Selamm!!
Arda'yla birbirimize döndük. "Saklan!" Arda omzumdan tutup iteklemeye başladı. Masanın altına girmiştik. Aynen görünmeziz şu an (!) Kapı açıldı. Arda elindeki günlüğü de yanımıza almıştı. "Efendim yemekhanede bir sorun oluştu sizi çağırdılar ama burada olmadığınızı söyledim." 30, Kudret'in arkasından içeri girmişti. "Ne sorunu çıkmış?" "Teknik bir sorun herhalde bana söylemediler." Kudret masanın önüne geldi. Buradan sadece ayaklarını görebiliyorduk. Masanın üstüne bir şey bıraktı. "Gidelim bir bakalım." kapıya doğru ilerlemeye başladı. 30'da onu takip etmeye başlamıştı. Kapıyı kapatıp dışarı çıktıklarında masanın altından çıktık. "Sıçıyorduk." Arda elindeki günlüğü çekmeceyi açıp geri bıraktı ve kilitledi. "Ne yapacağız?" Kudret her an geri gelebilirdi. Bu yüzden buradan çıkmak en mantıklısıydı ama o kitabı açmam gerekiyordu. "Gideriz şimdi." dedim ve kitaplığa ilerleyip kitabı aldım. "Bu ne şimdi?" dedi Arda. Sanırım sadece okuyordu bu kitabı. Fazla dizi izliyorsun Rüzgar! "Bir dakika bir dakika." Arda kitabı aldığım yere gitti. "Bu ne?" birkaç kitabı da alıp içeriye daha rahat baktı. ben de yanına gittim. Kitaplığın arkasını kitaplarla kapatmışlardı. Akıllıca. "Yardım et." Arda'yla beraber kitaplığı ittirdik. Ve gördüğümüz gibi bir tünel duruyordu karşımızda. Arda içeriye girmeye yeltenmişti ki tişörtünden yakaladım. "Zamanımız yok, çıkmamız gerekiyor!" Arda dediklerimi umursamadan elimden kurtuldu ve tünele girdi. Ben de onun peşinden girmiştim yalnız bırakmamak için. Emekleyerek ilerliyorduk dar ve küçük alanda. Biz hareket ettikçe sensörlü lambalar yolumuza ışık oluyordu.
"Nereye gittiğiniz bilmiyoruz Arda, çıkalım şuradan." dedim ama dinlemiyordu beni. Biraz daha ilerledikten sonra karşımızdaki yol ayrılıyordu. "Ne yapacağız?" dedim. "Önce sola gidelim. Muhtemelen iki tarafta aynı yere çıkıyordur insanları vazgeçirmek için yapılmış bir tuzak." Arda sola doğru emeklediğinde ben de peşinden emekledim. Bir kapı vardı. "İçeride birisi olabilir." dedim. "Bilmiyorum, deneyelim." kapıyı açtığında yukarıda olduğumuzu fark ettik. Bir odaya açılmıştı kapı. Arda aşağı atlayarak odaya girdi. Kenara oturdum ve kendimi öne ittim. "Boşmuş!" boş bir odaya açılmıştı kapı. Sarı bir ampul tavandan aşağı sarkıyordu. Odadaki tek eşya oydu. Duvarlar koyu kahve tonundaydı. "Biraz geri çekil." dedi Arda ve tavandaki ampulü tutup aşağı çekti. Nasıl bu kadar bilgili bu çocuk? Ampulü çektiği gibi karşıdaki duvar yerinden oynayıp yana kaymıştı.
Ve günışığı... Çıkış yolunu bulmuştuk! Güneş tenimize değerken ikimizde gülüyorduk. İnanılmaz bir şeydi bu! "Bulduk!" dedi Arda bana bakarak. "Başardık!" dedim ben de. "Kontrol etmeli miyiz?" Arda kafasını salladı ve koşarak dışarı çıktık. Ağaçlarla çevriliydik. Orman gibi bir yerdi burası. Biz etrafa bakınırken karşıdan gelen 6 siluet fark ettim. Yakalanmış olamazdık değil mi bu kadar olaydan sonra? "Saklan!" Arda kolumdan yakalayıp bir ağacın arkasına çekti beni. Siluetler daha da yakınlaşmaya başladığında Arda'ya sarıldım ve gözlerimi sıkıca kapattım. Arda saçlarımı okşamaya başladığında bir anlık durumu garipsedim ve kafamı geri çektim. Tam nerede olduklarına bakacaktım ki birden karşımda duran tanıdık yüzle vücudum titredi. Kaan. "Rügzar." dedi yumuşak bir sesle ve yanımdaki Arda'ya baktı. Arda'dan biraz ayrıldım. Buradalardı! Beni aramışlardı ama bunu onlardan istememiştim ben. İstediğim en azından Kaan'ın hayatımdan defolup gitmesiydi. "Rüzgar, çok şükür." Ilgın ve Zifri koşarak yanıma geldiler ve sarıldık. Onlara sarıldığımda gözümden bir damla yaş aktı ve ayaklarımın altında duran toprağa karıştı. "Kızım neredesin sen ya!" benden ayrıldıklarında Ilgın omuzlarımdan iki eliyle tutup yüzüme baktı. "Bilmiyorum." dedim gözyaşlarımın arasından gülerek. "Rüzgar'ım." Çağrı da yanıma gelip belimden tuttu ve beni havaya kaldırdı. Birkaç tur etrafında döndürdükten sonra yere bıraktı ve yanağımdan öptü. "Şükürler olsun." tekrar yanağımdan öptü. Ege'yle bakıştık. Kafasıyla beni selamladıktan sonra "Gel buraya." dedi ve kollarını bana sardı. İlk defa bu kadar yakındık sanırım onunla. Gerçekten Ilgın'ın anlattığı gibi güzel kokuyormuş. Ve en son Kuzey'i gördüm. Bana bakıyordu ve yanakları ıslanmıştı. Koşarak yanına gittim ve ona da sarıldım. "Güzelim benim." Kuzey de bana sarıldığında saçlarımdan ve yanağımdan öptü. Çok özlemiştim onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3. mahalle
Teen Fiction"Beni bırakıp gittiğin gün öldüm ben. Sen beni bıraktın ama kalbimi kendine aldın. Kalbim seninle beraber uzaklaştı benden ve o gün son kez aldım nefes, o gün son kez yaşadım, o gün son kez hissettim. Ama en acısı da ne oldu biliyor musun? O gün son...