepimiz öleceğiz burada!
Herkes susmuş seyrediyordu.
"İndirmeyin sakın silahlarınızı!" dedi Kudret.
"Tabii tabii indirmeyin. O zaman zebanilere selamımı iletiverin. Arkadaş olduk onlarla sürekli selam gönderiyorum bebeklerim benim."
Ilgın'ın söylediği cümleyle aklıma Zifri'yle beraber ilk sorguladığımız adam geldi. Zifri de adamı öldürmeden önce aynı buna benzer bir cümle kullanmıştı.
"O zaman zebanilere selamımızı iletiver."
Saçmalıyorsun Rüzgâr.
Bu sadece bir tesadüf.
Saçmalıyorsun."İndirin." dedi Kudret adamlara. Hepsi belli etmemeye çalışsa da rahatlamış görünüyorlardı.
"Çıkmamız pes ettiğimiz anlamına gelmiyor. Benden ne istediğinizi öğreneceğim yakında."
Beyaz kapıyı açarak tek tek dışarı çıktılar. Onlardan sonra Ilgın da kapının dışına çıktı ve birkaç dakika sonra elinde bombayla içeri geri girdi.
"Ee özlediniz mi beni?" Ellerini iki yana açtığında gözlerimi devirdim. Neyden bahsediyordu şu an?
Bana söylediği yalanlardan mı?
"Hoş geldin bugün geleceğini bilmiyorduk." dedi Zifri, Ilgın'a sarılarak.
"Hoş buldum. Aslında gelmeyecektim ama bir şekilde içime doğmuş elinize yüzünüze bulaştıracağınız."
Ayrıldıklarında Çağrı ve Kaan yanına gitti.
"Hoş geldin Ilgın." dedi Kaan ama sarılmadılar sadece baş selamı verdiler.
"Ilgın bebeğim hoş geldin tekrar aramıza." Çağrı da sadece baş selamı verdi.
Kuzey ve ben ise hiçbir şey diyememiştik. Ben ne diyeceğimi bilmiyordum ve sanırım Kuzey hiç tanımadığı için susuyordu.Kaan'ın Ilgın'ı tanımasına rağmen bana yalan söylemesi de garipti aslında.
"Rüzgâr bebeğim." Diyerek yanıma yürümeye başladığında elimi kaldırarak durdurdum onu.
"Ne bu Ilgın?" Etrafı gösterdim.
"Sen bana neden yalan söyledin?"
Tam cevap vereceği sırada sözünü kestim.
"Benimle oynadın bunca zaman. Tanışmamız da tesadüf değildi dimi? Anlam veremiyorum. Bir oyun oynanıyor, piyonlar var ama ben onlardan biri değilim. Eğer oyuna bir şekilde dahil olduysam artık bende piyonum demektir ama siz bana hiçbir şeyi anlatmıyorsunuz. Sadece bilmediğim bir oyunu bilmediğim kurallarına göre mükemmel oynamamı bekliyorsunuz. Her şeyi anlat Ilgın! Her şeyi bilmek istiyorum!"
Ilgın yanıma geldiğinde gözlerime baktı. "Her şeyi açıklayacağım söz veriyorum. Önce gidelim buradan."
Yanından geçtim ve beyaz kapıdan çıktım. Kaanla beraber gelmiştik, anahtarlar ondaydı. Birkaç saniye sonra yanıma geldiğinde beraber arabaya bindik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3. mahalle
Tienerfictie"Beni bırakıp gittiğin gün öldüm ben. Sen beni bıraktın ama kalbimi kendine aldın. Kalbim seninle beraber uzaklaştı benden ve o gün son kez aldım nefes, o gün son kez yaşadım, o gün son kez hissettim. Ama en acısı da ne oldu biliyor musun? O gün son...