15.BÖLÜM|SON ŞARKI

25 5 1
                                    

○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●

Kulaklar işitir. Gözler bakar. Kalpler hisseder...
Bende hissediyordum. Her şeyin kötüye gittiğini, gittikçe çıkmaza uğlaşacağımı hissediyordum. Artık her şey karışıyordu. Her şey mahvolacaktı.

Yerden yavaşça kalktığımda tekrardan merdiven trabzanlarına tutunup aşağıya baktım. Sessizlik hükmünü sürdürürken dudaklarımı birbirine bastırıp ağlayışımın dinmesini diledim.
Kimseden ses çıkmadığında Kumral adam kafasını kaldırıp bakışlarını üzerimde gezdirirken kendimi geri çekemedim. Ondan gizlenemedim. Olduğum yere mıhlanmış gibi hissettiğimde gözleri, ağlamaktan kızaran gözlerime kaydı. Biçimli kaşları düz bir hal alırken çenesini kasıp gözlerini kaçırdı.

"Ondan vazgeçiyorum," Sesi buz kestiğinde tekrar yüzüme baktı. "Sinem'den vazgeçiyorum."

O an kalbime bir bıçak saplandı. Ucu zehir dolu bir bıçağı kalbimin tam ortasına sapladı, Kumral adam. İlk defa da yakmadı canımı ve son da olmayacaktı. Bunu adım gibi biliyordum.

Benden vazgeçtiğini dile getirdiğinde ağlamam son buldu. Tıpkı zamanın son bulduğu gibi.
Sanki göz yaşlarım bu anı bekliyormuş gibi akmaya son verdi.

"Doğru kararı verdin, Ales. Bu kadar olay çıkmasa her şey daha hoş olacaktı ama olmuşun önüne geçemiyoruz... Yarın sarayda görüşürüz."

Ve burdan ayrıldıklarını belli eden uzaklaşan adım sesleri ile dış kapının kapanması bir oldu.

Yumruk yaptığım elimi gevşettiğimde ameliyatlı bölgeme bastırıp dikkatlice merdivenleri inmeye başladım.
Asil'in bozguna uğramış gibi bakan gözleri benim üstümdeyken Giz bana bakmaya cesaret bile edemiyordu.
Bana övdüğü arkadaşı, benim ölüm fermanımı imzalamıştı.

Adımlarım Kumral adamın tam önünde durduğunda tiksinircesine yüzüne baktım.

"Onlar kim, benim varlığımdan nasıl haberdar oldular ve benden vazgeçmen... Ne olacak, benden vazgeçtiğin için bana ne olacak?"

Soluksuz bir halde konuştuğumda derin bir nefes alıp bir adım geriye gitti.

"Konuşsana. Konuş!"

"Bana emir kipi ile konuşma!"

Kendimi tutamayıp sinir bozukluğu ile kahkaha attığımda ellerimi teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdım.

"Çok özür dilerim, Ales bey. Siz en yücesiniz, böyle hadsizce konuştuğum için beni bağışlayın," Kahkahama son verip yüzüme ciddi bir ifade taktım. "Seninle istediğim gibi konuşurum-"

"Konuşamazsın!" Geriye götürdüğü adımlarını hızla ileriye yönlendirip burnumun ucuna kadar geldi.
Nefesini tenimde hissederken gözlerimi kaçırmadan gözlerine kilitledim.
Koyu harelerinin en derinlerinde öfke ateşi harmanlanıyordu. Bir de... Bir de gözlerinde, gözlerinde ki yansımada, ben vardım. Dağılmış bir kadın vardı.
Kendimi, onun gözlerinde gördüğümde içimde ki sesler çığlığa dönüştü. Kalbimde ki yaralar dikişleri koparıp kanamaya başladı.

SİYAH KARANFİL[Askıya Alındı/Devam Edecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin