~🎼AETHER/CATHARSİS🎼~°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Kasvetli hava, sanki içimi yansıtıyor gibiydi. Tıpkı bana benziyordu.
Solgun ve ruhsuz bakışlarımı gökyüzünden ayırıp sabahın ayazı ile savruluyordum. Dün gece gözüme uyku girmemişti. Gözlerimi her kapattığımda o sözler, o görüntüler geliyordu. Acımasızca karşıma çıkıyordu gerçekler.
Cam kenarından son bir kez etrafa göz gezdirip az önce oturduğum koltuğa yine oturdum. Yorgunluk ve acı bütün bedenimi bir giysi gibi sarmıştı. Ve acı olan da bu giysi benim üzerimden bir daha çıkmayacak oluşuydu. Başımı, koltuğun kenarına dayayıp biraz sakinleşmek istedim. Gözlerimin önüne o kişiler geldiğinde burnumun sızladığını hissettim. Kalbimin paramparça oluşuna şahit oldum.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Üzerimde dün ki kıyafetler durduğunu fark ettiğimde çıkarmak için ayaklandım. Adımlarım yavaşça odama girdiğinde üzerimde ki kazağı ve pantolonu çıkardım. Beni kalın tutacak Sweatshirt ve eşofman giyindim. Az önce çıkarmış olduğum kazağı ellerime alıp baktım. Bakışlarım derindi. Sanki onları görmüşüm gibi derin bakıyordum. Ama artık öyle değildi. Onlara bu saatten sonra o derinlik ile bakamazdım. Baksam bile onların umrunda olur muydu? Hayır...
Bu cevap ne kadar acı verse de bunu biliyordum. Bana verilen acıları, bana yapılan ihanetleri biliyordum. Ama en acısı da ne biliyor musun? En değer verdiğiniz kişinin size bunu yapması.
'Asla yapmaz! O böyle biri değil! ' dediğiniz kişilerin yapması..."Unut artık!" Dudaklarımdan fısıltı şeklinde çıkan cümle ile kendimi uyardım ve derin bir nefes aldım. Dikkatimi telefonuma gelen bildirim sesi bozunca bakışlarım telefonu buldu.
Sabahın erken saatlerinde olsakta patronum telefonuma mesaj atmaktan gocunmamıştı. Gözlerimi devirerek gelen mesajı okumaya başladım.İçimden düşündüğüm gibi sabahın ilk saatlerinde bizi restoranda görmek istediği için neden gelmediğimi soran bir mesaj atmıştı. Bu durumdan gerçekten sıkılmıştım. Bu adamın emirlerini yapmaktan, 'Peki, Efendim.' 'Tamam, Efendim.' 'Hemen hallediyorum, Efendim.' Demekten bıkmıştım.
Mesaja cevap vermeyip telefonumu kapattım ve bir kenara bıraktım. Üzerime kalın koyu renk bir kaban geçirip anahtarımı da geniş cebime koyduktan sonra evden çıktım. Temiz havanın hep iyi geldiğini düşünürdüm ama artık beni temiz hava bile kurtarmıyordu. Dün gece gittiğim ormana doğru yürüyordum. İnsanların neredeyse hiç gitmediği o ormana ben rahatlamak için gidiyordum. Beni insanlar anlamıyor ama belki bu doğa anlar diye umuyordum. Dik yamaçları olan ormanda tökezleyerek yürürken çalılıklardan gelen sesleri duymaya başladım. Sanki benden başka birisi daha vardı. Kaşlarım usulca çatılırken etrafıma bakındım. Görüş açıma kimse girmeyince kendimce paniklediğimi düşündüm. Biraz daha yürüyüp yanımda ki ağaca yasladım ve kesik soluyuşlarımı dizginlemeye çalıştım. "Beni kimse anlamıyor. Umarım siz beni anlarsınız." Doğaya söylediğim cümlem ile burukça gülümsedim. O kadar yalnızım ki bu boşluğu bir şeyle kapatmak istiyorum. O kadar kırılmışım ki toparlanmak istiyorum. O kadar vurulmuşum ki iyileşmek istiyorum. Ve ben sevilmek istiyorum. Sahtelik olmadan, safça sevilmek istiyorum. Çok mu bu istediğim? Hiç mi hak etmiyorum ben sevilmeyi?
Gözlerimin dolması ile sırtımı yasladığım ağaca bacaklarımı büküp iyice yaslandım. Ellerim ile bacaklarımı sarıp kafamı dizimin üstüne dayadım. Kuş cıvıltıları hoş bir melodi gibiydi. Rüzgarın etkisi ile oluşan ses de kuşların melodisine eşlik ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH KARANFİL[Askıya Alındı/Devam Edecek]
FantasyDuyduklarım ile kaşlarım usulca çatıldı. Gerçekleri kavramak istemeyip kulaklarımı tıkamak istedim. "S-sen miydin?" Titrek nefesim cümlem ile dışarıya uğlaştı. "Bendim." Kendi ağzı ile yaptıklarını söyleyince hayrete düştüm. Bunu onu ağzından duymak...