Seungmin:
Sabah kalkıp,banyodaki işlerimi hallettim. Daha sonra kahvaltımı edip,okula gitmeye başladım.
Bir anda çantamdan tutuldum. Bir an babam olduğunu düşünüp tam kaçıcakken,dün tanıştığım çocuğun sesini duydum."Korkuttum mu? Özür dilerim."
"Hayır. Ben bir an şey oldum. Dalmışım o yüzden."Hala korkum gitmemişti,o yüzden kelimeleri düzgün seçemiyordum. Ve yanındakilere bakınca da artık hiç konuşamayacağımı anladım.
"Bu arada günaydın Seungmin. Beraber gidelim mi? Hem sana okulu tanıtırım,ne dersin."
"Sana da günaydın Jeongin. Teşekkür ederim. Beni yanlış anlama ama ben kendim gidebilirim."
Aslında kötü birisine benzemiyordu. Ama işte ben bir türlü güvenemiyordum. Belki de tamamen babamın oyunuydu. Şuan karşımda tam 5 kişi duruyordu.
"Lütfen Seungmin. Lütfen,lütfen"
"Bence dediğini yapmalısın, çünkü sabaha kadar susmaz."
Demişti çilleri olan.
Gülümsemeye çalışarak ona döndüm ve:"Gerçekten çok teşekkür ederim ama yalnız gitmeyi seviyorum."
Jeongin'nin üzüldüğünü gördüğümde,istemeden bende kötü olmuştum. Daha yeni tanıştığım birisinin üzülmesini bu kadar takmamalıydım. Ama işte sanki onu yıllardır tanıyormuşum gibi bir his vardı içimde. Ona sonsuz güvenebileceğimi hissediyordum. Ama her hissettiklerimiz yada içimizde olan şeyleri,dışarıya aktarırsak pek de iyi olmazdı.
Ona dayanamamıştım."Peki,beraber gidelim. Hem bir kaç değişiklikten zarar gelmez."
O da boynuma atlayıp sarılmıştı. Şokla gözlerim açılmıştı.
En son ne zaman birisine sarılmıştım. Sanırım en son annemin hasta olduğunu öğrendiğinde. Sanki zaman durmuş gibi,birbirimize sıkı sıkı sarılmıştık. O günlere geri dönmek en çok istediğim şeylerden biriydi. Hep ikimizin olduğu zaman,mutlu olduğumuz zamanlara.Hem gözlerimin dolduğunu hissetmiş,hem de bana garip bir şekilde bakan 4 kişiyi görmemle,hemen geri çekilip,çantamda bir şey arıyormuş gibi yapıp,gözlerimi silmiştim.
Okula giderken,birbirimizi tanıtmıştık. Şuan da okula Jisung,Minho hyung-her ne kadar dememi istemese de- Felix,Jeongin,Hyunjin hyung ve ben beraber gidiyorduk.
Yol boyunca sadece Jeongin ve Felix ile konuşmuştum. Minho hyung ile de arada sırada konuşuyorduk. Ama Hyunjin hyung ve Jisung pek konuşmamıştı. Hyunjin hyungun yüzünden pek bir şey anlayamasam da,Jisung bana bazen ters bir şekilde bakıyordu. Sanki benden rahatsız gibiydi.
Ama empati kurmalıydım.Bende olsam bende pek yanaşmazdım. Ama eğer onunla arkadaş olursak sürekli yanaklarını sıkacağım gerçeğini değiştirmez di soğuk davranması.
Jeongin'in bir de abisi varmış. Onların bir işi olduğu için erken çıkmışlar. Felix ve Minho hyung da kardeşmiş.
Okula gelmiştik. Jeongin ve Felix ile iyi anlaşmıştık. Minho hyung ile anlaşmazlıklarımız olmuştu.Ama yinede iyi davranmıştı bana.
Sınıfımı öğrenmiştim. En üst katta idi. Ahh! Kim çıkıp inicek sürekli oraya. Öğrencilere kesinlikle asansör yapılmalıydı.
5 dakikanın ardından anca bulabilmiş tim. Hem de kitapları almıştım. Sınıfa girdiğimde hocanın daha gelmemiş olmasına sevinmiştim. Arkada oturan üçlüyü görünce istemeden tebessüm etmiştim.Felix el sallayınca yanlarına gitmiştim.
"Mutlu oldun mu Jeongin,sonunda yeni arkadaşın bizimle aynı sınıfta." Demişti Jisung.
"Neden öyle diyorsun?"Demişti Jeongin. Belki de gelmek pek de iyi bir fikir değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri - CHANMİN
RandomSeungmin babasından ve evinden kaçarak Seul'a gider. Yeni bir hayat kurmaya çalışan Seungmin,karşısına çıkan gencin hayatı olacağını kim bile bilirdiki. Ama geçmişi onu bırakabilecek miydi bilmiyordu.