22. BÖLÜM

249 8 0
                                    

Selamm!!

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın🤩



Davetin olduğu yere geldiğimizde Kaan ve ben uzun masaların birine geçtik. Masalarda bir bardağın içinde salatalık ve havuç duruyordu. Kulaklarımızda yine kulaklık vardı ve saçlarımı bu yüzden kulağımın arkasına atmıyordum.

"Zifri, neredesin?" dedi Kaan sanki bana dermiş gibi. "Şimdi giriyorum." dedi Zifri. Ardından davet salonunun kapıları açıldı ve Zifri içeriye girdi. Kuzey ve Çağrı aynı noktalardaki görevlilerdi. İkisi de ellerini önlerinde birleştirmiş, dik bir şekilde karşıya bakıyorlardı.

Yanımıza bir çift geldiğinde kafamı Kaan'dan çevirerek çifte baktım. Kadın güzel bir kırmızı elbise giyinmişti ve dudaklarını da aynı renk kırmızıyla süslemişti. Erkek olan ise normal bir takım elbise giyinmişti. Otuzlu yaşlarında duran çift bize gülümseyerek bakarken ben de onlara gülümsedim.

"Dilara Ar." dedi kadın elini bana uzatarak. "Beyza Taş." dedim ben de aynı ses tonu ve mimikle. Ardından kadın elini Kaan'a uzattı. "Bora Taş." dedi Kaan da. "İlker Ar." adam da bana elini uzattığında elini sıktım gülümseyerek "Beyza Taş." "Bora Taş."

"Ne kadar güzel bir davet değil mi?" dedi kadın etrafta dolaşan bir garsonun tuttuğu tepsiden bir adet şampanya alırken. "Kudret Bey çok güzel organizasyonlar yapıyor zaten hep." gülümsedim ve kafamı eğip onaylar gibi yaptım. Onayladığım falan yoktu, adamın yaptığı her davet boktan farksız. "Haklısın hayatım, Kudret Bey çok da iyi adamdır." bunlar yanımıza Kudret'i övmek için falan mı geldiler? Kusmamak için zor tuttum kendimi. "Öyledir öyledir." dedim. "Kudret nasıl iyilikler yapmıştı size?" dedi Kaan adama ciddi bir şekilde bakarken. "Kudret çok iyilik yaptı say say bitmez." adam cümlesini bitirdikten sonra Dilara etrafa bir bakış attı ve hafifçe öne eğilerek "Beni o tedavi etti. Hakkı ödenemez." dedi. Tedavi etti derken? Bu adam doktor değildi ki? Sağlıktan da tek anladığı ölümcül yerler falandır diye düşünüyordum.

"Nasıl yardım etti?" dedim kaşlarımı çatarak. "Ben kanserdim. Kudret Bey hastalığımı öğrenip bir ilaç geliştirdi. Kimyager gibi bir şey adam." kimyager? Kudret?

"Benden duymadınız." diyerek tekrar dikleştirdi vücudunu. Ardından yavaş ritimle çalmaya başlayan şarkı eşliğinde İlker elini Dilara'nın beline yerleştirdi ve Dilara elindeki şampanyadan bir yudum daha alıp masaya bıraktığında yanımızdan ayrılıp dans pistine geçtiler.

"Kimyager mi Kudret?" dedim uzaklaştıklarında Kaan'a. "Bir bakıma. Kimsenin bilmediği öyle işleri var. Bazen ölümle sonuçlanıyor."

"Arkadaşlar yanımdaki iguana kertenkelesini alabilecek var mı?" Zifri'ye çevirdim bakışlarımı. Yanında durup heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu bir adam. "Yeni kişilerle tanışıyorsun işte fena mı?" dedi Çağrı da. Ancak Zifri adam ona baktığından cevap verememişti.
Adam Zifri'ye birazcık daha yakınlaşıp ileride bir yeri işaret ettiğinde Zifri adamın sırtına vurdu ve "Sen git bir bak ben orada mıyım? Kaybettim bulamıyorum bir türlü." Adam kafasını salladı ve hafifçe eğdikten sonra Zifri'nin yanından uzaklaştı.
"Çok şükür."

Kaan bana dönüp bir elini uzattığında anlamadım. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda kulağıma doğru eğildi, "Bu dansı bana lütfeder misiniz?" Elimi elinin üstüne bıraktım ve "Ederim." dedim.
Ardından beraber dans pistine geçtik. Bir elini belime koymuş diğer elini de benim elimle birleştirmişti. Benim de boştaki elim onun omzundaydı.
"Karıcım yine çok şık olmuşsun." dedi dans ederken. Gülümsedim. "Sen de çok yakışıklı olmuşsun." O da gülümsemişti.
Bazen diğer insanlara kendinizi olmadığınız biri gibi tanıtmak sizi kendinize daha çok yakınlaştırır.
Mesela gerçek ben böyle bir iltifata aldırış etmez kahkaha atardım. Ancak Beyza Taş iltifata iltifatla karşılık verir.
"Bu kelime de kulağıma hoş gelmeye başladı," kulağıma doğru yaklaştı ve kısık bir sesle "Evlensek mi acaba?" dedi.
Kalbim iki saniyeliğine durmuş gibi olsada kendimi toparlayıp ben de onun kulağına uzandım. "Evlenmeyelim biz. Yani en azından şimdilik." dedim.
Onu oyaladığımı düşünebilirdi ancak böyle bir durum yoktu ortada. Sadece birbirimizi yeni yeni tanımaya başlarken bir anda evlenmek çok saçma ve aptalca bir karar olur.
"Dalga geçiyordum." dedi gülerek.
Komik mi? Böyle dalga geçme mi olur hem?
"Komik şakaymış bir daha olmasın." dedim.
Tam ağzını açmıştı ki bir anda yanımızdan bir ses "Eş değişimi!" diye bağırdı ve Kaan gözlerimin önünden yok oldu.
Ben başka bir adamın onun yerini alacağını düşünürken birden karşımdaki kadınla kalakaldım. "Dilara Hanım?" diyebildim.
"Beyza Hanım, kusura bakmayın birden olunca böyle denk geldi."
"Ne kusuru? Önemli değil."
Dilara Hanımla dans etmeye başladığımızda yanlışlıkla ayağıma bastı ve ayağım resmen ayağının altında ezildi. Ayakları büyük falan değildi ancak giyindiği topukluların sivri ucu ayağıma girdiğinde derimde oluşan deliği hissetmiştim.
"Ah canım! Özür dilerim iyi misin?"
"İyiyim." dedim gülümseyerek. Ne olursa olsun gülümsemem lazımdı. Çünkü Beyza'nın böyle bir mizacı vardı.
Dilara Hanımda gülümsedi.
"Kudret Bey hâlâ ortalıkta yok. Nerede acaba?"
Nerede olacak arka depoda birilerini kesip biçiyordur.
"Bilmiyorum."
"Kocanızla epey mutlu görünüyorsunuz. Biz ilk evlendiğimizde nerede yaşayacağımız hakkında bile tartışmıştık. O hep Fransa'ya gidelim derdi, bense kendi ülkemi sevdiğimi söylerdim." Aklıma ilk görevde Kaanla yaptığımız konuşma geldi. Biz de bu duruma hazırlıklı olarak birkaç şey düşünmüştük.
"Ah! O bizde de oldu tabii. Ben Roma'yı çok istedim fakat Bora hep İspanya'ya gidelim dedi. Birkaç seneye de taşınıyoruz zaten. Birkaç yıl İspanyada yaşayıp Roma'ya gideceğiz."
Bu kadar param olsaydı keşke. O zaman kendi ülkemde kalıp harcardım paraları.
"Ne kadar hoş!" dedi Dilara.
Ardından müzik bittiğinde birbirimizden ayrılıp kokteyl masamıza geri döndük.

3. mahalleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin