11.BÖLÜM:ÖLÜM NAMLUSU

27 6 5
                                    

○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

Her ruh, bir bedenin içine gizlenir. Ruhlar, kalbin sırdaşıdır.
Ve ruhlar da kırılır... Her şeyden çok kırılıp parçalanır.

○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

~🎼 PRENS & PRENSES🎼~

☆★☆★☆★☆★☆★☆★☆★☆★☆★☆

Geniş pencereden sızan güneş ışığı yüzüme çarparken gözlerimi kıstım. Loş odanın içerisinde tek başınayken içimde hükmünü sürdürmeye devam eden huzursuzluk ve karamsarlık vardı. Vücudumda hissettiğim kırgınlık beni halsiz bir hale sürüklerken karnımın aç oluşu da çekilmez bir çile oluyordu.
Kapıya yasladığım bedenimi kımıldatmadan elimi yumruk yapıp kapıya bir kez daha vurdum. Defalarca vuruyordum. Defalarca vurup beni duymaları için bağırıyordum ama duyulmuyordum.

"Açın şu kapıyı," inadımla cümlemi kurup kuruyan boğazımı temizledim. "Su verin artık. Ölüyorum."

Ölüyordum. Bu bir şaka değildi. Şaka yapılamayacak kadar ciddi bir durumdu ve ben gerçekten zorlanıyordum. Nefes alamamak, susuzluk ve açlık... Hepsini iliklerime kadar hissederken yaşamak için uğraşıyordum, çabalıyordum.

Son bir kere yutkunmaya çalışıp gözlerimi açık tutmaya çalıştım. Arkamda ki, yasladigim kapı hızla açıldığında sırtım soğuk zemine düştü. Dudaklarımın arasından acı ile inleyip gözlerimi kapattığımda o adamın sesini işittim.

"Ales mi gönderdi seni?" Soğuk sesi odada yankılanırken gözlerimi yavaşça açtım. O kim oluyordu da beni sorguya çekiyordu? O kim oluyordu da beni buraya hapis edip sorguluyordu?

Sakin kalmak için nefes almaya başladığımda ona doğru bakmaya başladım. Benimle göz teması kurarken bile nefret duygusunu gizlemiyordu.

"A-Ales," adını dudaklarımdan çıkardığımda kendimi garip hissettim. Onun adı benim dudaklarımdan bir zehir gibi çıkıyordu. Onun adını dudaklarımdan telaffuz edişim bile beni sarıyordu. "Göndermedi beni. Ben kendim çıktım haneden. Hem biraz o kafatasının içindekini çalıştır, öfkeli adam. Sence, Ales beni gönderse ormana mı gönderir? Senin evine gönderir değil mi?" Bir anlığına gelen cesaret duygum beni ele geçirdiğinde karşımda ki adam burnundan solumaya başlamıştı. Öfkesi varken benim kurduğum cümle ile daha da köpürdü.

"Sende Ales gibisin. Kan çekiyor demek ki," bıyık altından gülerken ellerini hoş görünümlü pantolonun cebine yerleştirdi. "Cesur görünüyorsunuz ama içten içe korkuyorsunuz. İkinizde zaafı var. Zaaflarınıza zarar verilmesinden korkuyorsunuz. Söylenene küçük kız, senin zaafın ne? Ales'in zaafını biliyorum... Peki senin zaafını da bana söyler misin?"

SİYAH KARANFİL[Askıya Alındı/Devam Edecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin